Danıştay Kararı 5. Daire 1997/258 E. 1998/125 K. 22.01.1998 T.

5. Daire         1997/258 E.  ,  1998/125 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/258
Karar No: 1998/125

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Davacı, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca bir derece verilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 16.10.1995 günlü işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa bir geçici madde eklendiği; sözkonusu geçici maddeyle Devlet Memurlarına maddede sayılan şartlar dahilinde bir derece verilmiş olduğu ve maddenin son fıkrasında, daha önce memuriyeti olupta 2182 ve 2260 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmamış bulunanlardan bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte askerlik görevini yapmakta olanlar hakkında da bu madde hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verildiği; dosyanın incelenmesinden, 1.12.1990 – 31.3.1992 tarihleri arasında askerlik görevini yapan davacının askerlik dönüşü Adalet Bakanlığı … Kapalı Cezaevinde İdare Memuru olarak göreve başladığı, 26.9.1995 günlü dilekçeyle idareye başvurarak 458 sayılı KHK uyarınca bir derece verilmesini istediği, başvurusunun reddi üzerine de bakılan davayı açtığının anlaşıldığı; 458 sayılı KHK ile verilen bir dereceden yararlanabilmek için sözkonusu KHK’nin yürürlüğe girdiği 15.10.1991 tarihinde askerde olmakla birlikte daha önce memuriyeti bulunmak ve 2182 ve 2260 sayılı Kanunlardan da yararlanmamış olmak şartlarının gerektiği, belirtilen tarihte asker olmakla beraber daha önce memuriyeti olmayanların bu hükümden yararlanamayacağı, bu nedenle de 458 sayılı KHK’nin yürürlüğünden sonra ilk kez memuriyete giren davacıya bir derece verilmemesinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, kendisine yedek subay olarak askerliğini yaparken bir derece verildiğini, memuriyetinde de bu haktan yararlandırılması gerektiğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
1982 T.C. Anayasasının 128/2. maddesinde, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği belirtilerek statü hukukunun geçerli olduğu bu alanda kanunilik esası benimsenmiştir.
Öte yandan yine T.C. Anayasasının 10. maddesinde, herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce ,felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hükme bağlanmıştır.
Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında da ifade edildiği gibi, Anayasanın sözüedilen hükmünde öngörülen eşitlik ilkesi, aynı hukuki durumda bulunan kişilere hukuk kurallarının aynı şekilde uygulanması anlamını taşımakta olup, Devlet organları ve idarenin statü hukuku çerçevesinde görev yapan kamu görevlileriyle ilgili düzenlemelerde de bu ilkeye uygun davranması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.
Bilindiği gibi 657 sayılı Kanuna eklenen, 20.2.1979 günlü, 2182 sayılı ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa eklenen 19.2.1980 günlü,2260 sayılı Kanunlarla getirilen geçici hükümlerle sivil ve askeri tüm kamu personeline kazanılmış hak aylığı ile emekli aylığına yansımak üzere bir defaya mahsus olmak üzere bir derece yükselmesi olanağı tanınmıştır. Söz konusu geçici hükümlerle verilen bir derece nedeniyle zaman içinde kamu personeli arasında derece yönünden oluşan eşitsizliğin giderilmesi için Bakanlar Kurulu tarafından 399 sayılı KHK’de Değişiklik Yapılmasına Dair 457 sayılı KHK; 657 sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 458 sayılı KHK ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 459 sayılı KHK’ler çıkarılarak sivil ve askeri statüde görev yapan tüm kamu görevlileri ile 399 sayılı KHK’ye ekli II sayılı cetvele bağlı olarak çalışan sözleşmeli personele daha önce 2182 ya da 2260 sayılı Kanunlardan yararlanmamış olmak kaydıyla belirtilen şartlar dahilinde bir derece yükselme olanağı tanınmış bulunmaktadır.
Davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olması nedeniyle olayda uygulanması gereken 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa Ek Geçici madde eklenmesine dair 458 sayılı KHK.nin 1. maddesinde “Bu Kanun ve ek geçici maddelerine göre aylık almakta olan personelden (2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununa tabi olanlar dahil) 20.2.1979 tarihli, 2182 sayılı; 19.2.1980 tarihli ve 2260 sayılı Kanunların hükümlerinden yararlanmamış olanların kazanılmış hak aylıkları bir defaya mahsus olmak üzere öğrenim durumlarına bakılmaksızın ve kadro aranmaksızın bir üst derecenin aynı kademesine getirilir ve alt derecede bulunulan kademede geçirilen süre üst derecedeki kademede geçmiş sayılır.
……
Daha önce memuriyeti olanlardan 2182 ve 2260 sayılı Kanun Hükümlerinden yararlanmamış bulunanlardan bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte askerlik görevini yapmakta olanlar hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiş, 2. maddesinde de bu KHK’nin 15.10.1991 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Bakılan davada 1.12.1990 – 31.3.1992 tarihleri arasında yedek subay olarak askerlik hizmetini yapan ve askerlik sonrası 9.8.1993 günlü onayla açıktan aday olarak Adalet Bakanlığı … Kapalı Cezaevi İdare Memurluğu görevine atanan davacının, 458 sayılı KHK uyarınca bir derece verilmesi talebinin, askerlikten önce memuriyetinin olmadığı gerekçesiyle reddedildiği, buret işlemi üzerine bakılan davanın açıldığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Davacının belirtilen hukuki durumu ve idarenin ret gerekçesi karşısında, askerlik hizmeti ve bu hizmetin kamu görevinden sayılmasına ilişkin 657 sayılı Kanun hükümlerinin de incelenmesi gerekli görülmüştür.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 83. maddesinde Devlet memuru iken muvazzaf askerlik hizmetini yapmak üzere silah altına alınanların durumu düzenlenmiş ve maddenin 2. fıkrasında “Bunların muvazzaf askerlikte geçen süreleri muvazzaf askerliğe ayrıldıkları sırada iktisap etmiş oldukları derecede kademe ilerlemesi yapılmak suretiyle değerlendirilir. Bu gibilerin muvazzaf askerliğe ayrılmadan önce işgal ettikleri kadroda kazandıkları kademe ilerlemeleri ayrıca gözönünde bulundurulur. Askerlik öncesi kademe ilerlemeleri ile askerlikte geçen süre toplamının 3 yılı aşan kısmı usulü dairesinde üst dereceye terfi ettikleri zaman bu derecede kademe ilerlemesi yapılmak suretiyle değerlendirilir.” hükmü getirilmiş; aynı Kanunun “Muvazzaf Askerliğini Yaptıktan Sonra Devlet Memurluğuna Girenlerin Kademe İntibakları” başlıklı 84. maddesinde de, “Muvazzaf askerlik görevini yaptıktan sonra Devlet Memurluğuna atananlar adaylık esaslarına tabi olurlar ve muvazzaf askerlikte geçen süreleri asaletlerinin tasdikinden sonra kademe ilerlemesi yapılmak ve sınav veya seçmeye tabi tutulmak suretiyle derece yükseltilmesinde de değerlendirilir.” hükmüne yer verilmiş ve böylece gerek memuriyeti sırasında askere gidenlerin, gerekse hiç memuriyet yapmaksızın askere gittikten sonra askerlik sonrası memuriyete girenlerin askerlikte geçen sürelerinin memuriyet derece ve kademelerinde değerlendirilmesi öngörülerek askerlik hizmeti bu bakımdan memuriyet hizmeti gibi kabul edilmiş bulunmaktadır.
Bu bağlamda işleme gerekçe olarak gösterilen 458 sayılı KHK’nin 1. maddesinin son fıkrasının da irdelenmesi gerekmektedir. Fıkrada yer verilen “Daha önce memuriyeti olanlardan 2182 ve 2260 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmamış bulunanlardan bu Kanun Hükmüde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte askerlik görevini yapmakta olanlar hakkında da bu madde hükümleri uygulanır” şeklindeki hükümle daha önceden memuriyeti bulunup da herhangi bir sebeple 2182 ya da 2260 sayılı Kanunlar gereği derece almamış olanlardan 458 sayılı KHK’nin yürürlüğe girdiği tarihte askerde olanların da bu KHK’den yararlanmaları öngörülerek KHK ile tanınan hakkın mümkün olduğu kadar genişletilmesi amaçlanmış olup, bu haliyle fıkrada yasaklayıcı ya da KHK’nin uygulanmasını daraltıcı bir durum sözkonusu değildir. Bu nedenle sözkonusu fıkrayla, hiç memuriyeti bulunmaksızın askere giden ve 458 sayılı KHK’nin yürürlüğe girdiği tarihte askerde bulunup da askerlik sonrası memuriyete girenlerin bu KHK’nin kapsamı dışında tutulduğu yolundaki bir yorumu kabul etmeye olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda herhangi bir memuriyet hizmeti olmaksızın askere giden ve 458 sayılı KHK’nin yürürlüğe girdiği 15.10.1991 tarihinde de askerde bulunan davacının askerlik sonrası 9.8.1993 günlü olurla açıktan … Kapalı Cezaevi Aday İdare Memurluğu kadrosuna atanarak 8.9.1993 tarihinde görevine başladığı, 26.9.1995 tarihinde idareye başvurarak 458 sayılı KHK uyarınca 1 derece verilmesini istediği, bu başvurusunun da 458 sayılı KHK’nin değinilen son fıkrası gereğince reddedildiğinin anlaşılmış olması karşısında; 657 sayılı Kanunun yukarıda anılan 84. maddesi gereğince askerlik hizmetinde geçen sürelerinin adaylık süresini doldurduktan sonra memuriyet hizmeti gibi değerlendirilerek davacının derece ve kademesinde sayılacak olması nedeniyle askerlik hizmeti sırasında yürürlüğe giren 458 sayılı KHK’den de yararlandırılması gerektiğinde kuşku bulunmadığından davacının başvurusunun reddinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Nitekim Dairemizce 458 sayılı KHK’nin yürürlüğe girdiği tarihte 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun Geçici 5. maddesine göre sözleşmeli olarak çalışmakta iken 3239 sayılı Kanun uyarınca 458 sayılı KHK’nin yürürlüğe girdiği tarihten sonra memuriyete atanarak sözleşmeli statüde geçen süreleri 657 sayılı Kanuna tabi memuriyette geçmiş gibi kabul edilen kişilerin anılan KHK’den yararlandırılmamalarına ilişkin işlemlere karşı açılan davalarda da; davacıların sözleşmeli statüde geçen hizmetlerinin daha sonra 657 sayılı Kanuna tabi olarak geçmiş sayılması ve 458 sayılı KHK ile getirilen 657 sayılı Kanun ve ek geçici maddelerine göre aylık almakta olma şartının da bu KHK’den 657 sayılı Kanuna tabi olarak hizmet yapanların yararlanmasına yönelik olduğu gerekçesiyle bu durumda olanların da 458 sayılı KHK’den yararlanacakları hükme bağlanarak KHK’nin uygulanmasında esas olan statünün 657 sayılı Kanuna tabi olarak hizmet görmek ya da görmüş sayılmak olduğu kabul edilmiştir. (Örnek: Danıştay Beşinci Dairesinin 25.11.1997 günlü, E:1995/1598, K:1997/2722 sayılı kararı)
Bu durumda dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K…. sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 22.1.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.