Danıştay Kararı 5. Daire 1997/1838 E. 1997/2788 K. 27.11.1997 T.

5. Daire         1997/1838 E.  ,  1997/2788 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/1838
Karar No: 1997/2788

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): T.C.D.D. İşletmesi Genel Müdürlüğü
Vekili: …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: T.C.D.D. … Bölge Başmüdürlüğünde sözleşmeli statüde Yol Kısım Şefi olarak görev yapan davacı, turne tazminatının kendi sözleşme ücreti üzerinden ödenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 23.5.1995 günlü, 16043 sayılı işlemin iptali ve 399 sayılı KHK’nin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren turne tazminatlarının ödenmeyen kısmının kendisine ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; T.C.D.D. Harcırah Nizamnamesinin 53. maddesinde, Yol Kısım Şefinin de içinde bulunduğu bir kısım T.C.D.D. personeline verilecek turne tazminatlarının usul ve esaslarının düzenlendiği, aynı maddenin son fıkrasında da, bu madde gereğince verilecek tazminatın, ilgilinin aylık ücretinin %30’unu geçemeyeceğinin hükme bağlandığı; bakılan davada, 399 sayılı KHK’den sonra T.C.D.D. personelinin bu KHK’ye tabi sözleşmeli personel ve 657 sayılı Yasaya tabi kadrolu memur olmak üzere iki statüye ayrılması üzerine, T.C.D.D. Yönetim Kurulunun 27.1.1988 günlü, 2/23 sayılı kararıyla, “her iki statüde çalışan personele kendi ücretlerinin %30’u oranında turne tazminatı ödenmesinin eşitsizliğe yol açtığı, sözleşmeli personelin turne tazminatlarının hesabında, emsal uygulaması yapılarak kadrolu personelin turne tazminat tavanının %30’unun esas alınmasının uygun olacağı” yönünde karar verildiği; bu itibarla, davacıya da emsali kadrolu personelin aylık ücretinin %30’u oranında turne tazminatı ödendiğinin anlaşıldığı; 399 sayılı KHK’den önce 1956 tarihinde yürürlüğe giren söz konusu Nizamnamenin 53. maddesinin son fıkrasında emsal uygulamasından sözedilmediği, turne tazminatının ilgilinin aylık ücretinin %30’unu geçmemek üzere verileceğinin açıkça hükme bağlandığı; bu durumda, halen yürürlükte bulunan sözkonusu Nizamname hükmüne rağmen, bu hükümde değişiklik yapan daha üst norm da bulunmaksızın, Yönetim Kurulu Kararıyla emsal uygulamasına gidilmesinin mümkün olmadığı, davacıya kendi sözleşme ücreti üzerinden turne tazminatı ödenmesinin gerektiği; bu nedenle, davacının kendi sözleşme ücreti üzerinden turne tazminatı ödenmesi yolundaki başvurusunun reddine dair dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediği; öte yandan, dosyada mevcut 6.3.1996 günlü, 2470 sayılı yazıdan, T.C.D.D. Yönetim Kurulunun 16.2.1996 günlü, 4/63 sayılı kararıyla, sözleşmeli personelin turne tazminat tavanının kendi aylık sözleşme ücretlerinin %30’u olarak ödenmesi kararlaştırılarak hatalı uygulamadan dönüldüğünün anlaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş; 8.3.1995 tarihinden itibaren kendi sözleşme ücreti üzerinden hesaplanacak turne tazminatının davacıya ödenmesine, buna karşılık, 8.3.1995 tarihinden önceki döneme ilişkin turne tazminatı isteminin ise süre aşımı yönünden reddine hükmedilmiştir.
Davalı idare, davacıya sözkonusu turne tazminatının 27.1.1988 günlü, 2/23 sayılı Yönetim Kurulu Kararı gereğince ödendiğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ve tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısımlarının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar İdare Mahkemesince verilen kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddiyle anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince 2577 sayılı Yasanın 17/2. maddesi uyarınca davalı idarenin temyizde duruşma yapılması yolundaki istemi yerinde görülmeyerek işin gereği düşünüldü:
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, davalı idarece ileri sürülen hususlar bunlardan hiçbirisine uymamaktadır.
6245 sayılı Harcırah Kanununun 53. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ve Devlet Havayolları gibi ulaştırma hizmeti ifa eden müesseselerin memur ve hizmetlilerine verilecek harcırah, bu Kanun ile tesbit edilmiş bulunan miktarları aşmamak ve Kanunun umumi esasları dışına çıkmamak şartıyle, Maliye ve Ulaştırma Vekaletlerince, müesseselerin hususiyetlerine göre nizamnamelerle tesbit olunur.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Yasa maddesine dayanılarak çıkarılıp, 11.8.1956 günlü, 9379 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren ve halen yürürlükte bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Memur ve Hizmetlilerine Verilecek Harcırah Hakkındaki Nizamnamenin 53. maddesiyle, bu madde uyarınca ilgililere ödenecek turne tazminatı miktarlarının tesbiti hususunda T.C.D.D. Yönetim Kuruluna yetki verilmiş ve aynı maddenin son fıkrasında da, bu madde gereğince verilecek tazminatın, ilgilinin aylık ücretinin %30’unu geçemeyeceğine işaret edilmiştir.
Adıgeçen Nizamnamede (Tüzük’te) sözüedilen turne tazminatı, bu Tüzüğün V. Kısmında belirtildiği üzere, T.C.D.D. personeline harcırah karşılığı verilen hizmet tazminatları arasında sayılmaktadır. Bu nedenle turne tazminatının, halen yürürlükte olan sözkonusu Tüzük uyarınca “harcırah yerine kaim olmak üzere ve ilgililerin görev ve unvanları dikkate alınarak” verilen özel nitelikte bir tazminat olduğunda kuşkuya yer bulunmamaktadır. Belirtilen hukuki ve fiili durum karşısında, davacıya, özel bir düzenleme niteliğinde olan bu Tüzüğün 53. maddesine göre kendi sözleşme ücreti üzerinden ve bu ücretin %30’unu geçmeyecek şekilde turne tazminatı ödenmesi gerektiğinden, davalı idarece aksi yolda tesis edilen 23.5.1995 günlü dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan, her ne kadar anılan Tüzükten sonra 29.1.1990 günlü, 20417 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin sözleşmeli personele ödenecek harcırahı düzenleyen 31. maddesinde, yurt içinde ve yurt dışında geçici olarak görevlendirilecek sözleşmeli personele ödenecek gündelik miktarının, 6245 sayılı Harcırah Kanunu uyarınca en yüksek Devlet memuru için belirlenen gündeliği geçmemek üzere tespit edileceği hükme bağlanmış ise de; davalı idarece, olayda davacıya ödenen turne tazminatının en yüksek Devlet memuru için belirlenen gündeliği geçtiği yolunda herhangi bir iddiada bulunulmadığı da açıktır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle hukuka ve usule uygun olarak verilen … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesisuretiyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 27.11.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(X) AZLIK OYU
6245 sayılı Harcırah Kanununun 53. maddesiyle Maliye ve Ulaştırma Bakanlıklarına, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ve Devlet Havayollarıgibi ulaştırma hizmeti ifa eden müesseselerin memur ve hizmetlilerine verilecek harcırahın tesbiti hususunda tüzük çıkarma yetkisi verilmiştir. Bu Kanun maddesine dayanılarak çıkarılacak olan tüzükte düzenlecek husus, 6245 sayılı Kanunda türleri ve unsurları belirtilen “harcırah” olup; sözkonusu tüzük ile harcırah konusunda yapılacak düzenlemede, 6245 sayılı Kanun ile tesbit edilmiş bulunan miktarların aşılamayacağı ve bu Kanunun genel esasları dışına çıkılamayacağı, aynı maddede açıkça vurgulanmıştır.
6245 sayılı Kanunun 7. maddesinde, harcırahın verilmesinde memurun fiilen almakta olduğu aylık derecesinin esas alınacağı hükme bağlanmış; daha sonra yürürlüğe giren 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Harcırah” başlığını taşıyan 31. maddesinde de “Yurt içinde ve yurt dışında geçici olarak görevlendirilecek sözleşmeli personele gündelik ve yol gideri ödenir. Ödenecek gündelik miktarı 6245 sayılı Harcırah Kanunu uyarınca en yüksek Devlet memuru için belirlenen gündeliği geçmemek üzere ilgililerin görev ve unvanları dikkate alınarak teşebbüs veya bağlı ortaklık yönetim kurullarınca tespit edilir. ….” hükmüne yer verilmiştir.
399 sayılı KHK kapsamındaki sözleşmeli personele ödenecek gündelik miktarının belirlenmesinde, sözüedilen 31. madde hükmünün esas alınması gerekmektedir. Sözkonusu hüküm, gündelik miktarının belirlenmesinde en yüksek Devlet memuru için saptanan gündeliği geçmemek üzere ve ilgililerin görev ve ünvanlarını dikkate almak kaydıyla teşebbüs veya bağlı ortaklıkların yönetim kurullarına takdir yetkisi tanımaktadır.
6245 sayılı Kanunun 53. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Memur ve Hizmetlilerine Verilecek Harcırah Hakkındaki Nizamnamedeki adları ne olursa olsun, bu Nizamnamenin (Tüzüğün) V. Kısmında düzenlenmiş olan tüm tazminatların, 6245 sayılı Kanunun 53. maddesine göre “harcırah” olduğunda kuşkuya yer bulunmamaktadır. Sözkonusu harcırahın ödenmesinde 6245 sayılı Kanunun genel esasları dışına çıkılamayacağı açık olmakla birlikte; bu Kanundan sonra yürürlüğe giren 399 sayılı KHK ile sözleşmeli statüdeki personel için özel düzenleme getirilmiş olması nedeniyle, yukarıda da açıklandığı üzere “bu personele ödenecek gündelikler” yönünden özel bir düzenleme niteliğinde olan 31. madde hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Belirtilen durum karşısında; olayda, T.C.D.D. Yönetim Kurulunca 399 sayılı KHK’nin 31. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak davacının da tabi olduğu sözleşmeli statüdeki personel için tesbit edilen turne tazminatı miktarında anılan madde hükmüne aykırılık bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali ve davacının tazminat isteminin kısmen kabulü yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle anılan Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.