Danıştay Kararı 5. Daire 1997/1422 E. 1997/2952 K. 10.12.1997 T.

5. Daire         1997/1422 E.  ,  1997/2952 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/1422
Karar No : 1997/2952

Davacı: …
Vekili: …
Davalı: Kültür Bakanlığı

İsteğin Özeti: Davacı; … Büyükelçiliği Kültür Ateşesi iken merkeze alınmasına ilişkin 14.2.1997 günlü, 97/46773 sayılı müşterek kararname ile … Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü görevine atanması yolundaki 21.3.1997 günlü, 4706 sayılı Bakanlık işleminin iptalini istemektedir.

Savunmanın Özeti: Davacının … Kültür Ateşeliğinde üç yıllık görev süresini tamamlamış olması sebebiyle merkeze alındığı; 354 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 40. maddesinde yurtdışı teşkilatına atananların yurtdışında her defasında üç yıl kalabileceklerinin, hizmette başarılı olmadıkları belgelenenlerin bu süreden önce geri alınabileceklerinin, gerekli görüldüğü takdirde yurtdışında kalma süresinin iki yılı geçmeyecek şekilde Bakan Onayı ile uzatılabileceğinin öngörüldüğü; bu madde gereğince üç yıllık görev süresi dolan davacının merkeze alınmasının uygun görüldüğü; yurt dışında kalma süresinin uzatılması konusunda idareye (Bakan’a) takdir yetkisi tanındığı; sürenin uzatılmasının zorunlu nitelikte bir kural olmadığı; davacı üç yıllık bir süre ile yurtdışına atandığını bildiğinden çocuklarının eğitim durumunu da buna göre düzenlemesi gerektiği, bu nedenlerle davanın reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi: Üç yıllık yurtdışı görev süresi dolan davacının 354 sayılı KHK’nin 40. maddesi uyarınca görev süresinin iki yıl daha uzatılması konusunda, Bakan’a tanınan takdir yetkisinin kullanılması hususunda davalı idarenin yargı kararıyla zorlanamayacağı, aksi yönde yapılan bir yargısal denetimin yerindelik alanına giren bir denetim niteliği taşıyacağı, bu durumun ise Anayasanın 125. ve 2577 sayılı Kanunun 2. maddesi karşısında idari yargı yetkisinin dışında kaldığı; bu nedenlerle de hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davacı, … Kültür Ateşeliğinden merkeze alınmasına ilişkin 14.2.1997 günlü ve 97/46773 sayılı müşterek kararnamenin ve … Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğüne atanmasına ilişkin işlemin iptali isteğiyle dava açmıştır. Kültür Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı maddesinde “Yurtdışı teşkilatına atananlar, yurt dışında her defasında 3 yıl kalabilirler. Hizmette başarılı olmadıkları belgelenenler bu süreden önce geri alınabilirler.
Gerekli görüldüğü takdirde yurtdışında kalma süresi Bakan onayıyla uzatılabilir. Ancak, bu uzatma süresi iki yılı geçemez” hükmü yer almıştır.
Davacı, başlamış olduğu önemli çalışmaları olduğunu, görev süresinin iki yıl daha uzatılmasının gerektiğini ileri sürmektedir.
Mart 1994 tarihinde … Kültür Ateşesi olarak atanmışolan davacı, üç yıllık görev süresinin dolması üzerine yurt içinde bir göreveatanmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, Kültür Ateşesi olarak …da görevini başarı ile yürüttüğü anlaşılan davacının, görev süresinin iki yıl daha uzatılmasının hizmetin gereğine ve kamu yararına uygun olup olmayacağı konusu, yerindelik alanına giren denetimi içerir ki, bu durum, Anayasanın 125., İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinin 2.fıkrası uyarınca idari yargı yetkisinin dışında kalmaktadır.
Belirtilen nedenle, hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddi gerektiği
düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince duruşma için önceden belli edilen 10.12.1997 günü davacı … ve vekili Av. … ile Kültür Bakanlığı’nı temsilen Hukuk Müşaviri Av. …’in geldikleri görülerek Danıştay Savcısı … hazır olduğu halde açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne göre söz verilip dinlendikten ve Savcının düşüncesi alındıktan sonra duruşmaya son verildi. Dava dosyası içindeki belgeler de incelenerek işin gereği düşünüldü:
Davacı; … Kültür Ateşeliğinden merkeze alınmasına ilişkin 14.2.1997 günlü, 97/46773 sayılı müşterek kararname ile … GüzelSanatlar Galerisi Müdürlüğü görevine atanması yolundaki 21.3.1997 günlü, 4706 sayılı Bakanlık işleminin iptali istemiyle dava açmıştır.
Davacı; yurtdışı teşkilatında çalışan personelin görev süresinin dolması halinin, mutlak ya da zorunlu atama koşulu sayılmadığını, yasakoyucunun görev süresi dolan personelin yurtdışında kalma süresini iki yıla kadar uzatılmasına olanak tanımakla süreye bağlı otomatik bir atama sistemini benimsemediğini açıkça gösterdiğini, o nedenle dava konusu işlemin süreli işlem niteliğinde olmadığını, yurtdışı görevin ülke çıkarlarını doğrudan ilgilendiren ana hizmet niteliğinde bir görev olduğunu, yasakoyucunun gerek görüldüğü takdirde görev süresini uzatma yetkisi tanımasının bu göreve verilen önemi gösterdiğini, önemli olanın yurtdışı hizmetin aksamaması, kesintiye uğramaması veya durma noktasına gelmemesi olduğunu, bu nedenle idarenin yasanın benimsediği bu özel amaca uygun işlem yapmakla yükümlü olduğunu, idarenin yurtdışı teşkilatı için zamanında atama yapmak, bunu gerçekleştirmemişse mevcut personelin yurtdışında kalma süresini uzatmak görev sorumluluğu altında bulunduğunu, davalı idarece … Büyükelçiliği Kültür Ateşeliği için böyle bir atama yapılmadığını, hükümetin dış politikasını yürütmekle özel yetkili ve görevli olan Dışişleri Bakanlığının davalı idareyi sürenin uzatılması konusundaki takdir yetkisini kullanması yönünde iki kez uyardığını, ancak davalı idarenin bu uyarıları dikkate almadığını, Dışişleri Bakanlığının uyarı yazılarındaki değerlendirmeleri karşısında idarenin takdir yetkisini kullanmamakla yasanın öngördüğü amaca aykırı davranmış olduğunu, görevin önemi ve hizmet gerekleri bakımından mesleki yeteneği ve başarılarının görev süresinin uzatılmasını zorunlu kıldığını, …’da konuşulan … Diline vakıf olup Almanca ve İngilizce öğrenimini tamamladığını, ayrıca …’daki Güzel Sanatlar Akademisinden mezunolduğunu, … Kültür Ateşeliğine atandıktan sonra önemli kültür etkinlikleri gerçekleştirdiğini, başarılı çalışmaları sonucunda Türkiye ile … arasındaki ikili kültürel ilişkilerin geliştirildiğini, başarılı çalışmalarının basında da yer aldığını, siyasi amaç güdülerek dava konusuişlemin tesis edildiğini, eşinin 657 sayılı Kanuna tabi Devlet memuru olup Ankara’da görev yaptığını, çocuklarının eğitimlerinin yarım kalacağını, yeteneklerinin ve deneyimlerinin hiçbirini karşılamayan bir göreve atandığını öne sürmektedir.
354 sayılı Kültür Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 40. maddesinde “Yurtdışı teşkilatına atananlar, yurt dışında her defasında 3 yıl kalabilirler. Hizmette başarılı olmadıkları belgelenenler bu süreden önce geri alınabilirler. Gerekli görüldüğü takdirde yurtdışında kalma süresi Bakan onayıyla uzatılabilir. Ancak, bu uzatma süresi iki yılı geçemez.” hükmü yer almıştır.
Maddenin açık düzenlemesiyle, davalı Bakanlığın yurt dışı teşkilatına atananların her defasında yurt dışında kalma sürelerinin kural olarak üç yıl olduğuna işaret edilmekte bunun yanısıra anılan sürenin tavanına bir istisna getirilmektedir. Buna göre, Bakan tarafından “gerekli görülmesi” durumunda yurt dışında kalma süresi iki yılı geçmeyecek şekilde uzatılabilecektir.
Maddenin ikinci tümcesiyle Bakana tanınan yetkinin mutlak ve şahsi bir yetki olmayıp hizmet gerekleri gözetilerek tanınmış ve ancak hizmetin lüzumlu kılması halinde kullanılabilecek bir yetki olduğu vurgulanması gerekli bir husustur. Bakanın bu yetkisini olumlu ya da olumsuz yönde kullanması halinde bu konuda tesis edilecek işlemlerin, aksi yolda Anayasa ve yasalarda bir hüküm bulunmadığı da gözönünde tutulduğunda, diğer tüm idari işlemler gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat ögeleri yönünden yargısal denetime tabi tutulması gerektiğinde en küçük bir duraksamaya yer olmamak gerekir. Maddede, anılan yetkinin Bakana zaman ve kişi olarak dilediğince kullanabilmesi için tanındığı sonucunu çıkarmaya imkan verecek en ufak bir işaret bulunmamaktadır. Aksine, kamu görevlilerine kamu gücünü kullanmak yetkisi kamusal yararı gerçekleştirmek amacıyla tanınmış bulunduğuna göre anılan yetkinin olumlu yada olumsuz biçimde kullanılması suretiyle tesis edilen işlemlerin idari yargı yerlerince özellikle sebep ve maksat yönlerinden hukuka uygunluk denetimine tabi tutulması Hukuk Devleti ilkesinin kaçınılmaz sonucudur. Öte yandan maddeyle Bakan’a yurtdışı görev süresini gerektiğinde iki yılı geçmemek üzere uzatma yetkisi münhasıran kamu yararı ve kamu hizmetinin gerekleri gözetilerek tanınmış olduğuna ve bu yetki ancak bu ölçütler ışığında kullanılabileceğine göre yapılacak yargısal denetimin “yerindelik” olarak nitelendirilmesi de hukuken olanaklı değildir.
Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşaviri olarak görev yapmakta iken … günlü, … sayılı müşterek kararname ile … Büyükelçiliği Kültür Ateşesi olarak atanan davacının, üç yıllık görev süresinin dolmasıüzerine davaya konu 14.2.1997 günlü, 97/46773 sayılı müşterek kararname ile merkeze alındığı; dosyadaki bilgi ve belgeler incelendiğinde ilgilinin …’da Kültür Ateşesi olarak görev yaptığı sürede başarılı hizmetlerde bulunduğu; nitekim görev süresi dolmadan önce, … Büyükelçiliğinden alınan mesaja atıfla Dışişleri Bakanlığınca 3.7.1996 tarihli yazı ile adıgeçenin görevine başladığı günden itibaren başarılı bir performans sergilediği, kültürel faaliyetlerin önemli ölçüde ve hissedilir bir biçimde arttığı, … dilini iyi bilmesi, kendisinin bir sanatçı olması, sanat çevreleriyle olumlu ilişkiler kurması gibi hasletlerinin bu başarısında etkili olduğu, iki yılı aşkın bir zamandan beri üzerinde çalışılan ve bir yıl sonra en önemli aşamasına ulaşacak olan …-Türkçe sözlük projesinin tamamlanması ile … Üniversitesinde Türk Dili ve Etüdlerinin geliştirilmesi çalışmalarında önemli rol oynadığı, Büyükelçilikçe görev süresinin bir yıl daha uzatılarak başarı ve birikimlerinden devlet ve ülke olarak bir süre daha yararlanılmasının uygun ve faydalı olacağı değerlendirmesinin yapıldığı belirtilerek davacının görev süresinin uzatılması hususunda Kültür Bakanlığından görüş istendiği; Kültür Bakanlığından bir görüş alınamaması üzerine Dışişleri Bakanlığının 22.1.1997 tarihli yazısı ile … Büyükelçiliğinin adıgeçenin görev süresinin bir yıl bu mümkün olmazsa 1997 Haziran ayı sonuna kadar uzatılmasının …’daki kültürel etkinliklerin kesintisiz ve amaca uygun biçimde yürütülebilmesi açısından zorunlu olduğu yolundaki önerisinin Kültür Bakanlığına iletildiği; Kültür Bakanlığınca bu önerinin de dikkate alınmayarak davacının merkeze alındığı; bu arada Dışişleri Bakanlığının sözkonusu yazılarında ifade edilen olgulara rağmen davacının yerine herhangi bir atama da yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, … Büyükelçiliği Kültür Ateşesi olarak başarılı hizmetlerde bulunduğu anlaşılan davacının, …’daki kültürel etkinliklerinkesintisiz ve amaca uygun bir biçimde yürütülebilmesi için yurtdışı görev süresinin uzatılması yolunda Dışişleri Bakanlığınca yapılan öneriler dikkate alınmayarak görev süresinin uzatılmamasının, dönemin Kültür Bakanının kamuoyuna yansımış beyanları karşısında keyfi nitelik taşıdığı, Bakanın sahip olduğu takdir yetkisini hizmetdışı nedenlerle kullandığı sonucuna ulaşıldığından dava konusu müşterek kararname ve atama işleminde, sebep ve maksat unsurları açısından hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu müşterek kararname ile atama işleminin iptaline, aşağıda dökümü gösterilen …- lira yargılama gideri ile davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre …- lira vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, noksan yatırılan …- lira posta pulu ücretinin davacıya tamamlattırılmasına, 10.12.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(X) AZLIK OYU:
… Büyükelçiliği Kültür Ateşesi iken üç yıllık görev süresinin dolması üzerine … günlü, … sayılı müşterek kararname ile merkeze alınan davacının, yurtdışı görev süresinin uzatılmasının 354 sayılı KHK. gereğince Bakan’ın takdir yetkisinde bulunduğu tartışmasız olup, Bakan’a ait bu yetkinin kullanılması hususunda davalı idarenin yargı kararıyla zorlanamayacağı açıktır. Aksi yolda verilecek bir kararın ise yerindelik denetimi yapılması sonucunu doğuracağı ve böyle bir durumun Anayasanın 125. maddesi ile 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinin 2. fıkrası karşısında idari yargı yetkisinin dışında kaldığı kuşkusuzdur. Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda dava konusu işlemde yetki, şekil ve maksat unsurları yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken dava konusu işlemin iptaline ilişkin çoğunluk kararına katılmıyoruz.