Danıştay Kararı 5. Daire 1996/795 E. 1996/3565 K. 21.11.1996 T.

5. Daire         1996/795 E.  ,  1996/3565 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/795
Karar No: 1996/3565

Davacı: …
Vekili: …
Davalı: Adalet Bakanlığı

Davanın Özeti: Davacı, Adalet Bakanlığı … Başkanlığı görevinden alınarak Adalet Bakanlığı … Kurulu Üyeliğine atanmasına ilişkin 6.4.1996 günlü, 96/75 sayılı ikili kararname ile Adalet Bakanlığı Hakim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi Başkanlığına Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri …’un atanmasına ilişkin 6.4.1996 günlü, 96/76 sayılı ikili kararnamenin iptalini istemektedir.

Savunmanın Özeti: Eğitim Merkezi Başkanı dört yıl için atanmakla beraber, hizmetin gerektirdiği durumlarda bu süre dolmadan görevden alınabileceği gibi süresi dolunca tekrar atanabileceği, nitekim önceki dönemlerde de dört yıllık süre dolmadan görevden alınan Başkan ve Başkan Yardımcıları olduğu, 3221 sayılı Hakim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 3. maddesinde “Eğitim Merkezinin düzenli ve verimli çalışmasını sağlamak ve bu konuda uygun göreceği tedbirleri almak” Eğitim Merkezi Başkanının görevleri arasında sayıldığı, oysa hakim ve savcı adaylarının derslere devamının ve denetimlerinin sağlanması konusunda aksamalar olduğu yolunda duyumlar alındığı, yapılan araştırmada bu konudaki rahatsızlığın adayların derslere devam çizelgesinin gerçeğe uygun olarak imzalanıp imzalanmadığını, imza sırasında hazır bulunarak kontrol etmek, konu ile ilgili bildirilmesi gereken durumları Başkan ve Başkan Yardımcılarına duyurmak ile görevlendirilen memurun şaibeli tutum ve davranışlarından kaynaklandığı, davacının bu konuda görevlendirme yaparken gereken özen ve dikkati gösteremediği ve idarecilik görevini gereği gibi yerine getiremediği, bahse konu memurun daha önce Bakanlıkta görev yapmakta iken görevlerini aksatması, nöbetlerini düzenli tutmaması ve güven sarsıcı davranışları nedeniyle hizmet gereği olarak Eğitim Merkezi Başkanlığı emrine atanmış olduğu, bu durumu dikkate alınarak daha pasif ve önemsiz işlerde görevlendirilmesi gerekirken davacı tarafından yürürlüğe konulan iç yönergeyle bu memura son derece önemli görevler verildiği, bahse konu … isimli memur hakkında dolandırıcılık suçundan … Asliye Ceza Mahkemesinde, yine dolandırıcılık, dolandırıcılık amacı ile sahte nüfus cüzdanı kullanmak ve sahte bona tanzim etmek suçundan … Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davaları açıldığı, bu vasıflardaki bir memurun, hakim ve savcı adaylarının derslere devam çizelgesini tutmakla görevlendirilmesinin idarecilik görevi ile bağdaşmadığı, öte yandan 2802 sayılı Kanunun 37. maddesi kapsamında dava konusu işlemlerin tesis edildiği, Anayasa Mahkemesinin 37. maddeyle ilgili iptal kararı üzerine yürürlüğe konulan 4141 sayılı Kanunun geçici maddesi ile bu işlemlerin hukuken geçerliliğini koruduğu ve bu sebeple davanın konusunun kalmadığı, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davalı idarece ileri sürülen hususlar dikkate alındığında haklı dayanaktan yoksun bulunduğu anlaşılan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Adalet Bakanlığı … Başkanı olan davacı, bu görevinden alınarak … Kurulu Üyeliğine atanmasına ilişkin 6.4.1996 günlü, 96/75 sayılı ikili kararname ile Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri …’un yerine atanmasına ilişkin 6.4.1996 günlü, 96/76 sayılı ikili kararnamenin iptali istemiyle dava açmıştır.
3221 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinde, Eğitim Merkezi Başkanının Adalet Bakanınca atanacağı hükmüne yer verildiğinden, usulde paralellik ilkesi gereğince görevden alınmada da Bakanın yetkili olduğu açıktır.
Öte yandan; idarelere, personelin görev yerleri ve ünvanlarını değiştirme konusunda kamu yararı amacı ve hizmet gerekleri ile sınırlı takdir yetkisi tanınmakta olup, davalı idarece Eğitim Merkezinde bulunan hakim ve savcı adaylarının derslere devamı ve denetimlerinin sağlanmasında aksamalar olduğu, bunun eğitim merkezinde görevli olan ve hakkında dolandırıcılık suçundan kamu davası açılan bir memurun davranışlarından kaynaklandığı, idarecilik görevini yerine getiremeyeceği belirlenen davacının bu sebeple Başkanlıktan alındığı ileri sürülmekte ise de; hakim ve savcı adaylarının devamsızlığına ilişkin herhangi bir kanıt bulunmadığı gibi, adı geçen memurun dolandırıcılık eyleminin eğitim merkezindeki görevi ile ilgisi bulunmadığı ve bu nedenle, davacının somut ve geçerli bir sebep bulunmaksızın görevinden alındığı anlaşılmaktadır.
Davacının Adalet … Kurulu Üyeliğine ikili kararname ile atanmasına gelince;
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun Adalet Bakanlığı merkez kuruluşlarına atama başlıklı 37 nci maddesinde Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlık veya Üyelik ünvanına yer verilmemiş olup aynı maddenin b/4 fıkrasında müstakil daire başkanlığı ünvanı sayılmış bulunduğundan APK Kurul Başkanlığının müstakil daire başkanlığı niteliğinde olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
3046 sayılı Yasanın 12 nci maddesinde bakanlık ve bağlı kuruluşların merkez teşkilatındaki danışma ve denetim birimleri arasında APK Kurul Başkanlığı ile APK Daire Başkanlığı ayrı birimler olarak değerlendirildiğinden, Adalet Bakanlığı APK Kurul Başkanlığını 2802 sayılı Yasanın 37/b-4 maddesindeki “Daire Başkanı” olarak nitelemek mümkün görülmemektedir.
Belirtilen hukuki durumda, yasanın 37 ncı maddesinde yer almayan Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ve Üyeliğine 2451 sayılı Yasanın 2 nci maddesi ve 2 sayılı cetvele göre müşterek kararname ile atama yapılması gerekirken davacının ikili kararname ile … Kurulu Üyeliğine atanmasına ilişkin işlemde Yasaya uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının Hakim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi Başkanlığından alınarak Adalet Bakanlığı … Kurulu Üyeliğine atanmasına ilişkin işlemle yerine yapılan atamaya ilişkin işlemde yasaya ve hukuka uyarlık bulunmadığından, dava konusu işlemlerin iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava; davacının, Adalet Bakanlığı … Başkanlığı görevinden alınarak Adalet Bakanlığı … Kurulu Üyeliğine atanmasına ilişkin 6.4.1996 günlü, 96/75 sayılı ikili kararname ile Adalet Bakanlığı Hakim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi Başkanlığına Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri …’un atanmasına ilişkin 6.4.1996 günlü 96/76 sayılı ikili kararnamenin iptali istemiyle açılmıştır.
Davacı; Eğitim Merkezi Başkanlığı görevine dört yıl süreyle atandığını ve görev süresini doldurmadan görevden alındığını, 2802 sayılı Kanunun 37. maddesinde APK Kurulu Başkanı ve Üyelerinin atama usulünün düzenlenmediğini, 2451 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince görevden alma ve atama işleminin üçlü kararname ile tesis edilmesi gerektiğini, öte yandan dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 4141 sayılı Kanunun geçici maddesinin Anayasaya aykırı olduğunu, hakim ve savcı adaylarının derslere devamlarının denetlenmediği ve kontrol edilmediği iddiasının tümüyle geçersiz olduğunu, adayların imzalarının kontrolü işiyle bahse konu Kurtuluş Karakaya isimli memurun yanında başka bir memurun daha görevlendirilmiş olup kısa bir süre bu görevi yaptıklarını, adıgeçen memurun sürekli kontrol ve denetim altında tutulduğunu ve Eğitim Merkezi dışında memuriyete uymayan bazı davranışları olduğu duyulunca son iki dönemde devam çizelgeleri ile ilgili görevinin üzerinden alındığını, ayrıca kınama cezasıyla cezalandırıldığını, bu arada adayların eğitime devamlarının başkan ve başkan yardımcıları ile öğretim görevlileri tarafından da kontrol edildiğini, adıgeçen memur hakkında dolandırıcılık iddiası ile dava açılmasının görevden alındıktan sonra ortaya çıkan bir durum olduğunu, görevden alınmasının asıl nedeninin Bakanlık nezdinde bir ekip oluşturma çabası olduğunu, oysa görevini başarı ile yürüttüğünü öne sürmektedir.
3221 sayılı Hakim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 4. maddesinde “Eğitim merkezi Başkanı, birinci sınıfa ayrılmış adli ve idari yargı hakim ve savcıları arasından; …. muvafakatları alınmak suretiyle Adalet Bakanınca dört yıl için atanırlar” hükmüne yer verilmiştir. Anılan madde uyarınca eğitim merkezi başkanlığına atama yapma konusunda Adalet Bakanının yetkili olduğu açık olup, yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca eğitim merkezi başkanlığından alma konusunda da adıgeçen Bakanın yetkili olduğu tartışmasızdır. Olayda davacının eğitim merkezi başkanlığından alınarak yerine atama yapılmasına ilişkin işlemlerin Başbakan ve Adalet Bakanının imzalarını taşıyan ikili kararnamelerle tesis edildiği anlaşılmakta ise de sözüedilen kararnamelerde yetkili Adalet Bakanının da imzasının bulunması nedeniyle dava konusu işlemlerde yetki unsuru yönünden sakatlık görülmemiştir. Bu durum karşısında davacının eğitim merkezi Başkanlığından alınarak yerine atama yapılmasına ilişkin işlemler, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 37. maddesi kapsamında bulunmadığı gibi, bu kanunda değişiklik yapılmasına dair 4141 sayılı kanun kapsamında da olmadığından, davalı Adalet Bakanlığının 4141 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle davanın konusuz kaldığı yolundaki iddiasına itibar etmek mümkün değildir. Ayrıca 4141 sayılı Kanunun geçici maddesi, uyuşmazlığın çözümünde uygulanamayacağından davacının bu maddeye yönelik Anayasa aykırılık iddiasının dikkate alınmasına da imkan bulunmamaktadır.
3221 Sayılı Kanunun yukarıda sözü edilen 4. maddesiyle … Başkanlığı görevine atama yapmak konusunda Adalet Bakanına tanınan yetkinin, usulde ve yetkide paralellik ilkesi gereğince görevden almada da tanındığı açıktır.
Ancak anılan madde ile tanınan bu yetkinin kullanımının mutlak ve sınırsız olmayıp kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu ve bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğu İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Davalı idarece ileri sürülen hususlar somut bilgi ve deliller ile ortaya konulmayıp hakim ve savcı adaylarının devamsızlığına ilişkin herhangi bir belgede ibraz edilmemiştir. Kaldı ki adayların derslere devam çizelgesini takiple görevlendirilmiş bulunan memur bir dönem bu görevi yapmış ve daha sonra bu görev üzerinden alınmıştır.
Dolayısıyla idarecilik görevinde herhangi bir şekilde başarısızlığı veya yetersizliği somut olarak ortaya konulmayan davacının görev süresi dolmadan Adalet Bakanlığı … Başkanlığı görevinden alınarak yerine atama yapılmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Davanın, davacının Adalet … Kurulu Üyeliğine ikili kararname ile atanmasına ilişkin kısmına gelince;
Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin 2451 sayılı Kanunun 1. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Başbakanlık ve bakanlıklarla, bunlara bağlı kuruluşlarda, teşkilat kanunu bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, atama ve nakiller bu Kanunda belirtilen usullere göre yapılır.” hükmü karşısında Adalet Bakanlığının bu yasa kapsamında olduğu tartışmasızdır.
Aynı Kanunun 2. maddesinde (2) sayılı cetvelde gösterilen ünvanları taşıyan görevlere müşterek kararla atama yapılacağı öngörülmüş, Kanuna ekli (2) sayılı cetvelde ise Bakanlıklardaki Kurul Başkanlıkları ve Üyeleri ibaresine de yer verilmiştir. Bu ibarenin, Bakanlıklardaki Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkan ve Üyelerini de içerdiği açıktır.
Öte yandan, 175 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK.nin 14. maddesinde Bakanlık danışma ve denetim birimleri arasında, Araştırma, Geliştirme, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı’da yer almış ve aynı KHK.nin 16. maddesinde bu Başkanlığın görevleri sayılmış olup, Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2992 sayılı Kanunun 14. ve 16. maddeleri ile de ismi Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı şeklinde değiştirilmiştir. Aynı Kanunun “cetvellerde değişiklik” başlıklı 35. maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa ekli (1) ve (2) sayılı cetvellerin “birinci sınıfa ayrılmış” bölümlerine “Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ve Üyeliği” görev ünvanları eklenmiştir.
Bu düzenlemeye paralel olarak 13.8.1984 günlü, 18488 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 18.7.1984 günlü, 84/8360 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıile Adalet Bakanlığı Merkez Teşkilatına İlişkin II sayılı Cetvelde dört adet Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Üyeliği kadrosu ihdas edilmiştir.
Hernekadar, 2451 sayılı Kanunun 3. maddesinde bu Kanuna ekli cetvellerde yer almayan ünvanları taşıyan kadro ve görevlere yapılacak atama ve nakillerde, bu Kanunun kapsamına giren kuruluşların teşkilat kanunlarında veya özel kanunlarındaki hükümlerin uygulanmasına devam olunacağı belirtilmiş ise de; bu kanuna ekli (2) sayılı cetvelde Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ve Üyeliği Ünvanlarına yer verildiği, ancak 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun “Adalet Bakanlığı Merkez Kuruluşuna Atama” başlıklı 37. maddesinde ise Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ve Üyeliği ünvanlarıyla ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir.
2802 sayılı Kanunun 37. maddesinin (b-4) bendinde “müstakil daire başkanlıklarından” sözedilmekteyse de; Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında 174 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 13.12.1983 gün ve 174 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 202 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkındaki 3046 sayılıKanunun 12. maddesinde Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ve Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanlığı ayrı kuruluş olarak zikredildiğinden ve Adalet Bakanlığı Teşkilatında Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ve Üyeliğine yer verildiğinden, sözkonusu kurul başkanlığının 2802 sayılı Kanunun 37(b-4) maddesinde öngörülen müstakil daire başkanlığı niteliğinde de olmadığı açıktır.
Ayrıca, yasa ile atama yetki ve usulünün açıkça belirlendiği durumlarda, görevlerin niteliğine, yetkilerine ve sorumluluklarına göre, atama yetki ve usulünde yorum yapılması da mümkün bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, Hakimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 4141 sayılı Kanunun geçici maddesinde “Anayasa Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararı ile 2802 ve 2992 sayılı Kanunların kimi hükümlerinin iptal kararı mucibince yürürlükten kalktığı 12 Nisan 1996 tarihine kadar, anılan görevlere mezkur hükümlerdeki usule göre yapılan atamalar geçerlidir.” hükmü yer almış ise de, Kanunun asıl maddelerinde, bu madde kapsamındaki görevler sayılmış olup, Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Üyeliği, sayılan görev ve ünvanlar arasında yer almadığından davacı ile ilgili olarak tesis edilen işlem geçici madde kapsamında da değildir.
Yukarıda belirtilen yasal durum gereğince, davacının müşterek kararname ile atanması gereken Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Üyeliğine ikili kararname ile atanmasında da mevzuata uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının Adalet Bakanlığı … Başkanlığı görevinden alınarak Adalet Bakanlığı … Kurulu Üyeliğine atanmasına ilişkin 6.4.1996 günlü, … sayılı ikili kararname ile yerine yapılan atamaya ilişkin 6.4.1996 günlü, … sayılı ikili kararnamenin iptaline, aşağıda dökümü yapılan …- lira yargılama gideri ile davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre …- lira vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan …- lira posta pulu ücretinin isteği halinde davacıya iadesine, 21.11.1996 tarihinde oybirliği ile karar verildi.