Danıştay Kararı 5. Daire 1996/2963 E. 1998/1913 K. 17.06.1998 T.

5. Daire         1996/2963 E.  ,  1998/1913 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/2963
Karar No: 1998/1913

Davacı: …
Vekili: …
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı

İsteğin Özeti: Davacı, 22.12.1994 günlü, 22149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Maliye Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin Yönetmeliğin 3, 8, 10/d, 12/b, 13, 18 ve 19. maddeleri ile bu Yönetmeliğe dayanılarak tesis edilen … Vergi Dairesi Müdürlüğünden … Vergi Dairesi Müdürlüğüne naklen atanmasına ilişkin 3.9.1996 günlü, 50860 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.

Savunmanın Özeti: Maliye ve Gümrük Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin Anayasanın 124. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak ve 657 sayılı Kanunun 72. maddesine göre yer değiştirme suretiyle atamayı belli usul ve esaslara bağlamak amacı ile çıkarıldığı ve Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü alınarak yürürlüğe konulduğu, Yönetmeliğin iptali istenen 13. maddesinin a bendinin 2. cümlesi ile c bendi hakkında Danıştay 5. Dairesinin 27.4.1995 günlü, E:1995/850 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulması kararı verildiğinden anılan hükümlerin şu anda hukuk aleminden kalkmış bulunduğu, iptali istenen diğer Yönetmelik maddelerinin Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğe aykırı olmadığı, öte yandan davacının 1. bölgede zorunlu hizmet süresini tamamlamış olması nedeniyle …’a atandığı, bu nedenle tesis edilen nakil işleminde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi: Davacı, 22.12.1994 günlü, 22149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Maliye Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin Yönetmeliğin 3, 8, 20/d, 12/b, 13,18 ve 19. maddeleri ile bu Yönetmeliğe dayanılarak tesis edilen … Vergi Dairesi Müdürlüğünden … Vergi Dairesi Müdürlüğüne naklen atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
Yönetmeliğin 13 (a) maddesinin ikinci bölümü ile aynı maddenin (c) bendinde yer alan hükümler Dairemizin 16.4.1997 günlü, E:1995/850, 1997/861 sayılı kararıyla iptal edildiğinden bu konuda tekrar karar verilmesine yer olmadığına, Yönetmeliğin iptali istenen diğer maddeleri Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik hükümlerine aykırı olmadığından ve 1. bölgede zorunlu hizmet bölgesini tamamlamış olduğu anlaşılan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmediğinden davanın bu kısmının reddedilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davacı, … Defterdarlığı emrinde Vergi Dairesi Müdürü iken … Defterdarlığı Vergi Dairesi Müdürlüğüne atanmasına ilişkin işlem ile bu işlemin tesisine neden olan ve 22.12.1994 günlü ve 22149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maliye Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin Yönetmeliğin 3,8,10/d, 12/b, 13, 18 ve 19 uncu maddelerinin iptali isteğiyle dava açmıştır.
Dava dilekçesinde, Yönetmeliğin dayanak başlıklı 2. maddesinin iptali istenildiği belirtmekte ise de; 3 ncü madde bu başlığı taşıdığından, istem buna göre incelenmiştir.
Davacı, dava konusu Yönetmeliğin 3 üncü maddesinde, 1983 yılında yürürlüğe konulmuş olan ve 657 sayılı Kanunun 72 nci maddesine göre çıkarılmış olan Yönetmeliğin dayanak olarak gösterildiğini, oysa 657 sayılı Yasanın 72. maddesinin 1984 tarihinde değiştirildiğini, buna uygun Genel Yönetmelik çıkarılmadığı için Genel Yönetmeliğin 28 nci maddesinin bu Yönetmeliğe dayanak olamıyacağını, Genel Yönetmeliğin 15 nci maddesinde Vergi Dairesi Müdürleri sayılmadığından, dava konusu Yönetmeliğin 8 inci maddesinde yer değiştirme suretiyle atamaya tabi olanlar arasında vergi dairesi müdürlerinin yer almaması gerektiğini öne sürmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 2670 sayılı Yasa ile değişik 72. maddesinin son fıkrasında yer alan “Devlet Memurlarının nüfusa kayıtlı oldukları yer, tahsil yeri ve ikametgahı gibi hususlar dikkate alınarak atanamayacakları yerler ve bu yerlerdeki görevler ile Kurumların özellik arz eden görevlerine atanabilmeleri için hangi kademelerde ne kadar hizmet etmeleri gerektiği ve yer değiştirme ile ilgili atama esasları Bakanlar kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir” hükmü uyarınca Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin Yönetmelik, Bakanlar Kurulu kararıyla 25.6.1993 günlü, 18088 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Daha sonra, 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 sayılı Yasanın 72. maddesinin son fıkrası değiştirilecek “Memurların Atanamayacakları yerler ve bu yerlerdeki görevler ile kurumların özellik arzeden görevlerine atanabilmeleri için hangi kademelerde ne kadar hizmet etmeleri gerektiği ve yer değiştirme ile ilgli atama esasları Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir. Kurumlar atamaya tabi olacak personeli için bu yönetmelik esaslarına göre Devlet Personel Başkanlığının görüşünü almak suretiyle bir personel ve atama planı hazırlarlar” hükmü getirilmiştir. Anayasanın 124. maddesi karşısında ve taşıdığı hükümler itibariyle Bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe konulmuş olan ve 25.6.1983 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmeliğin 657 sayılı Yasanın 72. maddesinde 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan değişiklikten sonra da hukuki varlığını koruduğunun kabulü gerekir.
Dava konusu olan Maliye Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik, Devlet Personel Başkanlığının görüşü alınarak yürürlüğe konulduğundan yönetmelikte bu yönden de Yasaya aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin iptali istenen 8. maddesinde, yer değiştirme suretiyle atamaya tabi personel arasında Vergi Dairesi Müdürlerine de yer verilmiştir.
Genel Yönetmeliğin kapsam başlıklı 2 nci maddesinde, bu Yönetmeliğin 657 sayılı kanuna tabi olarak çalışan Devlet Memurları hakkında uygulanacağının öngörülmesi, yine Genel Yönetmeliğin 7 nci maddesinde, hizmet özelliği dikkate alınarak yer değiştirme yönünden mensup olduğu kurumun özel mevzuatının uygulanacağı ünvan ve hizmet sınıflarının sayılmış olması karşısında, Yönetmelik kapsamındaki diğer hizmet sınıfı ve ünvanların yer değiştirmeye tabi olmayacağının kabulü mümkün olmadığı gibi, 178 sayılı K.H.K.nin 34 ncü maddesi gereğince taşra teşkilatını oluşturan defterdarlıklar emrinde görev yapan Vergi Dairesi Müdürlerinin de Genel Yönetmeliğin 28 nci maddesinde yapılan düzenlemeye uygun olarak farklı görev ve ünvanları sıralayan 8 inci maddede sayılmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 10/d maddesinin iptali istemine gelince; Maddede “çalışma süresinin doldurulması” yer değiştirme nedeni olarak öngörülmüştür. Genel Yönetmelikde ve buna bağlı olarak Maliye Bakanlığı Personeli için düzenlenmiş olan Yönetmelikde Devlet memurlarının atanmalarında hizmet bölgesi ve hizmet alanı esasına dayalı bir temel uygulama öngörüldüğüne göre, bölgedeki ve hizmet alanındaki çalışma süresinin doldurulması halinin de yer değiştirme nedeni olarak kabulü hukuka uygundur.
Davanın, Yönetmeliğin 12/b maddesine yönelik kısmına gelince;
Anılan maddede, eş durumu özürüne dayanarak personelin yer değiştirme veya yerinde kalma talebinde bulunabilmesi için, eşinin 217 sayılı KHK’ye tabi bir Kurumda memur veya sürekli işçi kadrosunda çalıştığının veya Kanunla kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki mesleki teşekküllerin yönetim kurulu başkan ve üyesi olduğunun belgelendirilmesi gereği öngörülmüştür.
Anayasanın 41. maddesinde ve 657 sayılı Yasanın 72. maddesinin 2. fıkrasında yer alan hükümler aile birliğini korumayı ve kamu görevlilerinin kamu hizmetini ailevi kaygılardan uzak, verimli, etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütmesi için gerekli düzeni sağlamayı amaçlamaktadır. Anayasanın,657 sayılı Yasanın ve Yönetmeliğin belirtilen hükümlerine göre, aynı kurumda çalışan eşlerden birinin başka bir yere naklinin gerekmesi halinde, diğer eşin de aynı veya aile bütünlüğünün bozulmasına yol açmayacak kadar yakın bir yere; eşlerin ayrı kurumlarda çalışmaları halinde ise diğer eşin çalıştığı kurumla gerekli koordinasyon sağlanmak suretiyle bu eşin de, isteği halinde, aynı veya yakın yere naklinin yapılması idare için bir yükümlülük olarak kabul edilmiştir.
Kamu görevlisinin eşinin serbest meslek sahibi olması halinde kamu hizmetinin gereğine göre eşinin mesleğini serbest olarak yürütmekte olduğu öne sürülerek isteği olmadıkça başka bir yere atanamayacağını kabul, idarenin bütün işlem ve eylemlerinde beklenen kamu yararı amacının gerçekleştirilmesini, kişilerin subjektif iradelerine bağlamak sonucunu doğurur ki; bu görüşün hukuki geçerliliği olamaz.
Bu nedenle, yönetmeliğin 12(b) maddeside hukuka aykırı bulunmamıştır.
Davanın hizmetin gereği başlıklı 13 üncü maddenin iptali isteğiyle ilgili kısmına gelince; Anılan maddenin (a) bendinin ikinci cümlesi ve (c) bendi Beşinci Dairenin E:1995/850, K:1997/861 sayılı kararıyla iptal edilmiş olduğundan bu konuda ayrıca karar verilmesine yer yoktur. Uyuşmazlığın (a) bendinin ilk cümlesine ve (b) bendine ilişkin kısmına gelince; 2577 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında “ilanı gereken düzenleyici….. işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler….” hükmü yer almıştır. İncelemekte olduğunuz dava, davacının görev yeri değişikliği işlemi üzerine uygulama işlemiyle birlikte düzenleyici işleme karşı açılmıştır. Ancak, dava konusu edilen hükümlerden 13 üncü maddenin (a) bendinin ilk cümlesi ve (b) bendi uyuşmazlık konusu olan olayın hukuki sebebi olarak gösterilmemiş ve davalı idarenin de bu yolda bir iddiası olmaması nedeniyle, davacının anılan hükümlerin iptali isteğinde bulunması için gerekli olan menfaat ihlali koşulu gerçekleşmediğinden, davanın bu hükümlere yönelik kısmının ehliyet yönünden reddi gerekmektedir.
Davanın Yönetmeliğin 18 nci maddesine yönelik kısmına gelince;
Anayasanın 125. maddesinin 4. fıkrasının ilk cümlesinde ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde belirtildiği gibi, idari işlemler üzerindeki yargısal denetim bu işlemlerin hukuka uygunluğunun saptanmasıyla sınırlıdır. Bu Yasalar ve idare hukuku ilkeleri karşısında, idarenin, bir kamu hizmetinin etkili ve verimli bir biçimde yürütülmesi için kullandığı takdir yetkisi sınırsız olmayıp, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargı denetimine tabi ise de, idari yargı organlarının idareyi belli bir yönde işlem tesisine zorunlu kılacak biçimde yargı kararı vermeleri de olanaksızdır.
Dava konusu edilen maddede, en az üç hizmet bölgesinde zorunlu çalışma süresini tamamlayan ve Bakanlıkta 20 yıl ve daha fazla memuriyet hizmeti bulunanların yer değişikliği isteklerinin ilgililerin isteği ve hizmetin gereği dikkate alınarak yerine getirilebileceği öngörülmüştür. Bu hükümde öngörülen koşullara sahip personelin yer değişikliği isteklerinin yerine getirilmesi konusunda idareye takdir yetkisi tanınmış olduğundan, idareyi yargı yoluyla farklı koşullardaki kişileri kapsayan bir düzenleme yapmaya zorlamak hukuken mümkün değildir.
Davanın 19 uncu maddeye yönelik kısmına gelince; Anılan maddede; “il düzeyinde görev yapanlar; doğdukları, nüfusa kayıtlı oldukları veya nüfusa kayıtlı olmamakla beraber en az 15 yıl süre ile devamlı olarak ikamet ettikleri İl’e İlçe düzeyinde görev yapanlar ise doğdukları, nüfusa kayıtlı oldukları veya nüfusa kayıtlı olmamakla beraber en az 15 yıl süre ile devamlı olarak ikamet ettikleri İlçe’ye atanamazlar.
Ancak, son genel nüfus sayımına göre il ve ilçe merkez nüfusu 200.000’i aşan yerlerde yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.” hükmü yer almıştır. Anılan Yönetmelik hükmü dava konusu işlemin hukuki sebebi olarak gösterilmediği gibi, davacının bu maddeye yönelik somut bir iddiası da bulunmamaktadır. Bu nedenle, 2577 sayılı Kanun yukarıda sözü ettiğimiz 7 nci maddesinin (4) üncü fıkrası esas alınarak açılmış bir davadan söz edilemeyeceğinden, bu madde yönünden davacının dava açma ehliyeti bulunmamaktadır.
Davanın, naklen atama işlemine yönelik kısmına gelince; Yukarıda yaptığımız inceleme sonucuna göre “çalışma süresinin doldurulması” halinde ilgilinin görev yerini değiştirebilme konusunda idareye takdir yetkisi verilmesi hukuka uygun bulunmuş ise de, yargının yerleşik içtihatları ile de tartışmasız olarak kabul edilen ilke, takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı, kamu yararı amacına ve hizmetin gereklerine uygun hukuken geçerli somut nedenlere dayalı olması gereğidir.
İncelenen işlemde, bu ilkelere uygun somut bir nedene dayanılmamıştır.
Belirtilen duruma göre davanın,Yönetmeliğin,13/a bendinin ikinci cümlesi ile (c) bendi hakkında karar verilmesine yer olmadığı, aynı maddenin (a) bendinin ilk cümlesi ve (b) bendi ve 19 uncu madde için ehliyet yönünden 3,8,10/d, 12/b, ve 18. madde için esas yönünden reddi, naklen atama işleminin ise sebep unsuru yönünden iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince duruşma için önceden belli edilen 17.6.1998 günü, davacı ile vekilinin gelmediği, davalı idareyi temsilen hukuk Müşaviri …’in geldiği görülerek Danıştay Savcısı … hazır olduğu halde açık duruşmaya başlandı. Gelen tarafa usulüne göre söz verilip dinlendikten ve savcının düşüncesi alındıktan sonra duruşmaya son verildi. Dava dosyası içindeki belgelerde incelenerek işin gereği düşünüldü:
Davacı, 22.12.1994 günlü, 22149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Maliye Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 3, 8, 10/d, 12/b, 13, 18 ve 19. maddeleri ile bu Yönetmeliğe dayanılarak tesis edilen … Vergi Dairesi Müdürlüğünden … Vergi Dairesi Müdürlüğüne naklen atanmasına ilişkin 3.9.1996 günlü, 50860 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
Davacının iptali istenen işlemle menfaat ilişkisinin davanın açıldığı tarihte olması yeterli olduğundan daha sonra istifa ederek ayrılmış olması davanın incelenmesine engel teşkil etmeyeceğinden, davalı idarenin bu yöndeki iddiası yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde iptali istenen maddeler arasında 2. madde gösterilmiş ise de, dayanak başlığını taşıyan 3. madde metni yazılarak bu maddeye ilişkin iddialar ileri sürülmüş olduğundan iptali istenen maddenin 3. madde olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı, 657 sayılı Yasanın 72. maddesinde, 29.11.1994 günlü, 243 sayılı KHK. ile yapılan değişiklik uyarınca Devlet Personel Başkanlığınca Devlet Memurlarının Yer Değiştirme esaslarını düzenleyen bir yönetmelik hazırlanmamış olduğundan Maliye Bakanlığınca da yer değiştirme Yönetmeliği hazırlanamayacağını, Genel Yönetmeliğin 28. maddesi uyarınca özel Yönetmeliğin 6 ay içinde hazırlanması gerektiği halde bu süre geçtikten çok sonra dava konusu Yönetmeliğin çıkarıldığını bu nedenle Yönetmeliğin dayanak maddesi olan 9. maddesinin sebep ve yetki yönünden hukuka aykırı olduğunu, Genel Yönetmeliğin 7. maddesinde Genel İdare Hizmetleri Sınıfı Personeli Yer Değiştirme Suretiyle atamaya ilişkin personel arasında sayılmadığı halde iptali istenen Yönetmeliğin 8. maddesinde bu sınıfın da yer değiştirmeye tabi personel arasında sayıldığını, 10/d. maddesinde çalışma süresinin doldurulmuş olmasının tek başına yer değiştirme nedeni olarak düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, 12. maddesinin (b) fıkrasında ise eş için özürün kamu kesimi ile sınırlandırılmasının 657 sayılı Yasanın 72. maddesine aykırı olduğunu, 13. maddeyle yapılan düzenlemenin objektif olmadığını, 18. madde düzenlenirken bayan personelin 20 yıl, erkek personelin ise 25 yılda emekli olabileceğinin gözetilmeden fırsat eşitsizliğinin yaratıldığını, 19. maddeyle genel Yönetmeliğin 15. maddesine aykırı bir düzenleme getirildiğini öne sürmektedir.
Yönetmeliğin 13 (a) maddesinin ikinci bölümü ile aynı maddenin (c) bendinde yer alan hükümler Dairemizin 16.4.1997 günlü E:1995/850,K:1997/861 sayılı kararıyla iptal edildiğinden bu hükümler hakkında yeniden karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
Davanın Yönetmeliğin iptali istenen öteki madde ve fıkralarına yönelik kısmına gelince;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 2670 sayılı Yasa ile değişik 72. maddesinin son fıkrasında yer alan “Devlet Memurlarının nüfusa kayıtlı oldukları yer, tahsil yeri ve ikametgahı gibi hususlar dikkate alınarak atanamayacakları yerler ve bu yerlerdeki görevler ile Kurumların özellik arz eden görevlerine atanabilmeleri için hangi kademelerde ne kadar hizmet etmeleri gerektiği ve yer değiştirme ile ilgili atama esasları Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.” hükmü uyarınca Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulan
Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik 25.6.1983 günlü, 18088 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Daha sonra 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 sayılı Yasanın 72. maddesinin son fıkrası “Memurların Atanamayacakları yerler ve bu yerlerdeki görevler ile kurumların özellik arzeden görevlerine atanabilmeleri için hangi kademelerde ne kadar hizmet etmeleri gerektiği ve yer değiştirme ile ilgili atama esasları Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir. Kurumlar atamaya tabi olacak personeli için bu yönetmelik esaslarına göre Devlet Personel Başkanlığının görüşünü almak suretiyle bir personel ve atama planı hazırlarlar” şeklinde değiştirilmiştir. Anayasanın 124. maddesi hükmü karşısında, Bakanlar Kurulunun 83/6525 sayılı kararı ile yürürlüğe konulan ve 25.6.1983 günlü Resmi Gazetede yayımlanmış olan yönetmeliğin 657 sayılı Yasanın 72. maddesinde 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan değişiklikten sonra da hukuki varlığını koruduğu ve bu maddede öngörülen yönetmelik niteliğinde olduğu tartışmasızdır.
Anayasanın 124. maddesi bakanlıklara kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarma yetkisi vermiş olduğuna göre, davalı Maliye Bakanlığı’nın 72. maddenin son fıkrası hükmünde öngörülen personel ve atama planı yerine, 72. maddede belirtilen genel yönetmelik esaslarına göre Devlet Personel Başkanlığının görüşünüde almak suretiyle yönetmelik çıkarabileceği kuşkusuzdur.
Bu nedenle Yönetmeliğin “Bu Yönetmelik; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 72. maddesi ile Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 28 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.” hükmünü taşıyan 3. maddesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin iptali istenen 8. maddesinde yerdeğiştirme suretiyle atamaya tabi personel arasında vergi dairesi müdürlerine de yer verilmiştir.
Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin kapsam başlıklı 2. maddesinde, bu yönetmeliğin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36. maddesinde yer alan yardımcı hizmetler sınıfına dahil memurlar, aynı Kanunun 59. maddesinde sayılan istisnai memurluklar, aday memurlar, Türk Silahlı Kuvvetleri Kadrosunda görevli memurlar dışındaki Genel ve Katma Bütçeli Kurumlar ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda ve Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüklerinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olarak çalışan Devlet Memurları hakkında uygulanacağı belirtilmiş olup, 7. maddesinde Genel İdare Hizmetleri Sınıfına dahil bazı memurlar yer değiştirme suretiyle atanmaya tabi memurlar arasında sayıldığından davacının Maliye ve Gümrük Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesinde sayılan ve Genel İdare Hizmetleri Sınıfına dahil memurların yer değiştirmeye tabi tutulamayacakları yolundaki iddiası hukuki dayanaktan yoksun bulunmuştur.
Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 6. maddesinde Bölgelerdeki zorunlu çalışma süreleri düzenlenmiş ve yer değiştirme suretiyle atanmalarda her hizmet bölgesinde bu sürelerin doldurulmasının esas olduğu hükme bağlanmış, 10. maddesinde de zorunlu hizmet süresi tamamlanmadan yapılabilecek yer değiştirmeler düzenlenmiş dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesinde de genel Yönetmeliğin 6. maddesine paralel düzenlemeler getirilerek yer değiştirme suretiyle atamaya tabi personelin tüm hizmet bölgelerinde görev yapması amaçlanmıştır. Bu nedenle 10/d. maddesinde, çalışma süresinin doldurulmasının yer değiştirme nedeni olarak kabul edilmesi hukuka uygun bulunmuştur.
Davanın yönetmeliğin 12(b) maddesine yönelik kısmına gelince;
T.C. Anayasasının 41. maddesinde, “Aile, Türk toplumunun temelidir. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların Korunması…. için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar” hükmü yer almakta, 657 sayılı yasanın 72. maddesinin 2. fıkrasında, “Yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda; aile birimini muhafaza etmek bakımından Kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanarak memur olan diğer eşinde isteği halinde ataması, atamaya tabi tutulan memurun atandığı yere 74 ve 76. maddelerde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılır. Yer değiştirme suretiyle atamaya tabi memurun atandığı yerde eşinin atanacağı teşkilatın bulunmaması ya da teşkilatı olmakla birlikte niteliğine uygun münhal bir görev bulunmaması ve ilgilinin de talebi halinde, bu personele eşinin görev süresi ile sınırlı olmak üzere aşağıdaki şartlarda izin verilebilir” hükmüne yer verilmekte, dava konusu yönetmeliğin 12(b) maddesinde ise, eş durumu özürüne dayanarak personelin yer değiştirme veya yerinde kalma talebinde bulunabilmesi için, eşinin 217 sayılı KHK’ye tabi bir Kurumda memur veya sürekli işçi kadrosunda çalıştığının veya Kanunla kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki mesleki teşekküllerin yönetim kurulu başkan ve üyesi olduğunun belgelendirilmesi şartı aranmıştır.
Söz konusu hükümlerle güdülen amacın, aileyi parçalanmaktan kurtarmak, bireylerini bir arada tutmak suretiyle ailenin huzur ve mutluluğunu devam ettirmek ve bu yolla kamu görevlilerinin ailevi kaygılardan uzak bir biçimde kamu hizmetlerini verimli, etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütmeleri için gerekli ortamı sağlamak olduğunda kuşkuya yer yoktur. Anayasanın, 657 sayılı yasanın ve yönetmeliğin sözü edilen düzenlemelerine göre, aynı kurumda çalışan eşlerden birinin hizmetin başka bir yere naklini gerekli kılması halinde, diğer eşin de coğrafi bakımdan aynı veya aile bütünlüğünün bozulmasına yol açmayacak kadar yakın bir yere; eşlerin ayrı kurumlarda çalışmaları halinde ise diğer eşin çalıştığı kurumla gerekli koordinasyon sağlanmak suretiyle bu eşin de, isteği halinde, aynı veya yakın yere naklinin yapılması idare için bir yükümlülüktür.
Kamu görevlisinin eşinin serbest meslek sahibi olması halinde ise durumun farklı boyut kazanacağına işaret etmek gerekir. Bir kamu görevlisinin, kamu hizmetinin gerekli kılmasına karşın, eşinin mesleğini serbest olarak yürütmekte olduğu öne sürülerek, isteği olmadıkça, başka bir yere nakledilemiyeceği gibi bir anlayış; idarenin bütün işlem ve eylemlerinin ortak hedefi olan kamu yararını sağlamak amacının gerçekleştirilmesini kişilerin subjektif karar ve tutumlarına bağlı kılmak sonucunu doğurur ki; hukuken benimsenemez.
Öte yandan, başta da değinildiği gibi, eşi aynı veya başka bir kamu kurumunda çalışmakta olan bir kamu görevlisinin, kamu hizmetinin gerektirmesi halinde, eşinin de doğrudan veya kurumlararasında gerekli koordinasyon sağlanmak suretiyle naklinin yapılabilmesine karşılık, eşi serbest meslek icra eden veya özel sektörde çalışan kamu görevlisinin naklinin çalışan eşin istek ve iradesine bağlı tutulması yolundaki bir anlayış, ikinci durumda olanları öncekilere göre ayrıcalıklı bir duruma sokmasının yanısıra kamu hizmetlerinin yürütülmesi açısından da büyük sakıncalar yaratır ki; hukuken kabul edilemez.
Bu durumda, yönetmeliğin 12(b) maddesinde özel sektörde çalışan eşin durumunun özür hali olarak kabul edilmemesi hukuka aykırı bulunmamıştır. Uyuşmazlığın 13. maddenin (a) bendinin ilk bölümü ile (b) bendine yönelik kısmına gelince;
13. maddenin (a) bendinin ilk bölümünde “Haklarında adli, idari, inzibati bir soruşturma yapılmış ve bu soruşturma sonucunda oyerde kalmalarında sakınca görülmüş olması veya sicil raporu sonuçlarına göre görev, tutum ve davranışlarında yetersizlikleri, başarısızlıkları veya sakıncalı tespit edilenlerin ….. görev yerleri, bölge ve süre kaydı aranmaksızın değiştirilebilir.” yolundaki hükümle, Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesine paralel düzenleme getirildiğinden hukuka aykırılık görülmemiştir.
İdari faaliyetlerin temel ve ortak amacı kamu yararını gerçekleştirmektir. İdarenin bu amacı sağlamak için yapacağı işlem ve eylemlerin türünü, zamanını ve yöntemini belirlemekte sahip bulunduğu takdir yetkisinin sınırsız olmadığı ve yetki, şekil, sebep, amaç ve konu yönlerinden yargı denetimine tabi bulunduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Anayasanın 125.maddesinin 4. fıkrasının ilk cümlesinde yer aldığı ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde de açıkca ifade edildiği gibi idari işlemler üzerindeki yargısal denetim bu işlemlerin hukuka uygunluğunun saptanmasıyla sınırlıdır. İdarenin takdir yetkisinin denetimine yargı organları yönünden getirilen ve idari işlemlerin yalnızca hukuka uygunluk açısından denetlenebilecekleri biçiminde ifade edilen kural aynı zamanda idarenin takdir yetkisinin kullanılmasında uyması gereken sınırları da koymuş olmaktadır. Başka bir anlatımla, idarelerin belirli bir kamu hizmetinin etkili ve verimli bir biçimde yürütülmesi, kamu yararının daha somut bir biçimde ortaya konulması için takdir yetkisiyle donatıldıkları durumda idari yargı organlarının idareyi belli bir yönde işlem veya eylem tesisine zorunlu kılacak biçimde yargı kararı vermeleri Anayasa ve yasa kurallarıyla ve idare hukuku ilkeleriyle bağdaştırılamaz.
Sözkonusu Yönetmeliğin 13. maddesinin (b) bendinde bulundukları bölgelerdeki hizmetleri ilgili genel müdürlükler, valilikler ve denetim elemanlarınca olumlu değerlendirilenlerin istekleri de dikkate alınarak süre kaydı aranmaksızın başka bölgelere atanabileceği 18. maddesiyle de, en az üç hizmet bölgesinde zorunlu çalışma süresini tamamlayan ve Bakanlıkta 20 yıl ve daha fazla memuriyet hizmeti bulunanların yer değişikliği isteklerinin ilgililerin isteği ve hizmetin gereği dikkate alınarak yerine getirilebileceği yolunda getirilen hükümlerle bazı koşullara sahip personelin yer değişikliği isteklerinin yerine getirilmesi amacıyla düzenleme yapılmış ve bu hususta idareye takdir yetkisi tanınmış olduğundan, idarenin yargı yoluyla bu koşulları taşımayan kişilerin yer değişikliği isteklerinin yerine getirilmesi konusunda da düzenleme yapmaya zorlanmasına imkan bulunmamaktadır.
Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin Yönetmeliğin 15. maddesine paralel şekilde düzenlenen 19. madde hükmünde de hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 7. maddesine göre 1. hizmet bölgesinde bulunan …’da hizmet süresini tamamlayan davacının 3. bölge iller arasında bulunan …’a atanmasında da hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Maliye Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle atanmalarına ilişkin Yönetmeliğin 13. maddesinin (a) bendinin ikinci bölümü ile (c) bendi Danıştay Beşinci Dairesinin 16.4.1997 günlü, E:1995/850, K:1997/861 sayılı kararıyla iptal edilmiş olduğundan davanın bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, iptali istenen 3, 8, 10/d, 12/b, 13(a) bendinin ilk bölümü ve (b) bendi, 18. 19. maddeleri ve naklen atama işlemi yönünden davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, eksik yatırılan …- lira posta pulu ücretinin davacıya tamamlattırılmasına, nakil işleminin iptali isteminin reddi yönünden oyçokluğu, diğer yönlerden oybirliği ile … tarihinde karar verildi.

(X) AZLIK OYU:
Davacının naklen atanması yolundaki işlemin sadece çalışma süresinin doldurulduğu gerekçesiyle incelenip bir karar verilemiyeceği, nakil işleminin sebep ve amaç yönünden de irdelenmesi gerektiği, bu hususu incelendiğinde de davacının görev yerinin değiştirilmesini gerektirecek bir neden bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemin naklen atamaya yönelik kısmının iptali gerekirken reddi yolundaki karara karşıyım.