Danıştay Kararı 5. Daire 1996/1272 E. 1997/1118 K. 27.05.1997 T.

5. Daire         1996/1272 E.  ,  1997/1118 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/1272
Karar No: 1997/1118

Davacı: …
Vekili: …
Davalı: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

İsteğin Özeti: Davacı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevinden alınmasına ilişkin 1.4.1996 günlü, 96/45214 sayılı müşterek kararname ile İşçi Sağlığı Dairesi Başkanlığında açık bulunan 8. derece memur kadrosuna atanmasına dair 4.4.1996 günlü, 2473 sayılı işlemin iptalini istemektedir.

Savunmanın Özeti: Davacının Bakanlık ile bağlı kuruluşların teşkilat kanunlarında yapılacak olan değişiklik çalışmalarında görev yapacak uzman personelin atanmasına imkan sağlamak amacıyla görevinden alındığı; ilgilinin öğrenim durumu ve kısa süreli kamu hizmeti dolayısıyla Bakanlık Kuruluş Kanununda belirtilen Bakanlık Müşavirliği bilgi ve deneyimine sahip olmasına imkan bulunmadığı; idarenin takdir yetkisini kamu yararı ve hizmet gereğini gözeterek kullandığı; adıgeçenin öğrenim durumu itibariyle 657 sayılı Kanunun 36/A-2. maddesi gereğince 8. derecenin 1. kademesinden atandığı, ancak talebi üzerine durumu yeniden incelenerek ve aynı Kanunun 163. maddesi hükmü de gözönünde bulundurularak 10.5.1996 tarihi itibariyle 8. derecenin 2. kademesine getirilerek bu kademede 5 ay kıdemli sayıldığı; ayrıca Maliye Bakanlığının görüşü sonucu 399 sayılı K.H.K.’ye tabi hizmetinin emekliliğe esas aylığında değerlendirildiği, ancak kazanılmış hak aylığında değerlendirilmediği; bu nedenle yasal dayanaktan yoksun kalan davanın reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davacı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müşavirliğinden alınarak 8. derece memur kadrosuna atanmasına ilişkin işlemlerin iptalini istemektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 59. maddesinde, özel nitelikli bazı görevler, bu arada Bakanlık Müşavirliği sayılarak, bu görevlere, yasanın atanma, sınav, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi ile ilgili hükümlerine bağlı bulunmaksızın atama yapılabileceği hükme bağlanmıştır. Bu görevlere atama yapılmasında idarenin sahip olduğu takdir yetkisinin, bu görevlerden alınmada da varlığının kabulü gerekir. Görevden alma işleminin kamu yararı amacı ve hizmet gerekleri dışında bir nedene dayanması halinde işlemin iptali gerekeceği kuşkusuzdur.
Olayda davacının bu takdir yetkisi içinde Bakanlık Müşavirliği görevinden alınmasında ve 8. derece memur kadrosuna atanmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davacı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevinden alınmasına ilişkin müşterek kararname ile İşçi Sağlığı Dairesi Başkanlığında açık bulunan 8. derece memur kadrosuna atanmasına ilişkin işlemin iptalini istemektedir.
Davacı, kazanılmış hak aylığının 6. derecenin 2. kademesi olduğu halde 8. derece memur kadrosuna atandığını, kendisinin teknik personel olmasına rağmen uzmanlık dalı dışında memur olarak atanmasının hukuka aykırı olduğunu ve görevini başarı ile yürüttüğünü ileri sürmektedir.
657 Sayılı Yasanın 76. maddesinde kurumların görev ve ünvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 nci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilecekleri belirtilmiştir.
Aynı Yasanın istisnai memurlukları düzenleyen 59. maddesinde Bakanlık Müşavirliğine de yer verilmiş olup, maddede bu yasanın atanma, sınavlar, kademe ilirlemesi ve derece yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın, tahsis edilmiş derece aylığı ile istisnai memurluklara atama yapılabileceği kurala bağlanmıştır.
Anılan hükümlerle idareye tanınan takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmayıp, yargı denetimine tabi olacağı kuşkusuzdur.
Dava dosyasının incelenmesinden Ziraat Fakültesi mezunu olan davacının 1.7.1991 tarihinde … T.A.Ş. bağlı yardımlaşma vakfında göreve başladığı, 399 sayılı KHK hükümlerine göre sözleşmeli personel statüsünde 9.10.1991 tarihinde … A.Ş. Genel Müdürlüğünde mühendis olarak görevli iken 5.12.1994 günlü 22132 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan kararname ile Bakanlık Müşavirliğine atandığı, 1.4.1996 günlü 96/45214 sayılı kararname ile de bu görevden alındığı ve 8.derecenin 1.kademe aylığıyla (emekli keseneğine esas aylığı 6.derecenin 2.kademesi) aday olarak atandığı, adıgeçenin başvurusu sonucunda, 657 sayılı Yasanın değişik 163 üncü maddesinin (b) fıkrası hükmü gereğince, asaletinin onanması ile adıgeçenin 6.12.1994-10.5.1996 tarihleri arasında Bakanlıkta geçen 1 yıl 5 ay 4 günlük hizmetinin değerlendirilmesiyle aylığının 8.derecenin 2.kademesine yükseltilmesinin, bu kademede de 10.5.1996 tarihi itibariyle 5 ay 4 gün kıdemli sayılmasının davacı tarafından dava açılmadan önce 10.5.1996 günlü 3457 sayılı onayla uygun görüldüğü anlaşılmıştır.
Bakanlık çalışmaları için daha deneyimli personelin atanmasına imkan sağlanması amacıyla davacının görevden alındığı anlaşılmakta olup, adıgeçenin öğrenimi, geçmiş hizmetleri ve nitelikleri nazara alındığında davalı idarece tesis edilen işlemde sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılık görülmemiştir.
Davacının … A.Ş. Genel Müdürlüğünde sözleşmeli mühendis olarak 399 sayılı KHK.ye tabi hizmetinin kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesinin bu yolda bir düzenleme bulunmadığından mümkün olmadığı ve Bakanlık Merkez Teşkilatında Teknik Hizmet Sınıfında davacının durumuna uygun atanacağı boş bir kadronunda bulunmadığı anlaşıldığından bu hususlara ilişkin davacı iddiaları da yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Davacı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müşavirliği görevinden alınmasına ilişkin 1.4.1996 günlü, 96/45214 sayılı müşterek kararname ile İşçi Sağlığı Daire Başkanlığında açık bulunan 8. derece memur kadrosuna atanmasına dair 4.4.1996 günlü, 2473 sayılı Bakanlık işleminin; Mühendis olmasına karşın teknik personel kadrosu dışında memur olarak atamasının yapıldığını, kazanılmış hak aylık derecesinin altında 8 nci dereceli memur kadrosuna atandığını, görevini üstün başarı ile yürüttüğünü ve takdirname ile taltif edildiğini iddia ederek iptali istemiyle dava açmıştır.
3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında 184 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 18. maddesinde, Bakanlıkta özel önem ve öncelik taşıyan konularda Bakana yardımcı olmak üzere otuz Bakanlık Müşavirinin görevlendirileceğine işaret edilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 71. maddesinin 2. fıkrasında “Kurumlar, memurlarını meslekleri ile ilgili sınıftan genel idare hizmetleri sınıfına veya genel idare hizmetleri sınıfından meslekleri ile ilgili sınıfa, görev ve ünvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle atayabilirler.” aynı Kanunun 76. maddesinde de “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.” hükümlerine yer verilmiştir.
Aynı Yasanın 3. maddesinde, “Sınıflandırma”, “Kariyer” ve “Liyakat” ilkeleri bu kanunun temel ilkeleri olarak belirlenmiş; kariyer ilkesi, Devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlamak; liyakat ilkesi ise, Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmak olarak tanımlanmıştır.
Görüldüğü üzere Yasa, Devlet memurluğunu bir meslek olarak kabul etmekte ve bunlara, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlanmasını, sınıflar içinde ilerleme ve yükselme işlemlerinin liyakat sistemine dayandırılmasını öngörmektedir. Bu iki ilkenin temelinde, objektif kurallar çerçevesinde işin ehline verilmesi ve hak etme kavramı yatmakta olup, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesinin tek güvencesinin de, hizmetin yetişmiş, ehil kamu görevlilerince yerine getirilmesinden geçeceği tabidir.
Üst düzey kamu yöneticilerinde ise hizmetin gerektirdiği niteliklerin aranmasının, bunların, kamu kurum ve kuruluşlarının geleceğe dönük planlarını ve politikalarını saptayan, bu plan ve politikalardaki hedefleri gerçekleştirmek için gerekli kaynakları yaratan ve bu kaynakların kullanım yerlerini belirleyen kişiler ya da bu kişilerin emir ve direktifleri yönünde uygulamayı yapan veya onlara yardımcı olan kişiler oldukları hususu da gözönünde bulundurulduğunda, kamu hizmetinin niteliği bakımından daha hayati bir önem taşıyacağı kuşkusuzdur. Kaldı ki 68/B. maddede belirtilen ayrık hüküm de, Kanunun temel ilkelerini teyit eder niteliktedir.
Bu bakımdan yukarıda sözü edilen 76. madde ile memurların naklen atanmaları konusunda idareye verilen takdir yetkisinin ancak Yasanın temel ilkeleri, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, dava konusu edilen idari işlemin sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla; istisnai memuriyet olarak sayılan müşavirlik görevinden alınmada, bu göreve atanan kişinin öğrenim durumu, geçmiş hizmetleri, özel önem ve öncelik taşıyan konularda Bakana yardımcı olma konusundaki başarısı ve niteliklerinin de dikkate alınması gerekeceği açıktır.
Olayda, … Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunu olan davacının 1991 yılı içinde 74 gün … A.Ş. Yardımlaşma Vakfında sigortalı olarak çalıştığı, 9.10.1991 tarihinde 399 sayılı KHK’nin 6. maddesine istinaden … A.Ş.’de sözleşmeli mühendis pozisyonuna atandığı, daha sonra 6.12.1994 tarihinde de Bakanlık Müşavirliğine atandığı, dava konusu işlemlerle de bu görevinden alınarak 8. dereceli memur kadrosuna aday olarak atandığı, ancak davacının başvurusu üzerine durumu yeniden değerlendirilerek ve 657 sayılı Kanunun 163/b. maddesi hükmü de gözönünde bulundurularak 10.5.1996 günlü olur ile asaletinin onandığı ve müşavirlikte geçen hizmet süresi değerlendirilerek 8. derecenin 2. kademesine getirildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
Belirtilen durum karşısında, davacının öğrenimi, geçmiş hizmetlerinin nitelikleri dikkate alındığında, görevin önem ve özelliğine göre ve hizmetin daha etkin ve verimli yürütülmesini sağlamak amacıyla adıgeçenin Bakanlık Müşavirliği görevinden alındığı anlaşıldığından, davanın bu kısmında sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılık görülmemiştir.
Davanın davacının Genel İdare Hizmetleri Sınıfında 8. dereceli memur kadrosuna atanması işleminin iptali istemine ilişkin kısmına gelince;
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddalerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 29.1.1990 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve 4. maddesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak istihdam edilecek personelin kadro, ünvan, derece ve sayılarının kararnameye ekli 1 sayılı cetvelde gösterileceği ve sözleşmeli statüde istihdam edilecek personele ait pozisyonların unvan ve sayılarının da Bakanlar Kurulu Kararı ile tesbit edileceği belirtilmiş, aynı kararnamenin 3771 sayılı Kanunla değişik 3/b. maddesinde, 1 sayılı cetvele tabi personel hakkında bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen hükümler dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 5. maddesinde de, 1 sayılı cetvele yapılacak atamalarda teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda sözleşmeli statüde geçen hizmetlerin memur statüsünde geçmiş gibi değerlendirileceği öngörülmüştür.
Diğer taraftan 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Geçici 9. maddesinde, “Kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarda sözleşmeli statüde çalışmakta iken bu Kanunun 22 nci maddesi uyarınca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi kurumlara nakledilerek Devlet memuru statüsüne geçirilenlerin sözleşmeli statüde (kapsam dışı personel dahil) geçen hizmet süreleri; aynı Kanunun ek geçici 1, 2 ve 3 üncü maddelerine göre, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri de dikkate alınmak suretiyle, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı aşmamak kaydıyla kadro şartı aranmaksızın kazanılmış hak aylık, derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilir….” hükmüne yer verilmiştir.
Her ne kadar davacının sözleşmeli statüde çalışmakta iken 1 sayılı cetvele tabi bir göreve değil, başka bir kurumda 657 sayılı Kanun kapsamında bir kadroya atandığı ve 4046 sayılı Yasayla getirilen düzenlemenin de olayla ilgisinin olmaması nedeniyle anılan hükümlerin olayda uygulanamayacağı ileri sürülebilir ise de; anılan maddelerle kanun koyucunun, sözleşmeli statüdeki görev nedeniyle belli kazanımlar elde edildiği hususunu gözönünde bulundurarak bu statüde geçen süreleri kazanılmış hak olarak kabul edip bunların değerlendirilmesini amaçladığı açık olup, 399 sayılı KHK’nin 3. maddesindeki “1 sayılı cetvele tabi personel hakkında 657 sayılı Kanunun uygulanacağı”nı belirten hüküm karşısında 5. maddesindeki, “1 sayılı cetvele yapılacak atamalarda, sözleşmeli statüde geçen hizmetlerin değerlendirileceği” hükmünün, doğal olarak kurumlar arasında 657 sayılı Yasa kapsamında olan kadrolara yapılan naklen atama işlemleri için de geçerli olacağında ve davacının durumunun anılan maddelerin getirdiği ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku yoktur.
Belirtilen duruma göre, davacının durumunu düzenleyen açık bir hüküm bulunmamakta ise de, yukarıda yer alan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazanılmış hakların korunmasının asıl ilke olarak benimsenmiş bulunduğu anlaşılmakla, davacının 9.10.1991 – 6.12.1994 tarihleri arasında sözleşmeli statüde geçen hizmetlerinin değerlendirilerek ve 458 sayılı KHK hükmü de dikkate alınarak kadro derecesinin tesbit edilmesi gerekmekte iken bu husus gözardı edilerek tesis edilen işlemde hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, 12.7.1996 günlü ara kararına idarece verilen cevapta, Bakanlık merkez teşkilatında Teknik Hizmetler Sınıfında davacının kazanılmış hak aylık derecesine uygun kadro bulunmadığı belirtilmiş ise de, davacının sözleşmeli statüde geçen hizmetlerinin yukarıda belirtilen ilkelere göre değerlendirilmesi sonucu tesbit edilecek kazanılmış hak aylık derecesine ve bitirdiği okulun gerektirdiği hizmet sınıfına göre bir araştırma yapılarak idarece bu durumun tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın, davacının Bakanlık Müşavirliği görevinden alınmasına dair 1.4.1996 günlü, 96/45214 sayılı müşterek kararnamenin iptali istemine ilişkin kısmının reddine; 8. dereceli memur kadrosuna atanmasına ilişkin 4.4.1996 günlü Bakanlık işleminin ise iptaline; dava kısmen ret kısmen iptal ile sonuçlandığından aşağıda dökümü gösterilen …- lira yargılama giderinin yarısı olan …- lira ile davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …- lira vekalet ücretinin yarısı olan …- lira vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderlerinin diğer yarısının davacı üzerinde bırakılmasına, noksan yatırılan …- liralık posta pulu ücretinin davacıya tamamlattırılmasına, 27.5.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.