Danıştay Kararı 5. Daire 1996/1070 E. 1997/267 K. 06.02.1997 T.

5. Daire         1996/1070 E.  ,  1997/267 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/1070
Karar No: 1997/267

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): … Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili: …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci ve Sekizinci Dairelerinin 2575 sayılı Danıştay Kanununa 3619 sayılı Kanunun 10. maddesiyle eklenen Ek 1. madde uyarınca yaptıkları müşterek toplantıda işin gereği düşünüldü:
… Üniversitesi Sağlık-Kültür ve Spor Daire Başkanı olarak görev yapan davacı, 2547 sayılı Kanunun 33. maddesi kapsamında uzman olarak atanmasına ilişkin 14.3.1995 günlü işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; incelenen dosyada Sağlık-Kültür ve Spor Daire Başkanı olarak görev yapmakta olan davacının bu görevinden alınarak 2547 sayılı Yasanın 33. maddesi uyarınca bir yıl süre ile uzmanlık kadrosuna atandığı, idarece davacının uzmanlık kadrosuna atanmasını gerektirecek bir neden ileri sürülmediği gibi davacının da bu yönde bir isteği olmadığının anlaşıldığı; 657 sayılı Yasanın 4., 71. ve 76. maddeleri hükümleri ile 2547 sayılı Yasanın 33. maddesi hükmü ve dava dosyası içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, 657 sayılı Yasada istihdam şekli olarak öngörülen sözleşmeli personel ile 2547 sayılı Yasada yer alan uzman istihdamının amaç ve hukuki kaynak olarak farklı olduğu, farklı alanlarda uygulandığı ve sonuç olarak farklı sonuçlar doğuracağı anlaşıldığından, davacının 657 sayılı Yasa kapsamından çıkarılarak 2547 sayılı Yasa kapsamına atanmasını gerektirecek herhangi bir başvurusu ve geçerli ve yasal bir neden olmadan atanmasına ilişkin işlemde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare; 657 sayılı Kanunda belirtilen sınıflardan 2547 sayılı Kanunda belirtilen ünvanlara naklen veya sınıf değiştirmek suretiyle atama yapılmasına engel herhangi bir yasa hükmünün bulunmadığını, davacının yeni görevinin süreli olmasının kanuni bir zorunluluktan kaynaklandığını, öte yandan dava devam ederken İdare Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı vermesi üzerine davacının görevine iade edildiğini, daha sonra kendisinin isteği üzerine 29.12.1995 tarihinde yeniden uzman olarak atandığını, davacının kendi isteği ile uzmanlığa atanması nedeniyle işbu davanın konusuz kaldığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Davanın açıldığı tarihte dava konusu işlemle davacının menfaatinin ihlal edilmiş bulunması iptal davası açılabilmesi için yeterli bulunduğundan, dava açıldıktan sonra ve İdare Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı vermesi üzerine görevine iade edilen davacının bu kez kendi isteği ile tekrar uzman olarak atandığından bahisle işbu davanın konusuz kaldığı yolundaki davalı iddiası yerinde görülmeyerek işin esasının incelenmesine geçildi:
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 71. maddesinin 2. fıkrasında “Kurumlar, memurlarını meslekleri ile ilgili sınıftan genel idare hizmetleri sınıfına veya genel idare hizmetleri sınıfından meslekleri ile ilgili sınıfa, görev ve ünvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle atayabilirler.” 76. maddesinde de “Kurumlar, görev ve ünvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.” aynı Kanunun 74. maddesinde ise “Memurların bu Kanuna tabi kurumlar arasında, kurumların muvafakatı ile kazanılmış hak dereceleri üzerinden veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde derece yükselmesi suretiyle, bulundukları sınıftan veya öğrenim durumları itibariyle girebilecekleri sınıftan, bir kadroya nakilleri mümkündür. Kazanılmış hak derecelerinin altındaki derecelere atanabilmeleri için ise atanacakları kadro derecesi ile kazanılmış hak dereceleri arasındaki farkın
3 dereceden çok olmaması ve memurların isteği de şarttır.
….
13.12.1960 tarihli ve 160 sayılı Kanunun 4. maddesi kapsamına giren kurumlarla bu kanuna tabi kurumlar arasındaki nakillerde de yukardaki hükümler uygulanır….” hükümlerine yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere 71. ve 76. maddeler, 657 sayılı Kanuna tabi kurumlarda memurların kurum içinde naklen atanmaları konusunda düzenleme getirmiş, 74. madde ise kural olarak memurların, 657 sayılı Kanuna tabi kurumlar arasındaki naklen atanmalarını düzenleyerek, bu atama esnasında kazanılmış hakların korunacağını özellikle vurgulamıştır. Ancak 217 sayılı KHK’nin 30. maddesinde, 13.12.1960 tarihli, 160 sayılı Devlet Personel Dairesi Kurulmasına Dair Kanun ile diğer kanunların bu KHK’ye aykırı hükümlerinin yürürlükten kaldırıldığı hükme bağlanmış ise de, 243 sayılı KHK’nin 55. maddesinde 657 sayılı Kanun ile ek ve değişikliklerinde 13.12.1960 günlü, 160 sayılı Kanunun 4. maddesine yapılan atıfların 217 sayılı KHK’nin ilgili maddelerine yapılmış sayılacağı belirtildiğinden, 74. maddenin son fıkrasının ilk cümlesi karşısında, 217 sayılı KHK’nin kapsam ile ilgili 2. maddesinin (a) bendinde “….. katma bütçeli idareler….” ibaresine yer verilmesi nedeniyle 657 sayılı Kanun kapsamındaki memurların katma bütçeli idarelere, bu arada üniversitelerdeki kadrolara naklen atanabilecekleri açıktır.
Herne kadar davacı üniversite içinde bir nakle tabi tutulmuş ise de, 657 sayılı Kanun kapsamından (anılan Kanunun “kapsam” başlıklı 1. maddesinin 3. fıkrasında, üniversitelerin öğretim üye ve yardımcılarının özel kanunları hükümlerine tabi oldukları hükmüne yer verildiği hususu da gözönünde bulundurulduğunda) durumu özel kanunla düzenlenmiş “Öğretim Yardımcılığı” kadrosuna atanmış olması nedeniyle bu atama işleminin 71. ve 76. maddeler ile ilgilendirilmesi mümkün olmayıp, yukarıda da belirtildiği gibi 74. madde kapsamında yapılmış bir atama olduğunun düşünülmesi gerekir.
Bu bakımdan, İdare Mahkemesince 71. ve 76. maddelere dayanılarak hüküm kurulmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan, 74. maddenin ilk fıkrasında kazanılmış hak aylığı saklı tutulduğuna göre, statünün de öncelikle koruması gerektiğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır. Çünkü Devlet memurlarının, hangi hallerde memurluklarının sona ereceği 657 sayılı Kanunun 98. maddesinde objektif olarak düzenlenerek bir güvence getirildiği halde, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 33. maddesinde; uzmanların, en çok iki yıl için atanacağı, atama süresi sonunda görevlerinin kendiliğinden sona ereceği, yeniden atanmalarının mümkün olduğu belirtilerek, uzmanlığa atananların süreyi tamamladıktan sonra tekrar atanabilmesi veya statünün sona erdirilmesi konusunda idareye takdir yetkisi verildiğinden, böyle bir atamada ilgilinin muvafakatının alınması zorunludur.
Bu durumda, davacının 657 sayılı Kanunun kapsamındaki bir görevden alınarak 2547 sayılı Kanunun kapsamındaki bir kadroya atanması konusunda bir talebi olmadığı gibi idarece böyle bir atamayı gerekli kılacak hukuken geçerli bir nedenin de ileri sürülmemesi karşısında, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle … İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibariyle hukuka uygun bulunan … günlü, E:…, K:… sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 6.2.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.