Danıştay Kararı 5. Daire 1995/4235 E. 1996/3251 K. 24.10.1996 T.

5. Daire         1995/4235 E.  ,  1996/3251 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/4235
Karar No: 1996/3251

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf: T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü
Vekili: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Yetki, bir kamu yetkesi adına, mevzuata uygun olarak hukuki bir işlemde bulunma gücüdür. (Pierre Wigny) Konu, yer ve zaman olarak Anayasa ve yasalarla tanınan bu güç makamda bulunan kişiye değil makama verilmekte, bir başka deyişle kişiye değil göreve bağlı olmaktadır.
Yetki devri ise bir görev yerine ilişkin yetkinin başka bir görev yerine aktarılmasıdır. Yasaların öngördüğü veya yasaklamadığı durumlarda geçerliliği tartışmasız olan yetki devri, aynı örgüt içinde ve ayni hizmet alanında etkinlik gösteren görev yerleri arasında söz konusu olabilir. Danıştay içtihatlarıyla da, kamu hukuku alanında, yasayla bir makama verilmiş yetkilerin bu makamca başka bir makama devri veya başka makamlarca kullanılmasına izin verilmesinin olası ve geçerli olmadığı belirtilerek yetki devrinin ancak yasalara dayanarak ve görev yerleri arasında olabileceği kabul edilmiş bulunmaktadır. Öğreti ve içtihatlardaki bu saptamaya göre yetki devrinde devir kişisel olmayan ve görevsel bir nitelikte olup yetki devreden ve devralan kişilerin değişmesi yetki devrine bir etkide bulunamaz. Yetki, devreden ve devralan kişilere bağlı olmadan varlığını sürdürür.
Yetki devri soyut bir biçimde bir makama yönelirken imza yetkisi kişisel olarak belli bir görevliye yönelir. Bu nitelik farkının sonucu olarak da, imzayetkisi veren veya alan, görevlerinden uzaklaşınca, bu kişisel ilişki sona erer. İmza yetkisiyle alınan kararlar bu yetkiyi veren makam veya görevlinin işlemi kabul edilir ve onun niteliğini taşır. (…)
Bu açıklamalar ışığında, T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünde … Dairesi Başkanı olan davacının, … Dairesi Başkanlığına naklen atanması işleminin yapıldığı tarihteki Maliye Bakanı yerine bir önceki Bakanın verdiği atamayla ilgili yetki devri esas olınarak karar verilmesinden hareketle temyiz isteminde bulunması yerinde görülmemiştir.
2451 sayılı Yasanın 3.maddesinde,…..bunlardan bu yasanın yürürlüğe girmesinden önce….müşterek kararla atanmaları öngörülenlerin Bakan onayı ile atanacağı belirtilerek bakanlara atama yetkilerini alt kademelere devredebilme olanağı da tanınmıştır. Bu yasal düzenleme uyarınca ilgilinin naklen atanmasında yetkili olan Maliye Bakanı, bu yetkisini 2.2.1992 tarihli olurla T.C.Emekli Sandığı Yönetim Kuruluna devretmiş ve dava konusu işlem de bu Kurulca gerçekleştirilmiştir.
Burada, karşımıza çıkan sorun T.C.Emekli Sandığı Yönetim Kurulu’nun bir alt kademe olup olmadığı noktasıdır.
T.C.Emekli Sandığı bir toplumsal kamu kuruluşudur. Diğer toplumsal kuruluşlar gibi ilgililerin veya yararlananların yönetime katılması suretiyle demokrasi ilkesinin uygulandığı, özerkliği geçerli olan, gelirleri ödenti ve katkılarla sağlanan bir kuruluştur. Yasası olan 5434 sayılı Yasanın 1.maddesine göre Maliye Bakanlığına bağlı olmakla beraber tüzel kişiliği vardır. Maliye Bakanlığına bağlı olma, 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede de belirtilmesine karşın bu bakanlığın merkez ve taşra örgütlenmesi arasında yer almamıştır.
Türk Kanunu Medenisinin 48.maddesine göre tüzel kişilerin iradesi organlarınca açıklanır. Organların hukuki işlemleri veya başka herhangi bir eylemleri tüzel kişiyi bağlar.
Bu açıklamalar, olayımızda örgüt ayniliği yanında hizmet ayniliği de olan görev yerlerinin söz konusu olmadığını göstermektedir. Bu durumda, T.C. Emekli Sandığı Yönetim Kurulu, 2451 sayılı Yasanın 3.maddesinin öngördüğü şekilde bir alt kademe olarak nitelendirilemez ve Maliye Bakanına tanınan atama yetkisi bu kurula devredilemez. Yasal olarak tanınmayan bu yetki devrine dayanılarak yapılan işlemler de, yetkisiz makamca kurulduklarından hukuken geçerli olamaz.
Bu nedenle, dava konusu işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kalınan özlük haklarının ödenmesine karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci ve Sekizinci Dairelerince 2575 sayılı Danıştay Kanununa 3619 sayılı Kanunun 10. maddesiyle eklenen Ek 1. madde gereğince yapılan müşterek toplantıda işin gereği düşünüldü:
T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü … Dairesi Başkanı olan davacı, aynı genel müdürlükte … Dairesi Başkanlığına atanmasına ilişkin işlemin iptali, bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı aylık, ikramiye, yan ödeme tazminat ve lojman kirasının ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; 5434 sayılı Kanunun 6. maddesinde; 4. ve daha yukarı derecedeki memurlarla bunların aylıklarına muadil ücret alan hizmetlilerin genel müdürün teklifi üzerine Müdürler Kurulu, bunların dışında kalanların genel müdür tarafından tayin edileceği hükmüne yer verildiği, 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne ilişkin Kanunun 3. maddesinde de, bu Kanuna ekli cetvellerde yer almayan ünvanları taşıyan kadrolara ve görevlere yapılacak atama ve nakillerde, bu kanun kapsamına giren Kuruluşların teşkilat kanunlarında veya özel kanunlarındaki hükümlerin uygulanmasına devam olunacağı, ancak bunlardan bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce Bakanlar Kurulu kararı ile atamaları öngörülenlerin müşterek kararla, müşterek kararla atamaları öngörülenlerin ise Bakan onayı ile atanacağı; Bakanların atama yetkilerini bu konuda hazırlanacak yönetmeliklerde belirlenecek esaslara göre alt kademelere devredebilecekleri hususlarının öngörüldüğü, daire başkanı olan davacının anılan hüküm uyarınca davalı idarenin bağlı bulunduğu Maliye Bakanının onayı ile atanması gerekmekte ise de, Bakanın bu yetkisini 2.2.1992 tarihinde T.C. Emekli Sandığı Yönetim Kuruluna devrettiği ve bu yetkinin geri alınmamış olduğu, bu nedenle Yönetim Kurulunca tesis edilen işlemde yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı, 657 sayılı Yasanın 76. maddesiyle memurların naklen atanmaları konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı bulunduğu, olayda iş akışının sağlanması ve hizmet veriminin artırılması amacıyla hizmet gerekleri gözönüne alınarak, daire başkanlarının rotasyona tabi tutulup aynı ünvanla yerlerinin değiştirildiğinin anlaşıldığı, bu durumda … Daire Başkanı olan davacının, … Dairesi Başkanlığına atanmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, personelin naklen atanması konusunda Yönetim Kuruluna verilen yetkinin Maliye Bakanının değişmesiyle sona erdiği halde Bakan onayına sunulmamış olan naklen atama işleminin yetki yönünden hukuka aykırı olduğunu, takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun kullanılmadığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanunun, 3. maddesinde; “Bu kanuna ekli cetvellerde yer almayan ünvanları taşıyan kadro ve görevlere yapılacak atama ve nakillerde, bu kanunun kapsamına giren kuruluşların teşkilat kanunlarında veya özel kanunlarındaki hükümlerin uygulanmasına devam olunur. Ancak bunlardan bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce Bakanlar Kurulu Kararı ile atanmaları öngörülenler müşterek kararla, müşterek kararla atanmaları öngörülenler ise bakan onayı ile atanırlar.
Bakanlar atama yetkilerini bu konuda hazırlanacak yönetmeliklerde belirtilecek esaslara göre alt kademelere devredebilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 1. maddesinde; Kurumun Maliye Bakanlığına bağlı olarak kurulduğuna ve tüzel kişiliğinin bulunduğuna işaret edilmiş, 8. maddesinin (m) fıkrasında ise dördüncü ve daha yukarı derecedeki sandık personelinin, genel müdürün teklifi üzerine atamalarını yapmak yönetim kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.
T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünde … Dairesi Başkanı olan davacının, görev ünvanının 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne ilişkin Kanuna ekli cetvellerde yer almaması ve anılan Kanunun 3. maddesinde; ekli cetvellerde yer almayan kadro ve ünvanlara yapılacak atamalarda kuruluşların kendi teşkilat kanunlarının uygulanacağı hükmünün yer alması nedeniyle, 5434 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca yönetim kurulunca naklen atanacağı açık olduğundan idare mahkemesi kararının “atamanın Bakan onayı ile yapılması gerekmekte ise de, Bakan tarafından yönetim kuruluna yetki devrinde bulunulması nedeniyle işlemde yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı” yolundaki gerekçesinde hukuki isabet görülmemiş ise de; kararda yer alan diğer gerekçeler karşısında bu husus kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddiyle … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:… K:… sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 24.10.1996 tarihinde oybirliği ile karar verildi.