Danıştay Kararı 5. Daire 1995/2050 E. 1996/2871 K. 26.09.1996 T.

5. Daire         1995/2050 E.  ,  1996/2871 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/2050
Karar No: 1996/2871

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü
Vekili: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davanın idari yargının görev alanına girdiği anlaşıldığından, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
… Bankasında Uzman olarak görev yapan davacı, Türkiye-… Kültürel Mübadele Komisyonu tarafından düzenlenen … bursunu kazanarak 11,5 ay süreyle Türkiye Kalkınma Bankasının izniyle …’ye gönderilmesi karşılığında 5 yıl mecburi hizmetle yükümlü tutulmasının iptali istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; 165 sayılı KHK’nin 1. maddesine göre, davalı kurumun bu KHK ile düzenlenen hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi ve anonim şirket şeklinde tüzel kişiliğe sahip bir kalkınma ve yatırım bankası olduğu; bankanın sermayesinin A, B ve C grubu paylara ayrıldığı, sermayenin %49’unu teşkil eden A grubu payların Hazineye ait bulunduğu; söz konusu KHK’nin 15. maddesinde, “Banka personeli hakkında iktisadi devlet teşekkülleri personel rejimi uygulanır” denildiği; geçici 3. maddesinde ise, Banka personelinin özlük haklarının, 15. maddede belirtilen personel rejimiyle ilgili kanun yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemeler çerçevesinde yürütüleceğinin öngörüldüğü; 29.1.1990 tarih ve 399 sayılı KHK’ye ekli cetvellerde … Bankasının yer almadığı; ancak, davalı bankanın kamusal nitelikte bazı görev ve yetkileri bulunduğunun da anlaşıldığı; 15. madde banka personeli hakkında KİT personel rejiminin uygulanacağını öngörmekte ise de, KİT Yasası yürürlüğe girinceye kadar uygulanan ve halen uygulanmakta olan personel rejimini Ana Sözleşme ve Ücret Yönetmeliğinin düzenlediği; 399 sayılı KHK ve 3771 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihlerden itibaren Ana Sözleşme ve Ücret Yönetmeliğindeki özlük haklara ilişkin hükümlerin yürürlükten kalkmış olduğuna dair bir Yönetim Kurulu Kararının da dosyada bulunmadığı; bu itibarla, 15. madde hükmünün uygulanabilmesinin Bankanın KİT niteliği kazanmasına bağlı olduğu sonucunun ortaya çıktığı; 233 sayılı KHK ile KİT kapsamından çıkartıldığının ise tartışmasız olduğu; bu durumda, davalı kurumun yurt ekonomisine özel hukuk hükümleri kapsamında katkıda bulunmak amacıyla kurulduğu, sözleşmeli de olsa çalıştırdığı personelin İş Kanunu kapsamında işçi statüsünde bulunduğunun kabul edilmesi, dolayısıyla davanın 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasasının 1. maddesine ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 134. maddesine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava görev yönünden reddedilmiştir.
Davacı, yurt dışına gönderilmesine ilişkin Yönetim Kurulu kararının idari bir tasarruf olduğunu, 165 sayılı KHK’nin 15. maddesi karşısında uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiğini ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Dava konusu uyuşmazlığın çözümünde öncelikle … Bankasının ve anılan bankada uzman olan davacının statüsünün saptanması gerekmektedir.
Türkiye Kalkınma Bankasının Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası (DESİYAB) adıyla ilk kez 27.11.1975 günlü, 15425 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 13 sayılı KHK ile kurulduğu; 14.11.1983 günlü, 18221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 165 sayılı KHK ile Bankanın yeniden düzenlenerek 13 sayılı KHK’nin yürürlükten kaldırıldığı; 15.7.1988 günlü, 19873 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 329 sayılı KHK ile 165 sayılı KHK’nin bazı maddelerinde değişiklik yapılarak Bankanın adının “Türkiye Kalkınma Bankası” olarak değiştirildiği; 165 sayılı KHK.’nin 329 sayılı KHK. ile değişik 15. maddesiyle de “Banka personeli hakkında iktisadi devlet teşekkülleri personel rejimi uygulanır.” hükmünün getirildiği; gerek 2929 sayılı Kanunda gerekse 233 sayılı KHK’de “Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası” adını taşıyan Banka KİT mevzuatı dışında tutulmuş ise de, 29.1.1990 tarihinde 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejimi Hakkında KHK çıktıktan sonra 12.2.1990 tarihli, 401 sayılı KHK ile 165 sayılı KHK’de bazı değişiklikler yapıldığı halde 165 sayılı KHK’nin anılan 15. maddesi hükmünün korunduğu ve bu suretle Banka personelinin İktisadi Devlet Teşekkülleri Personel Rejimine tabi tutulması yolundaki hükmün daima muhafaza edildiği anlaşılmaktadır.
4.11.1983 tarihli, 165 sayılı Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası A.Ş.’nin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 401 sayılı KHK. ile değişik 3. maddesinin birinci fıkrasında, Bankanın amacı, Türkiye’nin kalkınması için anonim şirket statüsündeki teşebbüslere karlılık ve verimlilik anlayışı içinde kredi vermek, iştirak etmek suretiyle finansman ve işletme desteği sağlamak, yurtiçi ve yurtdışı tasarrufları kalkınmaya dönük yatırımlara yöneltmek, sermaye piyasasının gelişmesine katkıda bulunmak, yurtiçi, yurtdışı ve uluslararası ortak yatırımları finanse etmek ve her türlü kalkınma ve yatırım bankacılığı işlevlerini yapmak olarak tanımlanmış; 17. maddesinin 2. fıkrasında yer verilen “Bankanın taşınır ve taşınmaz malları, paraları ile her türlü hak ve alacakları Devlet malı hükmündedir.” hükmü, 20. maddenin 1. fıkrasında “Bankaya ait her türlü taşınır ve taşınmaz mallar ve paralar ile her türlü hak ve alacaklar Devlet malı hükmündedir.” şeklinde tekrarlanmış; anılan 20. maddenin 2. fıkrasında ise, Bankanın mal ve paraları ve para hükmündeki evrak ve senetleriyle diğer mevcutlarına karşı işlenen suçların Devlet mallarına karşı veya Devlete ait kağıt ve belgeler üzerinde işlenen suçlardan sayılacağına işaret edilmiştir.
“Gözetim ve Denetim” başlıklı 22. maddede “Bakanlık (Başbakanlık), Bankanın faaliyetlerinin ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak yürütülmesini gözetmekle görevlidir. Bu görev, Bankanın görev ve yetkilerini daraltmayacak ve normal faaliyetlerini aksatmayacak şekilde yerine getirilir.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu her yıl Bankanın faaliyetlerine ilişkin bir rapor hazırlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunar.
Banka, bilanço ve kar-zarar cetvellerini hazırlar ve en geç Mart ayı sonuna kadar Yüksek Denetleme Kuruluna gönderir.
Yüksek Denetleme Kurulu Bankaya ilişkin raporunu Mayıs ayı sonuna kadar Bankaya gönderir.
Bankanın Genel Kurulu en geç Haziran ayı sonuna kadar toplanır ve Yüksek Denetleme Kurulunun raporunu da dikkate alarak kararlarını verir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan hükümlerden; ülke ekonomisine etkide bulunabilecek ve kalkınma politikasına yön verebilecek finansman gücünü elinde bulunduran Bankanın, amacını tanımlayan hükme göre, merkezi otoritenin bu yöndeki politikalarını gerçekleştirmek üzere özel bir statü ile kurulduğu anlaşılmakta ve sahip olduğu her türlü hak ve mal ve belgeleri Devlet Malı kapsamında tutulmaktadır. Gözetim ve denetim maddesi ile de, ilgili olduğu Bakanlığın (Başbakanlığın), Banka faaliyetlerinin ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak yürütülmesini gözeteceği belirtilmek suretiyle maddede öngörülen yöntemle merkezi otoritenin denetimine tabi kılınmış bulunmaktadır.
Buraya kadar yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere; … Bankasının “kamu kurumu” niteliğinde olduğunda, faaliyetlerinin de “kamusal” nitelik taşıdığında ve personelinin ise İktisadi Devlet Teşekkülleri Personel Rejimine tabi bulunduğunda kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Kaldı ki; 165 sayılı KHK.’nin 401 sayılı KHK ile değişik 6. maddesine göre Bankanın sermaye paylarının (A), (B) ve (C) grubu olmak üzere üç gruptan oluştuğu, sermayenin % 49’unu teşkil eden (A) grubu payların Hazine’ye ait olduğu ve % 31’ini teşkil eden (C) grubu payların bir kısmının kamu tüzel kişileri ve sosyal güvenlik kurumlarına ait olduğu hususu gözönüne alındığında, Bankanın sermayesinde de Hazine ve kamu kuruluşları ağırlığının bulunduğunu belirtmek gerekmektedir.
Anılan KHK’nin 15. maddesinde yer verilen, Banka Personelinin İktisadi Devlet Teşekkülleri personel rejimini düzenleyen Kanuna tabi olduğu şeklindeki hüküm nedeniyle, Bankada uzman olarak görev yapan davacının 5 yıl mecburi hizmetle yükümlü tutulması yolundaki işlem hakkında Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK.’nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair 399 sayılı KHK.’nin 3771 sayılı Kanunla değişik 3/b. maddesi gereğince bu KHK hükümlerinin uygulanması gerekeceğinden, idari işlem niteliğindeki dava konusu uyuşmazlığın çözümünde özel hukuk hükümlerinin uygulanmasına hukuki olanak bulunmamaktadır.
Dolayısıyla da idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkta davacının İş Kanunu kapsamında işçi statüsünde olduğu, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesine göre, davanın adli yargının görev alanında bulunduğu gerekçesiyle görev yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K…. sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine, 26.9.1996 tarihinde oybirliği ile karar verildi.