Danıştay Kararı 5. Daire 1995/1925 E. 1997/589 K. 17.03.1997 T.

5. Daire         1995/1925 E.  ,  1997/589 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/1925
Karar No: 1997/589

Davacı: …
Davalı: Adalet Bakanlığı

İsteğin Özeti: Davacı, Adalet Bakanlığı … Müdürlüğü görevinden alınarak Bakanlık yüksek müşavirliğine atanmasına ilişkin 6.4.1995 günlü, 95/51 sayılı ikili kararnamenin iptalini istemektedir.

Savunmanın Özeti: Davacının iş sahiplerine, personele, Hakim ve Savcılara karşı kırıcı davrandığı, diğer genel müdürlüklerle koordineli bir çalışma ortamı kuramadığı, Bakanlık ve Müsteşarlık Makamı ile bürokrattan beklenen uyumlu bir çalışma ortamı sağlayamadığı, personel hukuku konusunda gerekli bilgi ve tecrübesinin bulunmaması sebebiyle görevini gereği gibi yerine getiremediği, Hakim ve Savcıların; atama, izin, yetki ve benzeri işlemlerini geciktirdiği, hizmetin aksamasına sebep olduğu, eşdeğer görev olan Bakanlık Yüksek Müşavirliğine atanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan adıgeçenin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 18.7.1995 günlü, 31 sayılı kararı ile … Hakimliğine atandığı, bu nedenle davanın reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davalı idarece ileri sürülen nedenler davacının görevden alınmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından dava konusu işlemin iptali gerekeceği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davacının, Adalet Bakanlığı … Müdürlüğü görevinden alınarak Bakanlık Yüksek Müşavirliğine atanmasına ilişkin işlemin dayanağını oluşturan yasal düzenlemelerdeki ibareler, … Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 12.10.1995 tarih ve 22431 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan kararda, iptal hükmünün kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe gireceği belirtilmiş olup bu tarih 12.4.1996 tarihidir.
İlgilinin de üçlü kararname yerine ikili kararname ile görevinden alınarak Bakanlık Yüksek Müşavirliğine atanması işleminin yürütülmesi, işleme dayanak olan yasa kurallarının … Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle İdari Dava Daireleri Genel Kurulu kararıyla durdurulmuştur.
Ancak, 4141 sayılı yasayla 2802 sayılı yasaya getirilen Geçici Madde, Anayasa Mahkemesinin anılan kararı ile 2802 ve 2992 sayılı yasaların kimi hükümlerinin iptal kararı uyarınca yürürlükten kalktığı 12.4.1996 tarihine kadar, anılan görevlere ikili kararnamelere göre yapılan atamaları geçerli kılmıştır. Bu yöntemle, yargı kararlarıyla yürütülmeleri durdurulan işlemlere yasama yoluyla geçerlilik kazandırma seçenek alınmıştır. Yargı kararlarına karşın yasallaştırma yoluyla birel işlemlere, geçmişe etkili olarak geçerlilik kazandırılmak istenmiştir. Danıştay kararlarını ortadan kaldırmaya yönelik bu hüküm ve uygulamayla yasama erki yönetime ayrılmış alana sokulmuştur. Yasama organının bu şekilde yargı kararını değiştirecek nitelikte yasa çıkarma yoluyla yargı organı ve yönetsel işlemlerle uğraştırılmasının kuvvetler ayrılığı ilkesine ters düşmekte olduğu açıktır.
Nitekim, Danıştay Beşinci Dairesi, anılan maddeyle ilgili Anayasaya aykırılık savını ciddi bularak maddenin iptali için … Mahkemesine başvurmuştur.
Yargı organını hakkın yerine getirilmesinden alıkoyacak ve böylece yargı yetkisine tecavüze yol açacak uygulamayla, yönetime yargı yerince saptanıp ortaya konan yasaya aykırılığın ve yürütmenin durdurulması kararının sonuçlarından kaçma olanağı tanınmaktadır. Bu yönüyle işlem maksat öğesi bakımından adeta bir yokluğu (N.Alan) da beraberinde taşımaktadır.
Öte yandan 19.4.1971 tarihinde hakim adayı olarak göreve başlayan ve 30.5.1972 tarihinde hakim yardımcılığına atanan ilgilinin, yirmi yılı aşkın bir süre yaptığı hakimlik görevinden sonra 31.8.1992 tarihinde getirildiği Personel Genel Müdürlüğü görevinden alınmasını gerektirir yeterli ve haklı nedenler de ortaya konabilmiş değildir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptali gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Davacı, Adalet Bakanlığı … Müdürlüğü görevinden alınarak Bakanlık Yüksek Müşavirliğine atanmasına ilişkin 6.4.1995 günlü, 95/51 sayılı ikili kararnamenin iptali istemiyle dava açmıştır.
2802 sayılı Yasanın davacının üçlü kararname yerine ikili kararname ile görevden alınmasına olanak sağlayan 3825 sayılı Yasa ile değişik 37. maddesinin kimi hükümleri ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı yönünden 38. maddesi … Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla iptal edilmiş ve hüküm fıkrasının (F) bendi gereğince, 12.4.1996 tarihinde yürürlüğe giren bu karar karşısında dava konusu müşterek kararnamenin, Cumhurbaşkanının imzasını taşımaması nedeniyle, şekil yönünden Anayasaya aykırı olduğu gibi bir durum ortaya çıkmış ise de; 24.5.1996 günlü, 22645 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4141 sayılı Yasanın geçici maddesiyle 12.4.1996 tarihine kadar ikili kararnamelerle yapılan atamaların geçerli olduğu hükme bağlandığından ve Dairemizce anılan maddenin iptali için itiraz yoluyla yapılan başvurunun … Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla reddedilmiş olduğu anlaşıldığından dava konusu işlemin ikili kararname olarak tesis edilmesinde şekil yönünden mevzuata aykırılık görülmeyerek uyuşmazlığın esasına geçildi:
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasasının dava konusu ikili kararnameye de dayanak oluşturan, “Adalet Bakanlığı Merkez Kuruluşuna Atama” başlıklı 37. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 5. fıkrasında yer alan “Teftiş Kurulu Başkanlığı ve genel müdürlüklere, adli yargıda; hakimlik ve savcılık mesleğinin birinci sınıfına mensup olanlarla, Yargıtay Üyeliğine seçilme hakkına sahip, müstakil daire başkanları, Teftiş Kurulu başkan yardımcısı, genel müdür yardımcıları, genel müdürlük daire başkanları, adalet müfettişleri ve Bakanlık Tetkik hakimleri arasından;
……………
Müşterek kararla atama yapılır.” hükmü 25.6.1992 günlü, 3825 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değiştirilmiş; “müşterek kararla atama yapılır” hükmü kaldırılarak yerine “Bakanın teklifi, Başbakanın onayı ile atama yapılır ve bu kararlar Resmi Gazete’de yayımlanır.” hükmünü taşıyan 7 nci alt bent eklenmiş; maddenin ikinci fıkrası ise “Yukarıdaki 3, 4, 5 ve 6 ncı bentlerde belirtilen görevlere birinci sınıfa ayrılmış, Yargıtay ve Danıştay Üyeliğine seçilme koşullarını taşıyan hakim ve savcılar arasından da muvafakatları alınmak suretiyle Bakanın teklifi, Başbakanın onayı ile atama yapılabilir.” şeklinde değiştirilmiş; böylece yeni düzenleme ile önceki metinde üçlü kararla atanması öngörülenlerin bundan böyle Bakanın teklifi, Başbakanın onayı ile atanmaları olanaklı kılınmıştır.
Sözü edilen madde hükmü ile idareye, genel müdürlerin atanması konusunda tanınan takdir yetkisinin atamadaki usule uygun olarak adıgeçenlerin görevden alınabilmeleri konusunu da kapsadığı açık olmakla birlikte, idareye tanınan bu yetkinin mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olduğu ve bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğu İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir.
19.4.1971 tarihinde hakim adayı olarak göreve başlayan ve 30.5.1972 tarihinde hakim yardımcılığına atanan davacının, yirmi yılı aşkın bir süre hakimlik yaptıktan sonra 15.7.1992 tarihinde Adalet Bakanlığı Tetkik Hakimliğine 31.8.1992 tarihinde de Adalet Bakanlığı … Müdürlüğüne atandığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
İdarece davacının görevden alınma gerekçesi olarak, uyumlu ve koordineli bir çalışma içinde bulunmadığı; gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olmaması nedeniyle görevini gereği gibi yerine getiremediği ve personele kötü muamele yaptığı gibi nedenler ileri sürülmüş ise de; bu iddiaları doğrulayacak somut bilgi ve belge gösterilmemiş olması karşısında işlemde sebep ve maksat yönlerinden hukuka uyarlık görülmemiştir.
Hernekadar, davacı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 18.7.1995 günlü, 31 sayılı kararıyla … Hakimliğine atanmış ise de; dava konusu ikili kararnamelerin, Adalet Bakanlığınca, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun, sözüedilen atama kararından önce tesis edilmiş bir idari işlem olması ve Anayasanın 125/1. maddesi uyarınca idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık bulunması karşısında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun sözü geçen atama kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi kapsamında bulunan idari davanın incelenmesine engel teşkil etmeyeceği tabiidir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü gösterilen …- lira yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, eksik yatırılan …- lira posta pulu ücretinin davacıya tamamlattırılmasına, 17.3.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.