Danıştay Kararı 5. Daire 1994/8698 E. 1995/465 K. 30.01.1995 T.

5. Daire         1994/8698 E.  ,  1995/465 K.
Daire : BEŞİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1995
Karar No : 465
Esas Yılı : 1994
Esas No : 8698
Karar Tarihi : 30/01/995

TABABET UZMANLIK TÜZÜĞÜNÜN 6.MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN YAŞ SINIRINI AŞTIKTAN SONRA TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİNE BAŞLAYAN VE ASKERLİK NEDENİYLE BU EĞİTİME ARA VEREN DAVACININ SÖZ KONUSU EĞİTİMİNİ YURTİÇİNDE TAMAMLAMASI YOLUNDAKİ İSTEĞİNİN REDDİNDE HUKUKA AYKIRILIK BULUNMADIĞI HK.

… İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Dava, davacının yurtdışında başlayıp askerlik hizmeti nedeniyle araverdiği tıpta uzmanlık eğitimini yurtiçinde tamamlama yolundaki isteğinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla, Tababet Uzmanlık Tüzüğünün 2.maddesinde asistan tanımına yer verildiği aynı Tüzüğün 18.maddesinden 25.maddesine kadar yer alan hükümlerle asistanların yeterlik fişlerinin doldurulması, tezlerinin değerlendirilmesi, terfileri ve sınava alınma esaslarının düzenlendiği, tıpta uzmanlık eğitiminin bilimsel esaslara göre yapılan eğitim, öğretim ve pratik uygulamayı kapsadığı ve Tüzükte belirtilen aşamalardan geçilerek yapılan sınavda elde edilecek başarı sonucunda uzman olunabileceği, anılan Tüzükte asistanların eğitim süresi içinde kurumlarını değiştirmelerinin istisnai hallerde kabul edildiği, gerek eğitim eğitim süresi içindeki çalışmalarının değerlendirilmesi usulleri, gerekse eğitimin bitiminden 4 ay önce verilecek tez için jürinin oluşumu hususları gözönüne alındığında tıpta uzmanlık eğitiminin aynı kurumda bir bütünlük içinde sürdürülmesi esasının amaçlandığı, sözü edilen Tüzükte harhangi bir uzmanlık dalındaki eğitimin ilgilinin isteğine göre kesilebileceği ve daha sonra kaldığı yerden devam edilebileceği yolunda bir düzenleme bulunmadığı gibi tıpta uzmanlık eğitiminin insan sağlığı ile doğrudan ilgili olması nedeniyle süreklilik arzeden ve bölünemeyecek nitelik taşıdığı ve ara vermeden tamamlanması gerekeceği, bu nedenlerle başladığı ihtisasa ara veren davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, 1988 yılında başladığı ihtisasa askerlik hizmeti nedeniyle 1989 yılında ara vermek zorunda kaldığını, yurtiçinde ihtisasını tamamlama yolundaki isteğinin Tababet Uzmanlık Tüzüğünün değişiklikten önceki 26.maddesi kapsamında bulunduğunu, uyuşmazlığın esasını teşkil eden ve davanın hukuki dayanağını oluşturan anılan Tüzük maddesi hükmünün Mahkemece hiç dikkate alınmadığın, kendisinin askerlik hizmetini bitirdikten sonra görev yaptığı SSK … Hastanesinin Klap-Damar Cerrahisi servisinde her türlü asistanlık hizmetini fiilen yürüttüğünü, dolayısıyla asistanlık eğitimi için gerekle bilgi ve beceri birikimine sahip olduğunu ve kendi dalında aranılan nitelikleri taşıdığını, bu nedenlerle zorunlu olarak ara verdiği tıpta uzmanlık eğitimini yurtiçinde tamalama hakkının bulunduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Tababet Uzmanlık Tüzüğünün “Asistan olma şartları” başlıklı 6.maddesinin (A) bendinin 4.fıkrasında, askerlikle ilgili bulunmamak ya da askerlik hizmetini yapmış olmak, bu görevi ertelenmiş ya da yedek sınıfa geçirilmiş yahut Askerlik Kanununun 86 ve 89.maddelerinde öngörülen durumlardan birine girmemiş ve askerliğini yapmamış olanlar bakımından uzmanlık yapacakları dal için bu Tüzüğün 5.maddesinde gösterilen sürelerin sonuna kadar otuziki yaşından gün almayacak durumda olmak asistanlığa atanabilmek için öngörülen şartlar arasında sayılmıştır.
anılan Tüzük hükmü, kural olarak, askerlik hizmetini yapmamış olanların da asistanlığa alınmasına olanak tanımakta ise de, sözü edilen A/a fıkra hükmü ile tıpta uzmanlık çalışmalarının bölünmemesinin ve bu kişilerin uzmanlık eğitimi bittikten sonra askere alınmalarının amaçlandığı açıktır.
Öte yandan, Tababet Uzmanlık Tüzüğünün olay tarihinde yürürlükte bulunan 26.maddesinin (A) bendinde, “Yabancı ülkelerin asistan yetiştirmeye yetkili bir sağlık kurumunda asistanlık yapmış veya uzmanlık belgesi almış olmakla beraber, asistanlık çalışmalarının süresi ilgili dal için bu Tüzüğün 5.maddesinde öngörülen süreden az olan Türklerin aldıkları belgeler Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca incelenerek aşağıdaki işleme tabi tutulur:
a-) Yabancı ülkede, ülkenin usullerine göre giriş sınavına tabi tutulan kimselerin asistanlıkta geçirdikleri süre, bu Tüzüğün 5.maddesinde öngörülen sürelerden eksik olduğu takdirde, ilgililer gerekli süreyi asistan yetiştirmeye yetkili sağlık kurumlarının ilgili birimlerinde tamamlarlar.” hükmüne yer verilmiştir.
1957 doğumlu olan davacının, Ekim 1988 tarihinde …- … Üniversitesi … Tıp Fakültesi Damar Cerrahi Ünitesinde ihtisasa başladığı; yaş haddi nedeniyle 23.6.1989 tarihinde ihtisasına ara vererek Türkiye’ye döndüğü; askerlik hizmetini tamamladıktan sonra Aralık 1990 tarihinden itibaren SSK … Hastanesinde göreve başladığı, 11.12.1992 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunarak ara verdiği tıpta uzmanlık eğitimini yurtiçinde tamamlama sisteğinde bulunduğu dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır. Hernekadar Tababet Uzmanlık Tüzüğünün, davalı idareye başvuru tarihinde yürürlükte bulunan 26.maddesinin (A) bendinde öngörülen koşullara göre davacının yurtiçinde ihtisasını tamamlamak üzere yataş geçiş yapabilmesi mümkün ise de; kendisinin, sözkonusu Tüzüğün 6.maddesinin (A/4.) fıkrası gereğince uzmanlık çalışmasına başladığı tarihte uzmanlık yapacağı dal için belirlenen sürelerin sonuna kadar otuziki yaşından gün almayacak durumda olması gerekirken öngörülen yaş haddini aştıktan sonra bu çalışmaya başlamış, bilahare askerlik hizmetine alınmak suretiyle uzmanlık çalışmasına ara vermiş olması nedeniyle hakkında uygulanan idari işlemde ve bu işleme karşı açılan davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında adıgeçen Tüzük hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı karar hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından davacının temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle onanmasına 30.1.1995 tarihinde oybirliği ile karar verildi.