Danıştay Kararı 5. Daire 1994/4566 E. 1996/3566 K. 21.11.1996 T.

5. Daire         1994/4566 E.  ,  1996/3566 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1994/4566
Karar No: 1996/3566

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı

İsteğin Özeti: Hazine avukatı olan davacı, 31.12.1983-15.12.1989 tarihleri arasında serbest avukatlıkta geçen hizmetlerinin kazanılmış hak aylığı yönünden değerlendirilmemesine ve 20.10.1969 – 31.8.1972 tarihleri arasında Türkiye … Bankası … Şubesinde memur olarak geçen hizmetlerinin emeklilik müktesebi yönünden dikkate alınmamasına ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36/C-3. maddesinde avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin memuriyete girmeden önce veya memurluktan ayrılarak serbest avukatlıkta geçirdikleri sürelerin 3/4’ünün memuriyette geçmiş sayılarak, bu sürelerin her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirileceğinin hükme bağlandığı, anılan madde hükmü gereğince serbest avukatlıkta geçen sürelerin sonradan avukatlık hizmetleri sınıfına dahil olarak memuriyete girilmesi halinde aylık müktesebinde değerlendirilebilmesi için, sadece baroya kayıtlı olmak ve meslek sigorta primlerini ödemek yeterli olmayıp, avukatlık hizmetlerini fiilen yapmış olmak gerektiği, bakılan davada … Barosunca düzenlenen 21.9.1989 tarih ve 965 sayılı belgeden davacının Baro Yönetim Kurulunun 13.6.1979 tarihli kararı ile Baroya kaydının yapılarak 4.7.1979 tarihinde fiilen avukatlığa başladığı ve 21.9.1989 tarihi itibariyle halen Baroya kayıtlı olarak avukatlık yaptığı belirtilmekte ise de; 10.2.1993 tarihli ara kararıyla … Barosu Başkanlığından getirtilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden davacının Sosyal Sigortalar Kurumu … Bölge Müdürlüğüne hitaben yazdığı 28.6.1990 tarihli dilekçesinde 31.12.1983 tarihinde avukatlık bürosunu kapatarak işini terkettiğini ve bu tarihten 14.12.1989 tarihine kadar fiilen avukatlık hizmetini yapmadığını belirttiğinden bu tarihler arasında geçen sürenin aldığı aylık yönünden intibakında değerlendirilmemesinde 657 sayılı Kanunun anılan 36/C-3 maddesi hükmüne aykırılık bulunmadığı, davanın davacının 20.10.1969 – 31.8.1972 tarihleri arasında çalıştığı … Bankası … Şubesindeki hizmetinin emeklilik müktesebi yönünden dikkate alınmamasına ilişkin kısmına gelince; idarece davacının bu sürelere ilişkin primlerini ödeyip ödemediğinin araştırılarak emeklilik müktesebinin buna göre tespit edilmesi gerekirken bu süreler hiç dikkate alınmadan tesis edilen işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin, davacının 31.12.1983-15.12.1989 tarihleri arasında geçen süresinin fiilen avukatlık yapmaması nedeniyle aylık yönünden intibakında sayılmamasına ilişkin kısmına yönelik davanın reddine hükmedilmiş, davacının talebi olduğu halde 20.10.1969-31.8.1972 tarihleri arasında … Bankası … Şubesinde geçen hizmet sürelerinin emeklilik müktesebinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hiç dikkate alınmadan işlem tesis edilmesi sebebiyle dava konusu işlemin bu kısmı iptal edilmiştir.
Davacı; Mahkemece 657 sayılı Kanunun 36/C-3 maddesi hükmünün yanlış yorumlandığını, büroyu kapatmasının mücbir sebebe dayandığını, zira eşinin 1983 yılında noter olarak atandığını ve birlikte görev yeri olan …’e gittiklerini, kaldı ki, büronun kapatılmasının fiilen avukatlık yapmadığı anlamına gelmeyeceğini, vergi mükellefi olmadan işini sürdürmeye çalıştığını, emsal durumda olan hazine avukatlarının açtıkları davaları kazandığını, baroya kayıtlı olmasının ve sigorta primlerini yatırmasının yeterli olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 21.11.1996 tarihinde oybirliği ile karar verildi.