Danıştay Kararı 5. Daire 1992/700 E. 1995/1461 K. 18.04.1995 T.

5. Daire         1992/700 E.  ,  1995/1461 K.
Daire : BEŞİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1995
Karar No : 1461
Esas Yılı : 1992
Esas No : 700
Karar Tarihi : 18/04/995

EŞİ SERBEST MESLEK İCRA EDEN BİR KAMU GÖREVLİSİNİN NAKLİNDE BU DURUMUN GÖZÖNÜNE ALINMASINA OLANAK BULUNMADIĞI HK.

… İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla; 657 sayılı Yasanın 76.maddesiyle idarelere memurların naklen atanmaları hususunda kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olarak takdir yetkisi tanındığı, gerek dava konusu işlemde gerekse savunma dilekçesinde atamaya esas alınan objektif nedenlerin belirtilmediği, sadece …’de 27, …’de de 2 tane mimar bulunduğundan sözedildiği, buna karşılık ihtiyacın davacı ile karşılanmasını haklı gösteren somut bilgi ve belgelerin bulunmadığı, bu durumda davacının naklen atanmasında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare, … Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğünün mimara olan ihtiyacını karşılamak amacıyla davacının naklen atandığını, bu atamada kamu yararı ile hizmet gereklerinin gözetildiğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76/1.maddesi, “Kurumlar görev ve ünvan eşitliği gözetilmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68.maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.” hükmünü taşımaktadır.
Anılan madde ile memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı açık olup, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince bunun saptanması halinde, dava konusu idari işlemin se
bep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptali gerekeceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
1977 yılından buyana … Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğünde mimar olarak görev yapan davacının hizmetine ihtiyaç duyulduğundan bahisle 4.12.1990 günlü, 16711 sayılı Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün teklifi üzerine … Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü Proje Şube Müdürlüğünde boş bulunan mimar kadrosuna naklen atandığı, bu işlemin iptali istemiyle açılan işbu davada davalı idarece … İlinde ihtiyacın üstünde 27 tane mimarın görev yapmasına karşılık, … İlinde 2 tane mimarın görev yaptığı ve bu ilde mimara ihtiyaç bulunduğu husunun savunulduğu, davacı tarafından ise, diğer iddiaların yanısıra eşinin … Barosuna kayıtlı Serbest avukat olarak çalıştığı, ancak idarenin eş durumu ile çocuklarının öğrenim durumunu dikkate almadığı iddiasının öne sürüldüğü dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Mimar olarak görev yapan davacının yine aynı Ünvanla … İlinden … İline naklen atanmasında davalı Bakanlıkça ileri sürülen ihtiyaç iddiasının doğru olmadığı ve bu atamada kamu yararı ile hizmet gereklerinin gözetilmediği yolunda dosyada herhangi bir kanıt bulunmamakta olulp, dava konusu işlemde hukuka aykırılık ve bu işlemin iptali yönünde verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, yasalarla kendisine verilen görevleri süratli ve etkin bir biçimde yerine getirmekle yükümlü olan idarenin boş bulunan kadrolara uygun elemanlar atamak konusunda takdir yetkisine sahip bulunduğu, bu takdir yetkisinin uygun görülen seçenekler arasında tercihte bulunma hakkı ile ihtiyacı giderecek sayıdaki personeli belirleme yetkisini de içerdiği ve idari yargı yetkisinin bu şekilde tesis edilen işlemin yerindeliğinin değil, hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı bulunduğu açıktır. Sözü edilen sebeble, … Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğünde mimara duyulan ihtiyacın davacının atanması ile karşılanacağını haklı gösteren bilgi ve belgelerin idarece sunulmadığı yolundaki mahkeme kararı gerekçesinde de hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Ayrıca, davacının dava konusu işlem tesis edilirken eşinin … Barosuna kayıtlı serbest avukat olarak çalışmasına karşılık eş durumunun dikkate alınmadığı yolundaki iddiasına gelince;
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 72.maddesinin 2.fıkrasının işlem tarihinde yürürlükte bulunan metninde “Yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda, aile birimini muhafaza etmek bakımından kurumlar arasında koordinasyon sağlanarak memur olan diğer eşin de isteği halinde ataması, atanmaya tabi tutulan memurun atandığı yere 74. ve 76.maddelerde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılır…” hükmü yer almaktadır.
Yasa koyucunun bu hükümle, Anayasanın 41.maddesine koşut olarak, aileyi parçalanmaktan kurtarmak, bireylerini bir arada tutmak suretiyle ailenin huzur ve mutluluğunu devam ettirmek ve bu yolla kamu görevlilerinin ailevi kaygılardan uzak bir biçimde kamu hizmetlerini verimli, etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütmeleri için gerekli ortamı sağlamak amaçlarını taşıdığından kuşkuya yer yoktur. Anayasanın ve 657 sayılı Yasanın sözü edilen düzenlemelerine göre, aynı kurumda çalışan eşlerden birinin hizmetin başka bir yere naklini gerekli kılması halinde, diğer eşinde isteği varise coğrafi bakımdan aynı veya aile bütünlüğünün bozulmasına yol açmayacak kadar yakın bir yere; eşlerin ayrı kurumlarda çalışmaları halinde ise diğer eşin çalıştığı kurumla gerekli koordinasyon sağlanmak suretiyle bu eşin de, isteği halinde, aynı veya yakın yere naklinin yapılması idare için bir yükümlülüktür.
Kamu görevlisinin eşinin serbest meslek sahibi olması halinde ise durumun farklı boyut kazancağına işaret etmek gerekir. Bir kamu görevlisinin, kamu hizmetinin gerekli kılmasına karşın, eşinin mesleğini serbest olarak yürütmekte olduğu öne sürülerek, isteği olmadıkça, başka
bir yere nakledilemeyeceği gibi bir anlayış; idarenin bütün işlem ve eylemlerinin ortak hedefi olan kamu yararını sağlamak amacının gerçekleştirilmesini kişilerin subjektif karar ve tutumlarına bağlı kılmak sonucunu doğurur ki; hukuken benimsenemez.
Öte yandan, başta da değinildiği gibi, eşi aynı veya başka bir kamu kurumunda çalışmakta olan bir kamu görevlisinin, kamu hizmetinin gerektirmesi halinde, eşinin de doğrudan veya kurumlararasında gerekli koordinasyon sağlanmak suretiyle naklinin yapılabilmesine karşılık, eşi
serbest meslek icra eden bir kamu görevlisinin naklinin serbest çalışan eşin istek ve iradesine bağlı tutulması yolundaki bir anlayış, ikinci durumda olanları öncekilere göre ayrıcalıklı bir duruma sokmasının yanısıra kamu hizmetlerinin yürütülmesi açısından da büyük sakıncalar yaratır ki; 657 sayılı Yasanın 72.maddesinin amacıyla bağdaşmayan böyle bir yol kabul edilemez. Bu itibarla davacının bu iddiasının da hukuken geçerli bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1/b.fıkrası uyarınca bozulmasına karar verildi.