Danıştay Kararı 5. Daire 1992/4384 E. 1994/5672 K. 29.11.1994 T.

5. Daire         1992/4384 E.  ,  1994/5672 K.
Daire : BEŞİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1994
Karar No : 5672
Esas Yılı : 1992
Esas No : 4384
Karar Tarihi : 29/11/994

DAVACI İLE T.K.İ. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARASINDA İMZALANAN HİZMET SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN UYUŞMAZLIĞIN İDARİ YARGIDA ÇÖZÜMLENMESİ GEREKTİĞİ HK.

…- … Linyitleri Müessese Müdürlüğünde inşaat teknisyeni olarak çalışmakta iken 1402 sayılı Yasa uyarınca görevine son verilen ve daha sonra hakkındaki sakıncalık kararı kaldırılarak 18.11.1985 tarihinde sözleşmeli statüde teknisyen ünvanıyla göreve başlatılan davacı, söz konusu tarihten buyana sözleşme ücretinin düşük belirlendiğini öne sürerek bu durumun düzeltilmesi için yaptığı başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali ve sözleşme farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
İdare Mahkemesi kararıyla; davacı ile davalı idare arasında yapılan iş ve ücret sözleşmesinin 10.maddesinde sözleşmelinin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre sigortalı olarak çalışacağı ve sosyal güvenlik bakımından Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olduğu, 11.maddesinde de bu sözleşmenin uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıkların çözümünde … Mahkemeleri ile İcra dairelerinin yetkili olduğu hükmüne yer verildiği, 1475 sayılı İş Kanununun 1/1.maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı çalışan kişiye işçi.. denir” hükmünün yer aldığı, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1/1. maddesinde de, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle, işveren arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının iş mahkemeleri tarafından çözüleceğinin hükme bağlandığı, davacının 1475 sayılı Kanuna göre işçi niteliği taşıdığının dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı, uyuşmazlığın işçi ve işveren arasında çıktığı ve çözümünün 5521 sayılı Yasa uyarınca iş mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle dava görev yönünden reddedilmiştir.
Davacı, sözleşmeli personelin işçi olmadığını, kamu görevlileri içinde ayrı bir sınıf olduğunu, sözleşmeli personelin T.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi olduğunun 399 sayılı KHK’de belirtildiğini, Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına göre sözleşmeli personelle ilgili uyuşmazlıkların idari yargının görevine girdiğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasanın 128.maddesinin ilk iki fıkrasında, “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekte yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri,atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu maddeyle memurlar ve diğer kamu görevlilerinin iş hukuku kurallarına bağlı bulu
nan işçilerden farkli olarak statü hukuku içinde yer almaları esası benimsenmiştir. Nitekim bu esasa uygun olarak sözleşmeli personele ilişkin düzenleme yapan çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde sözleşmeli personelin işçi statüsünde olmadığı belirtilmiştir.
Diğer taraftan idari sözleşmelerin genel karakteri, sözleşmeli personel ile ilgili … Mahkemesi kararlarında ve doktrinde; kamu tüzel kişisi tarafından, kamu hizmetinin yürütülmesi amacı ile tek yanlı olarak düzenlenen yazılı tip sözleşmeler olarak belirlenmekte, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay’ın istikrar bulmuş içtihatlarında idari sözleşmelerle ilgili hususlardan doğan anlaşmazlıkların idari yargı yerinde çözümleneceği vurgulanmakta; 2576 sayılı Yasanın 5/c.maddesinde, genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları çözmekle İdare Mahkemelerinin görevli olduğu hükme bağlanmaktadır.
Olayda, 1402 sayılı Yasa gereğince görevine son verilen davacının daha sonra hakkındaki sakıncalılık kararının kaldırılması üzerine bir kamu tüzelkişi olan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu ile 18.11.1985 tarihinde hizmet sözleşmesi imzalayarak … Linyitleri İşletmesi Müessesesinde teknisyen ünvanıyla göreve başladığı ve daha sonraki yıllarda da hizmet sözleşmeleri yinelenerek aynı ünvanla görevini sürdürdüğü, bakılan uyuşmazlığın sözleşme ücretinin ne kadar olması gerektiğine ilişkin bulunduğu, başka bir anlatımla uyuşmazlığın hizmet sözleşmesinden doğduğu dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Bu durumda, ortada bir idari sözleşme bulunması, uyuşmazlığın işçi niteliği taşımadığı ve sözleşmeli personel olduğu kuşkusuz bulunan davacı ile Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu arasında imzalanan bu sözleşmeden doğması, ayrıca sözleşmenin düzenleme ve yürütme biçiminin özel hukuk esaslarından çok kamu hukuku esaslarına uygun olması karşısında, sözleşme ücretinin belirlenmesinden doğan bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargıya (İdare Mahkemelerine) ait olduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacının sosyal güvenlik yönünden durumunu belirleyen ve sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda yetkili yargı yerini gösteren hizmet sözleşmesi hükümleri ile davacının statüsü itibariyle tabi bulunmadığı 1475 sayılı iş Kanununun 1.maddesi hükmü dayanak alınarak uyuşmazlığın işçi ile işveren arasında doğduğu, bu nedenle görüm ve çözümünün iş mahkemelerinin görevine girdiği gerekçesiyle davanın reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesinin … günlü, … sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına karar verildi.