Danıştay Kararı 5. Daire 1992/1026 E. 1993/3754 K. 13.10.1993 T.

5. Daire         1992/1026 E.  ,  1993/3754 K.
Daire : BEŞİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1993
Karar No : 3754
Esas Yılı : 1992
Esas No : 1026
Karar Tarihi : 13/10/993

KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİNİN ÖZERK BİR TARZDA VE EKONOMİNİN KURALLARINA UYGUN OLARAK YÖNETİLMELERİ VE KENDİLERİNE VERİLEN GÖREVLERİN VERİMLİLİK VE KARLILIK İLKELERİ DOĞRULTUSUNDA YÜRÜTÜLMESİ AMACI GÖZETİLEREK TEŞEBBÜS YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN GÖREVDEN ALINABİLECEKLERİ HK.

Dava, … Bankası A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi olan davacının bu görevden alınmasına ilişkin müşterek kararnamenin kendisiyle ilgili kısmının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Davacı, otuz yıldan beri en son … Bankası A.Ş. olmak üzere kamu bankalarında müfettişlik, şube Müdürlüğü, Yurtdışı Temsilciliği, Bölge Müdürlüğü, Genel Müdür Danışmanlığı, Koordinatörlük, Genel Müdür Yardımcılığı ve Yönetim Kurulu üyeliği gibi önemli görevlerde başarılı hizmetler verdiğini, bu görevlere ilişkin bankacılık hizmetinde hakkında açılmış hiç bir idari ve adli soruşturma ve kovuşturmanın bulunmadığını, … Bankasında Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptığı 8.1.1991-5.2.1992 tarihleri arasnda başarılı hizmetler verdiğini, bankanın bu dönemde yükümlülük altına sokulmadığı gibi zarara uğrayacak biçimde kaynak kullandırımına da gidilmediğini, aksine daima bankanın çıkarları gözetilerek banka kaynaklarının karlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda kullandırıldığını; 233 sayılı KHK.nin 8.maddesinde, Teşebbüs Yönetim Kurulu üyülerinin görev sürelenin üç yıl olduğu ve ilgililerin ancak atandıkları usule göre görevden alınabileceklerinin hükme bağlandığını kendisinin, bu süre dolmadan ve atandığı usule göre bir işlem tesis edilmeksizin sadece eski yönetim zamanında göreve atanmış olmasından dolayı görevden alınması yolundaki
işlemin hukuk ve usule aykırı olduğunu, zira, sorumlu tutulduğu ve bankanın faaliyetleri açısından kusurlandırıldığı eski yönetimde görev alan bazı kişi ve yöneticilerin daha üst düzeydeki (kamu bankaları da dahil) bürokratik görevlere atanmış olduklarını, bu durum karşısında hakkında ileri sürülen iddiaların tamamen soyut, işlemin de siyasi ve keyfi olarak tesis edildiğini ve görevden alınmasını gerektirecek hiçbir sebebin bulunmadığını öne sürmektedir.
233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin “Kapsam ve Amaç” başlıklı 1.maddesinin 2.fıkrasının (b) bendinde ifade edildiği üzere iktisadi devlet teşekküllerinin, ekonomik gereklere uygun olarak verimlilik ve karlılık ilkeleri doğrultusunda kendi aralarında ve milli ekonomi ile uyum içinde çalışarak sermaye birikimi ne yardım etmeleri ve bu suretle daha fazla yatırım kaynağı yaratmalarının amaçlandığı belirlenmiş bulunmaktadır.
Aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6.maddesinde ise; Teşebbüs Yönetim Kurulu’nun bir başkan ve beş üyeden oluşacağı, Genel Müdürün Yönetim Kurulu Başkanı olup ilgili Bakanın teklifi üzerine ortak karar ile, Yönetim Kurulu Üyelerinden ikisinin ilgili Bakanın, birisinin Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakanın, diğer ikisinin ise Teşebbüs Genel Müdür Yardımcıları arasından ilgili Bakanın teklifi üzerine ortak karar ile atanacakları hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kararnamenin, “Teşebbüs Yönetim Kurulu Üyeleri”nin görev sürelerini belirleyen 8.maddesinde ise, Yönetim Kurulu Üyelerinin görev süresinin üç yıl olduğu, görev süresi sona erenlerin tekrar atanabilecekleri, atandıkları usule göre görevden alınabilecekleri hükme bağlanmıştır.
399 sayılı “Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin 5.maddesinde, “Teşebbüs genel müdür ve genel müdür yardımcısı kadrolarına ilgili Bakanın teklifi üzerine ortak kararla atama yapılır…” hükmü yer almıştır. Bu madde ile idareye, teşebbüs genel müdür ve genel müdür yardımcılarının atanması konusunda tanınan takdir yetkisinin atamadaki usule uygun olarak adı geçenlerin görevden alınabilmeleri konusunu da kapsadığı açıktır.
233 sayılı KHK.nin 8.maddesiyle teşebbüs yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin üç yıl olduğu belirlenmiş olmakla birlikte, kamu yararı ve hizmetin gerekli kıldığı hallerde yönetim kurulu üyelerinin anılan süre dolmadan da görevden alınabilecekleri yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunduğu gibi; 233 sayılı KHK’nin 1.maddesinin 2.fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde sözü edilen teşebbüslerin “özerk bir tarzda ve ekonominin kurallarına uygun olarak” yönetilmeleri, kendilerine verilen görevlerin, “Verimlilik ve karlılık ilkeleri doğrultusunda” yürütülmesi yolundaki amacının gerçekleştirilmesi zorunluluğu da idareye bu konuda takdir yetkisi tanınmasını gerekli kılmaktadır.
Davacı, her ne kadar atandığı usule göre bir işlem tesis edilmeksizin sadece eski yönetim zamanında göreve atanmış olmasından dolayı görevden alınması yolundaki işlemin hukuk ve usule aykırı olarak tesis edildiğini öne sürmekte ise de; 339 sayılı KHK.nin “Atama” başlıklı 5.maddesinde “Teşebbüs Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı kadrolarına ilgili Bakanın teklifi üzeine ortak kararla atama yapılır”. hükmüne yer verilmiş olup, (6.1.1988 günlü, … sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla, … Kredi Bankası ile … Bankası T.A.Ş. birleştirilmek suretiyle … Bankası A.Ş. kurulmuş ve Ana Statüsü ile ilgili olduğu kuruluş Başbakanlık olarak değiştirilmiş olduğundan) dava konusu işlemin Başbakan ve Cumhurbaşkanının ortak kararıyla tesis edilmiş olmasında usulde paralellik ilkesine herhangi bir aykırılık görülmediğinden davacının bu iddiasının hukuken geçerli bir yönü bulunmamaktadır.
233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi ve Başbakanlığı bağlı bir teşekkül olarak kurulmuş olan … Bankası A.Ş.Genel Müdürlüğündeki görevinden önce, 24.11.1964 tarihinde … Bankası A.Ş.Genel Müdürlüğünde müfettiş yardımcısı olarak göreve başlayan ve daha sonra Müfettiş, Şube Müdürü, Bölge Müdürü, Genel Müdür Müşavirliği görevlerinde bulunduktan sonra, 3.9.1984 tarihinde … Bankası A.Ş.Genel Müdürlüğünde göreve başlayan davacının, 3.9.1984 tarihinden itibaren Bankanın … (…) temsilciliği, Genel Müdür Danışmanlığı ve İştirakler Koordinatörlüğü görevlerinde bulunduktan sonra 29.12.1990 tarihinde Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevine atandığı, daha sonra bir başka göreve atanmak üzere dava konusu işlemle görevden alındığı hizmet cetvelinin incelenmesinde görülmektedir.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Bankalar Yeminli Murakıplarınca bankanın ilk altı aylık faaliyetlerinin değerlendirildiği “Mali Durum ve Performans Rapor” unda, bankanın mali bünyesindeki karlılık, likidite ve özkaynak sorunlarının devam ettiği, kısa vadeli kaynakların uzun vadeli inşaaat yatırımlarına yönetilmiş olmasının likiditenin bozulmasına ve zararın artmasına neden olduğu; nitekim, 1990 yılı sonunda … lira olan tahsili gecikmiş alacakların % 300 artarak 1991 yılı sonu itibariyle … liraya ulaştığı, bankanın (30.6.1991 tarihli ara raporundan sonra … Bankasında meydana gelen) “Son Duruma ilişkin Tespit ve Öneriler” le ilgili raporda ise, 1991 yılı içinde kredi karşılıklarının olması gerekenin altında ayrılması ve vergi karşılıklarının aylrılmaması nedeniyle interbank’tan ve repo piyasasından yüksek maliyeti fon tedarik edilerek sonuçta bankanın 31.12.1991 tarihli bilançosunu zararla kapattığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, … A.Ş.nin yükümlülüğünde olan …- … kapsamında üretilmesi planlanan 421 konut inşaatı ile ilgili olarak … A.Ş.’ne (… liralık) fiyat farkı ödenmesine ilişkin … A.Ş. Yönetim Kurulu kararını davacının, … Genel Müdür Danışmanlığı görevinin yanında … A.Ş.nin Yönetim Kurulu üyesi ve Başkan Vekili sıfatıyla imzaladığı; daha sonra … Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyeliği yanında … Adi Ortaklığı Yönetim Kurulu Başkanı olarak, … tanlısı 2844 konut inşaatıyla ilgili, … Büyükşehir Belediyesi ile …- … Belediyesinin kurmuş olduğu “… Sağlık Vakfı” ile yapılan ve banka aleyhine bağlayıcı hükümler içeren protokolü imzaladığı; bu dönemlere ilişkin sözkonusu mevcut banka kaynaklarını karlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda kullandırmada, görev aldığı diğer yönetim kurulu üyeleri ile birlikte başarısız olduğu ve çeşitli yasalar açısından suç oluşturan sorumlulukları nedeniyle, bankanın trilyonlarca liralık zarara uğratılmasına neden olduğundan bahisle davacı (ve ilgili sorumlular) hakkında açılan soruşturma sonucu düzenlenen raporların 399 sayılı KHK.nin “Teşebbüs Personelinin Yükümlülük ve sorumluluklarını) düzenleyen 11.maddesinin d. fıkrasında yer alan “Görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı teşebbüs Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyeleri Hakkında takibat yapılabilmesi için ilgili Bakanın izni alınması şarttır”. hükmü uyarınca Genel Müdürlüğün yazılarıyla gereği için Başbakanlık makamına sunulduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar dosyada, soruşturma sonucunda uygulanan işlemlerle ilgili bir bilgi bulunmamakta ise de, soruşturma raporu ile ortaya konulan hususlardan öncelikle ilgili yönetim Kurulu Başkan ve Üyelerinin sorumlu olacağı açıktır. Öte yandan davacının, 1991 yılındaki bilançosunu zararla kapatan Bankanın Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak, genel yönetimine katılmış olmaktan doğan sorumluluğunun bulunduğunda da kuşkuya yer yoktur. Açıklanan bu nedenlerle, Bankanın sözü edilen sorunlarının çözümlenmesi, idari ve ekonomik yapısının güçlendirilerek kamuoyunda imajının iyileştirilmesi, ekonomik ve sosyal gereklere uygun olarak karlılık ve verimlilik esasları içinde yönetilmesi ve böylece kamu hizmetinin daha iyi yürütülmesi için kamu yararı amacı ve hizmet gerekleri gözetilerek tesis edildiği kanaatına varılan dava konusu işlemde hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine karar verildi.