Danıştay Kararı 5. Daire 1990/470 E. 1993/786 K. 23.02.1993 T.

5. Daire         1990/470 E.  ,  1993/786 K.
Daire : BEŞİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1993
Karar No : 786
Esas Yılı : 1990
Esas No : 470
Karar Tarihi : 23/02/993

İPTAL DAVASI SONUÇLANDIKTAN SONRA TAM YARGI DAVASI AÇILMASI DURUMUNDA HÜKMEDİLEN MADDİ TAZMİNATA İPTAL DAVASININ AÇILDIĞI TARİHTEN İTİBAREN YASAL FAİZ YÜRÜTÜLMESİ GEREKECEĞİ HK.

Polis Okulu kadrosunda aday polis memuru olarak çalışmakta iken görevine son verilen davacı, bu işlemin idare mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle … lira manevi ve açıkta kaldığı dönemde yoksun kaldığı parasal haklarına karşılık görevine son verildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte … lira maddi tazminata hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, K: … sayılı kararıyla, idarenin hukuka aykırılığı yargı kararıyla saptanan eylem ve işlemleri nedeniyle verdiği zararları karşılamasının Anayasal bir zorunluluk olduğu, olayda, davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemin Mahkemelerince iptal edildiği ve bu kararın temyizi isteminin Danıştayca reddedildiği, onama kararının 3.3.1988 tarihinde davacıya tebliği üzerine 29.4.1989 tarihinde bakılan davanın açıldığı, bu durumda hukuka aykırılığı yargı kararıyla saptanan göreve son verme işleminden dolayı davacının uğradığı zararlalrın tazmini gerektiği, ayrıca ara kararı üzerine gönderilen bordrodan davacının isteminden fazla tazminata hak kazandığının anlaşılmasına karşın, istemle bağlı olunduğu gerekçesiyle davacının açıkta kaldığı döneme ilişkin parasal hakları karşılığı … lira maddi tazminata ve bu tazminata davanın açıldığı 29.4.1989 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, takdiren ve maktuen … lira da manevi tazminata hükmedilmiştir.
Davacı, görevine son verilerek haksız fiilin işlendiği 14.4.1986 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının bu yönden bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İptal ve Tam Yargı Davaları” başlığını taşıyan ve “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği …. tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler…” hükmünü taşıyan 12.maddesine göre, ilgililerin zarar doğuran (hakkı ihlal eden) bir işleme karşı iptal ve tam yargı davasını birlikte açarak, hem söz konusu işlemin iptalini, hem de bu işlemden doğan zararların yasal faiziyle birlikte tazminini istemeleri olanaklıdır. Ancak, bu olanaktan yararlanmak istemeyenler için yasa koyucu bir seçenek daha tanımış ve ilgililerin iptal davasının sonuçlanması üzerine, bu kararın yada kanun yollarına başvurulması durumunda verilecek kararın tebliğ tarihinden itibaren de dava süresi içinde, iptal davasına konu olaln işlemden dolayı
uğradıkları zararların yasal faiziyle birlikte tazminini istemelerini (tam yargı davası açmalarını) olanaklı kılmıştır.
Dairemizin yerleşik içtihatlarında, iptal ve tam yargı davasının birlikte açılması ve tazmini istenen maddi zararlar için yasal faiz istenmesi durumunda hükmedilecek maddi tazminat için davanın (birlikte açılan iptal ve tam yargı davasının) açıldığı tarihten (varsa, bu davaya konu olan başvuru tarihinden) itibaren faiz yürütülmesi gerektiği vurgulanmakta olup, ilgililerin yukarıda anılan 2.seçenekten yararlanarak iptal davasının sonuçlanması üzerine usulüne uygun olarak tam yargı davası açmaları durumunda ise, hükmedilecek maddi tazminat için yürütülecek faizin başlangıç tarihinin, iptal davasının açıldığı tarih (varsa bu davaya konu olan başvuru tarihi) olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, iptal davasının sonuçlanmasını bekledikten sonra tazminat istemiyle dava açanların faiz yönünden mağdur olacakları,bunun ise yasa koyucu tarafından amaçlanmadığı açıktır.
Davacı, hem görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali hem de faiziyle birlikte tazminata hükmedilmesi istemiyle dava açabilecek bu şekilde de hükmedilen maddi tazminat için davanın açıldığı tarihten itibaren faiz yürütülmesi olanaklı iken, davacı bu yola başvurmaksızın sözü edilen 12.maddenin tanıdığı diğer seçeneği kullanarak ilk önce iptal davası açarak bu davanın iptal kararıyla sonuçlanması ve kararında Danıştay’ca onanması üzerine süresi içinde açtığı tam yargı davasın da sözü geçen göreve son verme işleminden doğan maddi zararlarının yasal faiziyle birlikte tazminini istediğine göre, yukarıda yer alan açıklamalar karşısında İdare Mahkemesince iptal davasının açıldığı tarihten geçerli olarak faize hükmedilmesi gerekmekte olup, davacıya ödenmesine karar verilen maddi tazminat için yürütülecek faize bakılan tam yargı davasının açıldığı tarihin başlangı alınmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesince verilen kararın faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının 2577 sayılı Yasanın 49.maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına karar verildi.