Danıştay Kararı 5. Daire 1989/779 E. 1989/1919 K. 13.11.1989 T.

5. Daire         1989/779 E.  ,  1989/1919 K.
Daire : BEŞİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1989
Karar No : 1919
Esas Yılı : 1989
Esas No : 779
Karar Tarihi : 13/11/989

ANAYASA MAHKEMESİNİN İPTAL KARARLARININ GERİYE YÜRÜMEZLİĞİ İLKESİNİN ELDEKİ DAVALARA UYGULANAMAYACAĞI HK.

Dava, davacının İl Telefon Müdürlüğü İdari ve Mali İşler Amirliğinden Genel İdare hizmetleri sınıfında memurluk görevine naklen atanması yolundaki işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesi kararıyla, 308 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle getirilen yeni düzenleme ile sözleşmelerin uygulanmasından doğacak her türlü uyuşmazlıkların adli yargıda çözümleneceğinin hükme bağlandığı bu nedenle davalı idarede sözleşmeli personel olan davacının naklinden doğan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerlerine ait bulunduğu gerekçesiyle dava görev yönünden reddedilmiştir.
Anayasanın, itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesine başvurulması durumunu düzenleyen 152.maddesinin 1.fıkrası “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konu
da vereceği karara kadar davayı geri bırakır” hükmünü taşımakta; 3.fıkrasında da “Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır” kuralı yer almaktadır.
Böylece Anayasa koyucu, Anayasaya aykırılığı “ciddi” görülen ve kişilerin öznel (subjektif) hakları üzerinde etki yapan bir kanun hükmünün o davanın taraflarına uygulanmasını Anayasa Mahkemesice karar verilinceye kadar durdurmakta ve kişiler bu yolla, Anayasanın üstünlüğü prensibinin doğal sonucu olarak, Anayasaya aykırı bir kanunun uygulanmasından korunmakta ve himayesi altına alınmış olmaktadır.
Olayda, dava konusu işlem 308 sayılı KHK uyarınca tesis edilmiş olup; temyiz dilekçesi üzerinde yapılan ilk inceleme evresinde sözü geçen KHK nin Anayasaya aykırılığı üzerinde durulmuş ve Dairemizce itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulması yönünde görüş birliğine varılmış olmakla birlikte aynı konuda anamuhalefet partisi tarafından Anayasa Mahkemesinde dava açılmış olduğu gözönünde tutularak itiraz yoluna başvurulması gerekli görülmemiştir. Sonuçta Anayasa Mahkemesinin 22. 12.1988 günlü 1988/55 sayılı kararıyla 308 sayılı KHK nin kimi hükümleriyle birlikte dava konusu işleme dayanak oluşturan 45.maddesinin 8. fıkrası da Anayasanın 37. ve 155.maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiş ve 25.7.1989 günlü, 20232 sayılı Resmi Gazete yayımlanan bu kararın, yayımlandığı günden altı ay sonra, yani 25.1.1990 tarihinde yürürlüğe gireceği kararın (D) bendinde hükme bağlanmıştır.
Hernekadar, Anayasanın 153.maddesinin 3.fıkrası “Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar, gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir…”; beşinci fıkrası isede; Anayasa Mahkemesince bir kanunun veya KHK.nin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez.
Bir başka anlatımla, Anayasa Mahkemesinin, iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş bulunması öncelikle yasama organına aynı konuda, iptal kararının gerekçesine uygun olarak, yeni bir düzenleme için olanak tanımak ve ortada hukuki bir boşluk yaratmamak amacına yönelik olup yargı mercilerinin bakmakta oldukları uyuşmazlıklarda hukuka ve Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş kuralları uygulaması ve uyuşmazlıkları bu kurallara göre çözümlemesi sonucunu doğurmaz.
Öte yandan, Anayasanın 153.maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin bulunan kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların kaldırılmasına veya toplum huzrunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup bu kuralın mutlak anlamda anlaşılıp uygulanamayacağı; özellikle bir davaya bakmakta olan mahkeme tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülen konularda uygulanmasının mümkün olmadığı; aksi halde Anayasa’nın 152.maddesinde düzenlenmiş olan “Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” (itiraz) yolunun hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı hem öğretide hem de yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim Anayasanın, itiraz yoluna başvurulan kanunya da kanun hükmünde kararname ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararının beş ay içinde gelmemesi halinde mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağına işaret eden 152.maddesinin 3.fıkrasında yer alan “Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” yolundaki kural da Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, bu karardan önce açılmış bulunan ve bakılmakta olan davalarda uygulanması gerektiğini açıkca vurgulamaktadır. Hernekdar 308 sayılı KHK.nin 45. maddesinin 8.fıkrasının iptali için, yukarıda da belirtildiği üzere anamuhalefet partisinin iptal davası açmış olduğu gözönünde tutularak, Dairemizce itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesine başvurulmamış ise de, eldeki işin henüz sonuçlanmamış olması karşısında iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesinin bu davada uygulanmasına yer olmadığı açık bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesince davanın görev yönünden reddi yolunda verilen kararın 2577 sayılı Yasanın 49.maddesinin1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3.fıkrası uyarınca ve uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine karar verildi.