Danıştay Kararı 5. Daire 1989/2664 E. 1992/2806 K. 28.10.1992 T.

5. Daire         1989/2664 E.  ,  1992/2806 K.
Daire : BEŞİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1992
Karar No : 2806
Esas Yılı : 1989
Esas No : 2664
Karar Tarihi : 28/10/992

DAVACININ KADROYA BAĞLI OLMAKSIZIN TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİNİ TAMAMLAMAK İÇİN YAPTIĞI BAŞVURUNUN DEĞERLENDİRİLEREK, GEREKLİ İŞLEMLERİN YAPILMASI GEREKTİĞİ HK.

Davacı, “Tıpta Uzmanlık Eğitimi” çalışmalarının devamının sağlanması yolundaki başvurusunun reddine ililşkin davalı Rektörlük işleminin iptali istemiyle dava açmıştır.
İdare Mahkemesi kararıyla; … Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalında Araştırma görevlisi olarak göreve başlayan davacının Rektörlük onayı ile görevine son verildiği, bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın Mahkemece reddedildiği, Danıştay 5.Dairesinin karar düzeltme isteğinin reddi yolunda verdiği kararla mahkeme kararının onanarak kesinleştiği, davacının mahkeme kararının Araştırma Görevliliği kadrosu ile ilişiğinin kesilmesine yönelik olduğu, Tıpta uzmanlık eğitiminin devam ettirilmesi gerektiği yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, bu nedenle “Araştırma Görevliliği” ile “Tıpta Uzmanlık Eğitimi” nin hangi esas ve usullerle yürütüldüğü ve amaçlarının ne olduğunun saptanması gerektiği, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 3(p) ve
2880 sayılı Yasayla değişik 33(a) maddesinde araştırma görevlilerinin öğretim yardımcıları arasında sayıldığı, aynı Yasanın 3/3 maddesinde ise, “Tıpta Uzmanlığı Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından düzenlenen esaslara göre yürütülen ve tıp doktorlarına belirli alanlarda özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan bir Yükseköğretim şeklinde tanımlandığı, “Lisans üstü öğretim” in usul ve şartlarını düzenleyen 50 (a) maddesinde de, lisans düzeyinde öğrenim gördükten sonra, yüksek öğretim kurumlarında yüksek lisans, doktora ya da tıpta uzmanlık öğrenimi yapmak isteyenlerin, yüksek öğretim kurumlarınca usulüne göre açılacak sınavla, üniversiler arası kurulca tesbit edilecek esaslara göre seçilecekleri ve “Tıpta uzmanlık öğretimi yapanlara verilecek aylık veya ödeneklerin tesbitinde aynı durumda bulunan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığındaki Personelin aylık ve ödeneklerinin gözönünde tutulacağı belirtildiği yine aynı maddenin (e) fıkrasında vurgulanmak suretiyle “Tıpta uzmanlık Eğtiminin” bir lisans üstü öğrenim olduğunun kabul edildiği, öte yandan Tababet Uzmanlık Tüzüğünün 2.maddesinde; “…
Tababet dallarından birinde uzman olabilmek için bilgi ve becerisini geliştirmek amacıyla özel mevzuatına ve bu Tüzük hükümlerine göre eğitim ve uygulama yapmak ve bilimsel esaslara göre yetiştirilmek üzere atanan kişinin…” Asistan (Araştırma Görevlisi) olduğunun belirtildiği, maddenin devamında, Tüzüğün 3.maddesinde yazılı kurumlarda uzmanlık eğitimi görmekte olanların, ünvanı ve kadroları ne olursa olsun bu tüzüğün uzmanlık eğitimi ve uzmanlık belgesi yönünden asistanlar için öngörülen esaslara tabi olduklarının belirtilerek akademik kariyerin başlangıcı sayılan kadrolu Araştırma görevliliği ile amacı biraz daha farklı olan uzmanlık eğitimi arasında mesleki eğitim-öğretim açısından birlik yaratılmak istendiği, Tüzüğün 25.maddesinde de uzmanlık sınavına giriş prosedürünün düzenlendiği, bütün bu hükümlerin birlikte incelenmesinden, uzmanlık eğitimi yapan kişilerin asistanların tabi olduğu usul ve esaslara tabi tutulmakla beraber, uzmanlık eğitiminin amacının akademik kariyerinin başlangıcı olan araştırma görevliliğinden farklı olduğu, nitekim Tüzüğün 30/1.maddesine göre tıpta uzmanlığın esas amacının Tabiplerin serbestçe işyeri açmalarına veya özel ve kamu sektörüne ait konuyla ilgili işyerlerinde uzmanlıkları ile ilgili tıbbi faaliyetlerde bulunmak ve mesleklerini serbestçe icra etmek serbestisi getirmek olduğu, Araştırma görevliliği için Yükseköğretim Kurumlarında
mutlak olarak kadro tahsisi yapılırken uzmanlık eğitimi için mutlak bir kadro şartının aranmaması gerektiği, Tüzüğün 3.maddesinden anlaşılacağı gibi uzmanlık eğitiminin Yükseköğretim Kurumlarında yapılmasının şart olmadığı, hal böyle olunca uzmanlık eğitimi yapanların kadroya bağlı olmaksızın diğer yüksek lisans yapan öğrenciler gibi eğitimlerini tamamlamaları gerektiği, davalı idarece, davacının araştırma görevliliğinin sona ermesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davanın mahkemece reddedildiği ve bu kararın Danıştay’ca onanarak kesinleşmesi nedeniyle, ortada kesin hküm bulunduğu gerekçesiyle aynı konunun yargı mercileri önüne getirilemiyeceğinin savunulduğu; ancak kesin hükümden sözedebilmek için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237.maddesine göre her iki davanın konusunun, dava sebeplerinin ve taraflarının aynı olması gerektiği, kesinleşmiş bulunan karardaki dava konusunun araştırma görevliliğinin sona erdirilmesi olduğu, bu davanın konusunun ise uzmanlık eğitiminin devamının sağlanması olduğu, yukarıda açıklandığı gibi araştırma görevliliği ile uzmanlık eğitiminin farklı olması nedeniyle kesin hükmün varlığından sözedilemiyeceği, bu durumda kadroya bağlı olmaksızın davacının tıpta uzmanlık eğitimini tamamlamak için yaptığı başvurunun değerlendirilerek gerekli işlemlerin yapılması gerekirken isteğin reddedilmesinde belirtilen yasa ve tüzük hükümlerine uyarlık görülmediği gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.
Davalı idareler; Tababet Uzmanlık Tüzüğünün uzmanlık eğitimi için araştırma görevliliği şartını aradığını, davacının araştırma görevliliğinin sona erdirilmesi ile ilgili işlemin iptali için açtığı davanın mahkeme kararıyla reddedildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, bu kararın uzmanlık eğitimini de kapsadığını, dolayısıyla bu konuda kesin hüküm bulunduğunu, kadroya atama yapılmadan uzmanlık eğitimi yapılamıyacağını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, … sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz iseteminin reddi ile anılan kararın onanmasına karar verildi.