5. Daire 1988/3190 E. , 1989/308 K.
Daire : BEŞİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1989
Karar No : 308
Esas Yılı : 1988
Esas No : 3190
Karar Tarihi : 23/02/989
RUHSATSIZ SİLAH TAŞIMAK SUÇUNDAN 10 AY HAPİS CEZASI BULUNAN DAVACININ BU CEZASI TECİL EDİLMİŞ BULUNDUĞUNA GÖRE DEVLET MEMURLUĞUNA SON VERİLE MİYECEĞİ HK.
6136 sayılı Kanuna aykırı olarak ruhsatsız silah taşımak suçundan 10 ay hapis ve … lira ağır para cezasına mahkum olan davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48.maddesinde öngörülen memuriyete alınma şartlarını memuriyet sırasında kaybettiği gerekçesiyle aynı Kanunun 98/b maddesi uyarınca görevinde son verilmiş olup; davacı; mahkumiyet ilamında bu cezanın ertelenmesi hükme bağlandığına göre memuriyet şartlarını kaybetmiş sayılamayacağı iddiasıyla anılan işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İdare Mahkemesi kararıyla; 6 ayı aşkın hapis cezasının tecil edilmiş olmasının 657 sayılı Kanunun 48.maddesinin uygulanmasına engel teşkil edeceğine dair kanunda herhangi bir hüküm bulunmadığı, kaldı ki tecilin cezayı kaldırma anlamında olmayıp infazın belirli bir süre ertelenmesi sonucunu doğurduğu, 10 ay hapis cezasına mahkum olmakla 657 sayılı yasanın 48.maddesinde öngörülen “6 aydan fazla hükümlü bulunmamak” koşulunu yitirmiş bulunan davacının görevine son verilmesinde aynı yasanın 98/b maddesine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, mahkumiyetine sebep olan fiilin memuriyet sıfatıyla ilgili bulunmadığını, cezanın tecili dolayısıyla göreve son verme işleminin iptali gerektiğini, kaldı ki daha sonra yürürlüğe giren 3506 sayılı Kanunun 3.ve 4.maddeleri uyarınca Asliye Ceza Mahkemesi kararıyla hapis cezası para cezasına çevrilmek suretiyle ortadan kaldırıldığından 657 sayılı Kanunun 48.maddesinde öngörülen memuriyete alınma şartlarının kaybedildiğinden söz edilemiyeceğine öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Davanın açıldığı ve idare mahkemesinin karar verdiği tarihte davacının hapis cezası tecil edilmiş olduğundan ve henüz para cezasına çevrilmediğinden temyiz incelemesinin İdare Mahkemesi kararının verildiği tarihteki hukuki duruma göre yapılacağı açıktır.
Batılı ülkelerin hukuk sistemlerinde olduğu gibi Türk Ceza Kanunundada cezaların ferdileştirilmesi esası yer almış olup tecil müesseseside cezaların ferdileştirilmesi yollarından biridir. Suç işleyen kişiyi toplum dışına itmemek, ailesinden ve işinden ayırmadan ıslah edip topluma kazandırmak, cezaevinin olumsuz etkilerinden korumak amacıyla cezanın infazının belli süre içinde tekrar suç işlemesi haline kadar ertelenmesi tecil müessesesinin gerekçesini oluşturmaktadır.
Günümüzde toplumun intikam duygusuna ve mutlak adalet prensiplerine göre ceza uygulaması terkedilmiş, sosyal ilimlerin gelişmesine parelel olarak ceza siyaseti de insanı değil suçluluğu yok etmeye yönelmiştir. T.C.K.nun 95.maddesinde hüküm tarihinden itibaren kabahatlerde bir yıl cürümlerde beş yıl içinde yeniden bir suç işlemediği takdirde cezası tecil edilmiş olan mahkumiyetin esasen vaki olmamış sayılacağğ hükme bağlanmış, aynı kanunun 89.maddesinde sayılan suçlardan biri ile mahkum olan ve fakat geçmişteki hali ve ahlakı temayüllerine göre ilerde cürüm işlemiyeceğine kanaat getirilen suçlu, cezasının infazı ertelenmekle birlikte deneme süresini iyi hal ile geçirdiği takdirde hiç suç işlememiş duruma getirilmiştir.
T.C.K.nun tecile ilişkin hükümlerine göre yasa, iyi hal ile geçirilen deneme süresinin sonunda hükümlünün nefsini ıslah edeceğine inanmakta, tecile liyakatı ıslaha karine saymaktadır. Böyle olunca, deneme süresinin dolmasını beklemeden kişiyi memuriyetten mahrum etmek, yasanın amacına aykırı düşmektedir.
Beş yıllık deneme süresini iyi hal ile geçiren kişinin mahkumiyeti hiç vaki olmamış sayılacağına göre daha bu süre dolmadan, o kişinin hiç suç işlememiş bir duruma gelmesi ve bunun hukuki sonuçlarından yararlanması mümkün iken ve bunda da toplum yararı bulunduğu açık olduğu halde bütün bunlara imkan vermeyerek memuriyete son verme yoluna gidilmesi hukuka ve adalet duygusuna uygun kabul edilemez.
Memuriyete engel olan mahkumiyeti idarece, beş yıllık deneme süresini doldurduktan sonra fark edilen memurun mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayılıp kendisinin görevde kalması sağlanırken deneme süresini doldurmasına çok az bir süre kalan ve aynı türden cezası bulunan bir memurun görevine son verilmesi adalet ve eşitlik ilkeleri ile de bağdaşmaz.
Öte yandan, T.C.K.nun 91.maddesi kural olarak tecilin fer’i cezalar hakkında da uygulanacağını öngörmektedir. Ceza Kanunumuzun umumi hükümler kısmında yer alması nedeniyle cezanın infaz şeklinde değil esasına ilişkin bulunan tecilin bölünmezliği bu hükümle teyid edilmiştir. Bun
dan şu sonuç çıkar ki; tecil kararı mahkumiyete bağlı bütün ehliyetsizlikleri de etkiler. Bu ehliyetsizlikleri yalnız ceza kanunundakiler değil bütün diğer yasalardaki ehliyetsizlikler olarak yorumlamak tecilin yukarıda belirlenen kabul nedenlerine ve bu M7essese ile varılmak istenen amaca daha uygundur. O halde, mahkumiyet tecil edilmemişse ehliyetsizlikler devam eder; tecil edilmişse ehliyetsizlikler de ertelenir; hiç vaki olmamış sayılmışsa ehliyetsizlikler de ortadan kalkar. 657 sayılı yasanın 48.maddesindeki ehliyetsizlik de mahkumiyete bağlı olduğuna göre, cezası tecil edilen bir memurun hemen memuriyetine son vermemek, deneme süresinin bitmesini bekleyerek bu sürenin sonunda ortaya çıkacak hukuki duruma göre işlem tesis etmek mevzuata, kamu hizmetinin gereklerine ve adalete uygun düşer.
Belirtilen hukuksal duruma göre, davacının geçmişteki hali ve ahlaki temayülleri nazara alınarak cezasının tecil edilmiş olmasına rağmen idarece sadece mahkumiyetinden bahisle işlem tesis edilmesinde yasaya uyarlık görülmediğinden İdare Mahkemesi kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendi uyarınca bozulmasına, uyuşmazlık hukuki noktalara ilişkin olduğundan aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptaline karar verildi.
KARŞI OY: 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunun 3355 sayılı Kanunla değişik 4.maddesinde, uygulamada asıl mahkumiyetin bu madde hükümlerine göre çevrilen para cezası olduğu, Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde de … işlendikten sonra yapılan kanuna göre cürüm veya kabahat sayılmayan bir fiilden dolayı kimsenin cezalandırılamayacağı, böyle bir ceza hükmolunmuşsa icrası ve kanuni sonuçlarıyla birlikte kendiliğinden ortadan kalkacağı, bir cürüm veya kabahatin işlendiği zamanın konumu ile sonradan yayımlanan Kanun hükümleri birbirinden farklı ise, failin lehinde olan Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
Olayda davacının, 10 ay hapis cezasına mahkumiyeti nedeniyle ve 657 sayılı Kanunun 48-98 maddeleri uyarınca görevine son verilmişse de 3506 sayılı Kanun gereğince davacının bu cezasının para cezasına çevrildiği dosyadaki Asliye Ceza Mahkemesi kararından anlaşıldığından, yukarda sözü geçen 657 sayılı Kanunun 48.maddesi gereğince Devlet Memurluğuna engel nitelik eksikliği ortadan kalkan davacının görevine son verilmesi işlemi hukuki dayanaktan yoksun kalmıştır.
Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının bu gerekçelerle bozularak işlemin iptaline karar verilmesi gerekeceği görüşüyle çoğunluk kararına gerekçe yönünden karşıyım.