Danıştay Kararı 5. Daire 1988/1918 E. 1989/1425 K. 20.06.1989 T.

5. Daire         1988/1918 E.  ,  1989/1425 K.
Daire : BEŞİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1989
Karar No : 1425
Esas Yılı : 1988
Esas No : 1918
Karar Tarihi : 20/06/989

İDARE MAHKEMELERİNCE, İDARİ BİR İŞLEMİN YETKİSİZ MERCİ TARAFINDAN TESİS EDİLDİĞİNİN SAPTANMASI HALİNDE SALT BU SAPTAMAYLA YETİNİLEREK UYUŞMAZLIĞIN ESASINA GİRİLMEMESİ VE YETKİLİ İDARİ MAKAMIN TAKDİR YETKİSİNİ KULLANMASINA OLANAK TANINMASI GEREKTİĞİ HK.

Dava, davalı belediye’de aday fen memuru olarak görev yapan davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış olup, İdare Mahkemesi kararıyla; sınavı kazanan davacının Belediye Encümeninin kararı ile 15.5.1985 tarihinde göreve baölatıldığı, adaylık dönemi içinde görevine devam etmemesi, izinsiz görev yerini terketmesi ve görev bilinci içinde olmaması nedeniyle birçok defa uyarıldığı halde uyarılara uymadığı ve çeşitli disiplin cezaları aldığının görüldüğü bu nedenle davacının görevi ile ilişiğinin kesilmesi için yeterli nede
nin bulunduğu, ancak 1580 sayılı kanunun 83.maddesinin 10.fıkrası hükmüne göre davacının memuriyet görevine son verilmesine ilişkin işlemin belediye encümenince tesis edilmesi gerekirken belediye başkanlığı tarafından tesis olunan dava konusu işlemde yetki ve biçim yönünden yasaya uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlem bu yönlerden iptal edilmiştir.
Davalı idare, davacının göreviyle ilişkisinin kesilmesinin zorunlu olduğunu, olayda 1580 sayılı Yasanın 83.maddesinin 10.fıkrası hükmünün uygulama olanağının bulunmadığını öne sürmekte ve kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
657 sayılı Yasanın 56.maddesi “Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin herbirinde başarısız olanlarla, adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tesbit edilenlerin sicil amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir” hükmünü taşımakta olup, adaylık döneminde göreve son verebilmek için memurun başarısızlığının, hal ve hareketlerinin memuriyetle bağdaşıp bağdaşmadığının ve göreve devamsızlıklarının değerlendirilmesi hususunda idarelere takdir yetkisi tanındığı açıktır.
İdareler belli sebeplerin varlığı halinde belli bir işlemi tesis etmek hususunda “bağlı yetki” içinde bulunmadıkları durumlarda takdir yetkisini çeşitli seçeneklerden birini tercih ederek kullanabileceklerinden mahkemelerce işlemin yetkisiz merci tarafından tesis edildiğinin sap
tanması halinde salt bu saptamayla yetinilerek uyuşmazlığın esasıne girilmemesi ve iptal kararı doğrultusunda yetkili olan makamın değişik seçenekler arasından birini tercih ederek işlem tesis etmesine olanak tanınması gerekmektedir. Bir başka anlatımla, bir idari işlemin yetkisiz idari makamca tesis edildiğinin saptanmasına karşın işin esasına girilerek karar verilmesi halinde yetkili idari makamın, konuya ilişkin takdir yetkisini kamu hizmetinin gereklerini de dikkate alarak, serbestçe kullanma olanağından yoksun kalacağı açık olduğundan böyle bir yöntemi uygun görmek olanaklı değildir.
Olayda, dava konusu işlemin yetki ve şekil bakımından mevzuata aykırı olduğunu saptayan mahkemenin bu noktadan bahisle işlemi iptal etmesi doğru ise de, kararda ayrıca uyuşmazlığın esasına ilişkin değerlendirmelere yer verilmesinde ve “… davacının görevi ile ilişiğinin kesilmesi için yeterli sebep mevcuttur.” yolunda yetkili idare makamı da bağlayacak nitelikte kesin bir yargı ortaya koymasında takdir yetkisi ile ilgili ilkelere uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesince verilen karar sonucu itibariyle hukuka uygun bulunduğundan davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile anılan kararın belirtilen gerekçelerle onanmasına karar verildi.