Danıştay Kararı 5. Daire 1988/1564 E. 1989/1307 K. 08.06.1989 T.

5. Daire         1988/1564 E.  ,  1989/1307 K.
Daire : BEŞİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1989
Karar No : 1307
Esas Yılı : 1988
Esas No : 1564
Karar Tarihi : 08/06/989

ANAYASANIN 38.MADDESİNİN 4.FIKRASI HÜKMÜ KARŞISINDA, SALT GÜVENLİK SORUŞTURMASI RAPORLARINA DAYANILARAK İLGİLİLER HAKKINDA GÖREVE SON VERME İŞLEMİ TESİS EDİLEMİYECEĞİ HK.

Dava, aday öğretmenliğe atanmış olan davacının atanmasının iptali suretiyle görevine son verilmesine ilişkin davalı idare işleminin iptali isteğiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesi kararıyla, dava dosyası ve işlemin dayanağı bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının 27.11.1986 günlü kararname ile … Kız Öğretmen Lisesi stajyer öğretmenliğine atandığı, hakkında yaptırılan güvenlik soruşturması sonucunda … örgüt mensubu olmak, örgüt adına bildiri dağıtmak ve … isimli şahsın yaralanması olayında bulunmaktan dolayı ifadesi alınarak … Kolordu Askeri Savcılığına sevkedildiğinin bildirilmesi üzerine atama kararnamesi iptal edilmek suretiyle görevine son verildiğinin anlaşıldığı, davacının, darp suçundan dolayı yargılandığı … Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi kararıyla delil yetersizliğinden dolayı beraat ettiği, ancak Jandarma astsubayınca alınan 5.3.1981 günlü ifadesinde … (… Partisi) örgütü sempatizanı ve mensubu oldu ğunu beyan ettiği, 6.3.1981 gününde Cumhuriyet Savcılığına verdiği ifadesinde ise Jandarmada verdiği ifadesini aynen tekrar ettiğini söylediği, Valiliğin ara kararına cevaben gönderilen yazısında da … rumuzu … Partisi adlı yasa dışı bir örgüte ait olduğu ve bu örgüte üye olmak suçundan hakkında ne gibi bir işlem yapıldığına ilişkin Emniyet Müdürlüğündeki dosyasında bilgi bulunmadığının belirtildiği, bu durumda davacının memuriyet yapmasına engel durumu saptanarak atama kararnamesi iptal edilmesi suretiyle görevine son verilmesinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, delil yetersizliğinden 1982 tarihinde beraat ettiğini, hazırlık soruşturması aşamalarında alınan ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını memuriyete atanma şartlarının tümünü taşıdığını öne sürmekte ve mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasanın 128.maddesi “…Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla…düzenlenir…” hükmünü taşımakta olup, 70.maddesinin ikinci fıkrasında da “hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir aırım gözetilemez.” kuralına yer verilmektedir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48.maddesiyle, Anayasanın sözü geçen hükümlerine uygun olarak Devlet Memurluğuna atamanın genel ve özel koşulları objektif kriterler halinde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Memur olmak için gerekli genel ve özel koşulları taşıdığı konusunda herhangibir uyuşmazlık bulunmayan davacının 26.12.1986 tarihinde öğretmen olarak atanmasından sonra, hakkında yaptırılan güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması üzerine atanmasının iptal edilerek 2.3.1987 günlü işlemle görevine son verildiği dosyadaki belgelerin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Hernekadar davalı idarece dava konusu işleme dayanak olarak 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun “Öğretmenlerin nitelikleri ve seçimi” başlıklı 45.maddesinde yer alan “öğretmen adaylarında genel kültür, özel alan eğitimi ve pedegojik formasyon bakımından aranacak nitelikler Milli Eğitim Bakanlığınca tesbit olunur.
Öğretmenler, öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarından ve kurumlara denkliği kabul edilen yurt dışı öğretim kurumlarından mezun olanlar arasından, Milli Eğitim Bakanlığınca seçilirler.” yolundaki hükümle tanınan “seçme yetkisi” gösterilmekte ise de söz konusu yetkinin
mutlak olmadığı ve bu yetkinin kullanımında idarenin objektif kıstaslara göre hareket etmek zorunda bulunduğu açık olup, maddenin 1.fıkrasında bu kıstaslar gösterilmiş bulunmaktadır. Buna göre, idare, öğretmen adaylığına atanacakların seçiminde, ilginin genel kültürünü, özel alan
eğitimini ve pedegojik formasyonunu gözönünde bulundurmak zorundadır.
Öte yandan Dairemizin yerleşmiş içtihatlarıyla da ortaya konulduğu üzere, güvenlik soruşturması sonucu düzenlenen raporlar istihbari nitelikte bilgiler içermekte olduklarından bu raporlara, hukuken geçerli başka bilgi ve belgelerle doğrulanmadıkça ilgililer hakkında aleyhe sonuç doğuracak bir nitelik ve değer verilmesi hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırılamaz. Eldeki işte davacının, 1980 yılında meydana gelen olay nedeniyle 6 arkadaşıyla birlikte … Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesinde yargılandığı ve sonuçta” eğitim ve öğretim özgürlüğünü en
gelledikleri hususunda herhangi bir delil elde bulunmadığı” gerekçesiyle beraatlerine karar verildiği kararın incelenmesinden anlaşılmış olup; sözkonusu karar ve Anayasanın 38.maddesinin “suçluluğu hükme sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” yolundaki 4.fıkrası hükmü karşısında güvenlik soruşturması raporuna dayanılarak işlem tesis edilemiyeceği açıktır. Anayasal durumu nedeniyle Mahkeme kararında yer alan “… Jandarmaca alınan ifadesinde … örgütü mensubu olduğunu söyleyen ve bu ifadesini Cumhuriyet Savcılığında aynen tekrar ettiğini ettiğini beyan eden davacının güvenlik soruşturması olumsuz kabul edilerek, başka bir deyimle memuriyet yapmasına engel durumu saptanarak atama kararnamesinin iptal edilmesi (geri alınması) suretiyle görevine son verilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmediği…” yolundaki gerekçede ve bu gerekçeye dayalı olarak davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Öğretmenliğe atanma konusunda 657 ve 1739 sayılı yasalarda öngörülen genel ve özel koşulları taşıdığı konusunda bulunmayan davacı hakkında tesis edilen işlemde açıklanan nedenlerle hukuka uyarlık bulunmadığından, bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda İdare
Mahkemesince verilen kararın 2577 sayılı Kanunun 49.maddesinin 1/b bendi uyarınca bozulmasına uyuşmazlık sadece hukuki noktalara ilişkin bulunduğundan aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca dava konusu işlemin iptaline karar verildi.

KARŞI OY:
Dava dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun, Türk Milli Eğitiminin amaçlarını düzenliyen 2.maddesinde belirtilen amaçları gerçekleştirecek şartları taşımadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının stajyer öıretmenliğe atanması işleminin iptali suretiyle görevine son verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
İdare Mahkemesince davanın reddi hakkında verilen karar yerinde olup onanması gerekir iken, bozma iptal yolunda verilen çoğunluk kararına katılmıyoruz.