Danıştay Kararı 4. Daire 2023/978 E. 2023/1000 K. 27.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2023/978 E.  ,  2023/1000 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2023/978
Karar No : 2023/1000

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : Tasfiye Halinde … Demir Çelik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura düzenleyerek komisyon geliri elde edildiğinden bahisle re’sen tarh edilen 2017 kurumlar vergisi ve 2017/1-3, 4-6, 7-9, 10-12 geçici vergiler ile tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezaları ile kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının 2016 ve 2017 yıllarında düzenlediği tüm faturaların herhangi bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan komisyon karşılığı düzenlenen sahte faturalar olduğu, bu itibarla, 2017 yılı kurumlar vergisi ile kesilen üç kat vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı, 2017/1-3, 4-6, 7-9, 10-12 dönemleri geçici vergi asılları ile geçici vergi asılları üzerinden kesilen üç kat vergi ziyaı cezaları yönünden; yapılan tarhiyat işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı, geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının tek kata isabet eden kısımlarında hukuka aykırılık, tek katı aşan kısımlarında ise hukuka uygunluk bulunmadığı, vergi ziyaı cezalarının tekerrür nedeniyle artırılan kısımları yönünden ise; tekerrür hükümlerinin uygulanmasına dayanak olarak gösterilen cezanın kesinleştiği 2015 yılını takip eden 2016 yılının başından başlamak üzere tekerrür hükümleri uygulanabilmesi mümkün olan olayda, kanunun aradığı koşulların sağlandığı görüldüğünden, dava konusu edilen kurumlar vergisi üzerinden kesilen üç kat vergi ziyaı cezası ile geçici vergi asılları üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının hukuka uygun olduğu kabul edilen bir katına tekerrür hükümlerinin uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; tarafların istinaf başvurusu üzerine, vergi mahkemesi kararının, 2017 yılı için tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi, geçici vergilere bağlı olarak kesilen bir kat vergi ziyaı cezaları yönünden davanın reddine, geçici vergilere bağlı olarak bir katı aşan şekilde üç kat olarak kesilen vergi ziyaı cezaları ile kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılarak davanın kabulüne ilişkin hüküm fıkraları yönünden; kararın bu kısımlarının hukuka uygun olduğu sonucuna varıldığından tarafların istinaf başvurularının bunlara ilişkin kısımlarının reddine, mahkeme kararının, kesilen vergi ziyaı cezalarının tekerrür nedeniyle artırılan kısımları yönünden ise; lehe olan kanunların geçmişe yürüyeceği yolundaki Ceza Hukukunun temel ilkesi çerçevesinde; Vergi Usul Kanunu’nun 339.maddesinin 7338 sayılı Kanun’la değişik hali uyarınca ihtilaf konusu cezalara uygulanacak olan artırım tutarı hesaplanırken bu tutarın mükellef hakkında daha önce kesinleşen cezadan fazla olamayacağı yönündeki düzenlemenin de göz önünde bulundurularak, davacı adına 2013/2 dönemine ilişkin kesilen vergi ziyaına ilişkin düzenlenen ve tebliğ edilen ihbarnameye karşı yapılan uzlaşma başvurusu üzerine, ceza miktarının 2015 yılında 200,00 TL olarak kesinleştiği, bu durumda, davacı şirket hakkında 2015 yılında kesinleşen vergi ziyaı cezası dayanak alınarak ihtilafa konu 2017 yılı için kesilen vergi ziyaı cezasına tekerrür hükümlerinin uygulanmasında hukuka aykırılık olmadığı ancak artırım tutarları kesinleşen 200,00-TL cezadan fazla olamayacağından, kurumlar vergisi tarhiyatına bağlı olarak üç kat, geçici vergi asıllarına bağlı olarak bir kat kesilen vergi ziyaı cezalarının tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle 200,00-TL’ye kadar artırılan kısımlarında hukuka aykırılık, aşan kısımlarında ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davalı istinaf başvurusunun reddine, davacı istinaf başvurusunun kısmen kabulüne kısmen reddine, sonuç itibariyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından davanın kabulüne ilişkin Vergi Dava Dairesi kararı kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dosyası ile 28/06/2021 tarih ve 10358 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin birlikte incelenmesinden, davanın açıldığı 01/10/2020 tarihinde tüzel kişiliği tüzel kişiliği bulunan şirketin, Genel Kurul kararı gereğince Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca 25/06/2021 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindiği hususunun tescil ve ilan edildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 27/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlık, dava açılan tarihte tüzel kişiliği mevcut olsa da, dava hakkında karar verilmeden önce tüzel kişiliği sona eren davacı şirketin esasa ilişkin iddiaları dikkate alınarak, ihtilafın esası hakkında verilen temyize konu Mahkeme kararının usul hükümlerine uygun olup olmadığına ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme” başlıklı 14. maddesinin 3/c bendinde, dilekçelerin ”ehliyet” yönünden inceleneği, 15/1-b maddesinde, 14/3-c maddesinde yazılı eksikliğin dilekçelerde varlığının tespiti halinde davanın reddine karar verileceği, 14/6. maddesinde ise, ilk incelemeye ilişkin hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, idari yargıda “ehliyet” yalnızca davacı tarafın dava ehliyetine ilişkin olup, dava açma ehliyeti, sadece dava açılırken değil dava karara bağlanıncaya kadar aranmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377. maddesinde, tarhiyatlara ve kesilen vergi cezalarına karşı kimlerin dava açabileceği, Türk Ticaret Kanununda ise sermaye şirketleri arasında sayılan limited şirketlerin “sona erme”sinin anonim şirketlere ilişkin hükümlere tabi olduğu belirtilmiş olup buna göre, kanunun ilgili (TTK’nun) maddelerinde sayılan “sona erme” hallerinin vukuunda limited şirketin tüzel kişiliği de sona ereceğinden, bu hukuki durumun sonucu olarak tüzel kişiliği sona eren şirketin temsil edilmesi de mümkün olamayacaktır.
Şu halde, davanın açıldığı tarihte tüzel kişiliği bulunan ancak ticaret sicilinden re’sen silindiğinin tescil ve ilan edilmesi nedeniyle Mahkeme kararının verildiği tarihten önce tüzel kişiliğe sahip olmayan davacı şirketin bu aşamadan sonra hak ve borçlara muhatap olması ve dolayısıyla mahkemede temsil edilmesi hukuken mümkün değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece davanın karara bağlanmasından önce tüzel kişiliği sona eren ve buna bağlı olarak da dava açma ehliyeti kalmayan davacı şirket dilekçesinin Mahkemece, davacı şirketin ehliyetsizlik durumu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere, temyiz isteminin kabulü ve Mahkeme kararının açıklanan gerekçe ile bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.