Danıştay Kararı 4. Daire 2023/626 E. 2023/640 K. 09.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2023/626 E.  ,  2023/640 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2023/626
Karar No : 2023/640

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Elektrik Mühendislik İletişim Nakliye İnşaat Tekstil Sanayi Ticaret ve Pazarlama Taahhüt Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura düzenlediğinden bahisle takdir komisyonu kararına istinaden resen tarh edilen 2011/1 ila 12 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesince verilen kararda; dava konusu cezalı tarhiyatların, yine aynı takdir komisyonu kararları uyarınca, aynı tutar ve dönemlere ilişkin olarak davacı adına resen tarh edilen ve tarihli ihbarnameler ile davacıya tebliğ edilen cezalı tarhiyatların ardından, farklı işlemlerle ve mükerrer şekilde davacı adına yapıldığı görüldüğünden, aynı takdir komisyonu kararlarına dayanılarak, aynı dönemler için, aynı tutarlar üzerinden, farklı işlemler ile davacı adına mükerrer olarak yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
06/02/2015 tarih ve 8753 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nden, Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından kendilerine 07/10/2013 tarih 8420 sayılı ve 07/07/2014 tarih 8606 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazeteleri’nde yayımlanan ilan ile yapılan ihtara rağmen ve 6552 sayılı Kanun’un 134. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen Geçici 10. maddede belirtilen sürede sermayelerini 6102 sayılı Kanun’da belirtilen asgari tutarlara yükseltmeyen ve aralarında davacının da yer aldığı anonim ve limited şirketlerin 03/02/2015 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindiklerinin tescil ve ilan olunduğu anlaşılmaktadır.
Anılan tarih itibarıyla ticaret sicilinden kaydı silinen davacı şirket adına re’sen tarh edilen vergiler ile kesilen cezalara ilişkin ihbarnamelerin 07/03/2016 tarihinde tebliği üzerine 05/04/2016 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile işbu dava açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) işaretli bendinde, dava dilekçelerinin ehliyet yönünden ilk incelemeye tabi tutulacağı belirtilmiş, (6) numaralı fıkrasında ise maddede sayılan hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı ifade edilmiştir. Kanun’un 15. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) işaretli bendinde ise 14. maddenin (3) numaralı fıkrasının (c) işaretli bendinde yazılı hususta kanuna aykırılık görülürse davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
6103 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20. maddesinin (1) numaralı fıkrasında anonim ve limited şirketlerin, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde sermayelerini, anılan Kanun’un 332 ve 580. maddelerinde öngörülen tutarlara yükselteceği; aksi hâlde mezkûr sürenin sonunda infisah etmiş sayılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 10. maddesinde, 14/02/2014 tarihine kadar Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre yapılması gereken sermaye artırımlarını herhangi bir nedenle yapmamış olan şirketler hakkında asgari sermaye şartını bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde yapmaları hâlinde fesih işlemi uygulanmayacağı, sermaye artırımında bulunmaması nedeniyle ticaret sicili kaydı silinenlerin de bu süre içinde sermaye artırımı için başvurmaları hâlinde kayıtlarının re’sen yeniden oluşturulacağı düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre limited şirketler, ticaret sicilinde tescil ile tüzel kişilik kazanmakta, ana sözleşmesinde yazılı işletme konularında haklara ve borçlara sahip olmakta ve organları tarafından temsil edilmektedir. Diğer taraftan, şirketin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde ticaret sicil kaydının terkin edilmesi ile birlikte tüzel kişilik son bulmaktadır.
Tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeniyle hak ve fiil ehliyetini yitiren şirketlerin, sona erme tarihinden sonra haklara sahip olması veya borçlu kılınması mümkün değildir. Tüzel kişiliğin sona ermesinden önceki dönemlere ilişkin olsa dahi tüzel kişiliği sona ermiş şirket adına vergi ve ceza ihbarnamesi düzenlenmesi veya başka bir idari işlem tesis edilmesi hiçbir hukuksal sonuç doğurmayacağı gibi bu şirketlerin yargı mercileri önünde temsil edilebilmelerine de olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, tüzel kişiliği sona eren şirket tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddedilmesi gerekirken, yukarıda yer verilen gerekçeyle verilen Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmadığı, kararın bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına katılmıyorum.