Danıştay Kararı 4. Daire 2022/7504 E. 2023/2 K. 09.01.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2022/7504 E.  ,  2023/2 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/7504
Karar No : 2023/2

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Üniversitesi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı üniversite tarafından, 2018 yılında bünyesinde çalışan akademik ve idari personele ödenen ve gelir vergisinden istisna edilmesi gereken tazminat ve ödeneklerin, ücret bordrosunda ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle, sehven fazladan beyan edilerek ödendiği ileri sürülen gelir (stopaj) vergilerinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme şikayet başvurunun reddine ilişkin …tarih ve E:…sayılı işlemin iptali ile söz konusu vergilerin tecil faizi oranında hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …Vergi Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; davacı kurumun fazladan ödendiğini iddia ettiği 1.021.620,60 TL gelir vergisinin iadesi istemiyle düzeltme şikâyet kapsamında yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve E:…sayılı işlemin 06/12/2021 tarihinde tebliği üzerine işbu işlemin iptali ve sehven fazladan ödendiği ileri sürülen vergisinin faiziyle birlikte iadesi istemiyle 21/03/2022 tarihinde Mahkemelerinin kayıtlarına giren dilekçeyle dava açıldığı, her ne kadar davacı tarafından …tarih ve E:…sayılı işleme ilişkin yazının “İlgi” kısmında belirtilen sayının 2020 yılına ilişkin başvurusuna ait olmadığı için işlemin kesin cevap niteliğinde sayılamayacağı, bu sebeple 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinde belirtilen 4 ay bekleme yoluna gidildiği ileri sürülmekte ise de, Gelir İdaresi Başkanlığının yazısının içeriğinde, 2020 yılı için yapılan başvurunun da reddedildiği ve iade talebinin yerinde görülmediği açık bir şekilde belirtildiğinden, bu iddiaya itibar edilmediği, olayda, dava konusu işlemin tebliğ edildiği 06/12/2021 tarihini takip eden günden itibaren başlayan otuz günlük dava açma süresinin 05/01/2022 tarihinde sona erdiği, 05/01/2022 tarihi mesai saati bitimine kadar açılması gerekirken, bu süre geçtikten sonra açılan davanın esasının incelenmesine olanak bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, davalı idarenin yazısının eksik ve yanıltıcı olduğu, yazının hangi yıllar için düzeltme ve iade talep edildiğini tekrarlamakla birlikte, hangi yıllar için düzeltme ve iade talebinin reddedildiğini açıkça belirtmediği, cevabi yazının başvuru dilekçelerinden sadece birisinin numarasını ilgi olarak belirttiği, dolayısıyla cevap yazısının sadece başvurulardan birisine cevap verildiği yanılgısına yol açtığı, dava konusu işlemde ret gerekçesinin açıkça ifade edilmediği, sadece vergi dairesince yapılan işlemlerin uygun bulunduğunun belirtildiği, cevabi yazıda bu idari işleme karşı hangi kanun yolları ve mercilere başvurulabileceği ve başvuru süresinin belirtilmediği, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesine göre idarece verilen cevabın kesin olmaması hâlinde dava açma süresini uzattığı, mahkeme ve istinaf kararının hak arama hürriyetini sınırlandırdığı, Anayasa’nın 40. maddesinde yer alan hüküm dikkate alındığında davanın süresinde açılmadığından söz edilemeyeceği, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun E:2020/11 sayılı kararında; Anayasa’nın 40. maddesinden hareketle işlemde kanun yolları ve süreye ilişkin bilginin yer almaması hâlinde davanın süresinde açılmadığından bahsedilemeyeceğinden işin esasının incelenmesi gerektiği yönünde karar verildiği, her ne kadar Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun E:2021/2 sayılı kararında; yazılı olarak bildirilen özel veya genel dava açma süresine tabi idari işlemlerde dava açma süresinin belirtilmediği hâllerde genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği yönünde içtihatların birleştirilmesine karar verilmiş ise de, söz konusu kararın Anayasa’nın 40. maddesinin amir hükmüne açıkça aykırı olduğu, içtihadı birleştirme kurulu kararlarının kanun mahiyetinde olduğu, ancak kanunların Anayasa’ya aykırı olamayacağı belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davanın süresinde açılmadığı, dava konusu işlemde davacının şikâyete konu başvurusunun tüm yılları kapsayacak şekilde reddedildiği, davacının gerekçenin açıkça belirtilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Devletin, işlemlerinde, bireylerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu düzenleyen Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının, ayrı bir yasal düzenlemenin varlığını gerektirmeyen, doğrudan uygulanabilir nitelik taşımasından dolayı İdarelerin işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idari mercileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmeleri zorunludur. Her ne kadar Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun E:2020/11 esas sayılı dosyasında, yazılı olarak bildirilen özel veya genel dava açma süresine tabi idari işlemlerde dava açma süresinin belirtilmediği hâllerde genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği yönünde içtihatların birleştirilmesine karar verilmiş ise de, İBK kararlarının kanun niteliğini haiz bulunduğu, normlar hiyerarşisine göre de kanunların Anayasa’ya aykırı olamayacağı açık olduğundan, uyuşmazlığın çözümünde Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasının uygulanması gerekmektedir. Bu itibarla, Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, başvuru süresi bildirilmeyen işlemlerin ilgilisine tebliği dava açma süresini başlatmayacağından, işin esası incelenerek yeniden bir karar verilmek üzere, temyiz isteminin kabulü ile davayı süre aşımı yönünden reddeden Vergi Mahkemesi kararına karşı yöneltilen istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının ONANMASINA,
3. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, …TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 09/01/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.