Danıştay Kararı 4. Daire 2022/6964 E. 2023/827 K. 20.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2022/6964 E.  ,  2023/827 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/6964
Karar No : 2023/827

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması
istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … AŞ’nin kanuni temsilcisi sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emirleri ile … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; dava konusu ödeme emirleri içeriği olan amme alacaklarının 30/07/2018 tarihli dilekçe ile 7236 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı, mezkur yapılandırma sonucunda ihtilaf konusu kamu alacaklarına ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıkmış olduğundan, borcun süresi içinde ödenmemesi ve yapılandırmanın ihlal edilmesi halinde, vadesi değişen ve zamanaşımı kesilen borç için öncelikle şirket adına yeniden ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmesi gerektiği, ancak olayda yapılandırma iptal edildikten sonra asıl borçlu adına yeni bir vadeye bağlanan ödeme emri tanzim ve tebliğ edilmediği, bu durumda takibin asıl borçlu şirket yönünden usulüne uygun şekilde tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden, şirketin kanuni temsilcisi sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesine göre, kanuni temsilcilerin tüzel kişinin borçlarından dolayı sorumlu tutulabilmesi için, usulüne uygun olarak takip edilmesine rağmen amme alacağının tüzel kişiden tahsil edilememiş olması ve adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlenen kişinin, amme alacağının ilişkin bulunduğu vergilendirme dönemi, beyan ve vade tarihlerinde kanuni temsilci olarak görev yapmış olması, asıl borçlu şirketten amme alacağının tahsil edilemediğinin veya tahsil edilemeyeceğinin ortaya konulmuş olması ve kanuni temsilci olduğu dönemdeki vergi ödevi ile ilgili kusur sorumluluğunun ortaya konulması gereklidir.
Yeniden yapılandırma yasaları olarak da nitelendirilen kimi özel yasalar kapsamında yükümlülere, vergi borcunun vadesi değiştirilip yeni bir ödeme planına bağlanarak, ödenmesi konusunda, yasal gecikme faizi ve gecikme zammı oranları daha düşük uygulanmak suretiyle, kimi koşullarla kolaylıklar sağlanmaktadır. Yeniden yapılandırılan borcun ödenmemesi halinde, diğer bir deyişle yapılandırmaya ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hakkın kaybedilmesi ve bunun sonucunda yapılandırmanın iptali durumunda tahsil işlemlerine kalındığı yerden devam edilmesi sorumluluk, takip/tahsilata ilişkin yasa kuralları gereğidir. Yapılandırmaya başvurulmuş olması ve buna bağlı olarak amme alacağının yeni ödeme planına bağlanmış olması tek başına borcun niteliğini değiştiren hukuki bir durum değildir.
Diğer bir anlatımla, amme alacağının özel yasalara göre ödenmek üzere başvuruda bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması, zamanaşımına olan etkisi dışında, asıl borçluya ait amme borcunun ödenmemesi halinde kanuni temsilcinin sorumluluğunu düzenleyen kurallar gereğince, borcun takibinde gelinen aşamayı değiştirmez. Yapılandırma başvuruları nedeniyle takip sürecinin yeniden/tekrar baştan başlatılması gibi bir görüş, belirli aralıklarla çıkarılan, yeniden yapılandırma yasalarının, amme alacağının mükelleflere kimi kolaylıklar sağlanarak bir an önce tahsilinin sağlanması amacına da uygun düşmez.
Bu bakımdan, davacının kanuni temsilcisi olduğu asıl borçlunun 7236 sayılı Kanun kapsamında borcun ödenmesi amacıyla başvuruda bulunmuş olmasının, başvuru tarihinden önce amme alacağının tahsili için ilgili yasalara göre başlatılan/yapılan takip işlemlerini geçersiz hale getirmesine ve sorumluluğu ortadan kaldırmasına hukuken olanak yoktur.
Açıklanan nedenlerle, davacının kanuni temsilci olarak sorumluluğu incelenerek bir karar verilmek üzere, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına katılmıyoruz.