Danıştay Kararı 4. Daire 2022/6551 E. 2023/1931 K. 04.04.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2022/6551 E.  ,  2023/1931 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/6551
Karar No : 2023/1931

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:.. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …, … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmektedir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine, Bölge İdare Mahkemesince; 29/04/2021 ve 26/05/2022 tarihlerinde verilen ara kararı ile şirketin iflas sürecinin tamamlanıp tamamlanmadığının, iflas tamamlanmışsa masaya ait malların paraya çevrilmesi ve paylaştırılması işlemlerinin yapılıp yapılmadığının, iflas masasına kayıtlı taşınır ve taşınmazların kıymet takdirlerinin yapılıp yapılmadığının sorulduğu, borcun şirket malvarlığından kısmen veya tamamen tahsil edilemediği veya edilemeyeceği hususuna ilişkin bilgi ve belgelerin istenildiği, şirketin iflas sürecinin devam edip etmediği ve iflas masasına kayıtlı taşınır ve taşınmazların kıymet takdirlerinin yapılıp yapılmadığının sorulduğu, davalı idarece dosya içerisinde mevcut 2009 ve 2013 yıllarına ilişkin iflas masasıyla yapılan yazışmaların tekrar gönderilmesi ve … İcra Dairesi’ne (Kadıköy İflas Müdürlüğü) tarafından gönderilen yanıtta, sadece tasfiye işlemlerinin devam ettiğine ilişkin bilgi verilmesi karşısında şirketin iflas tasfiyesinin karar tarihi itibariyle halen devam ettiği, şirketin vergi borçlarının iflas tasfiyesi sonucunda şirket malvarlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi halinde şirket kanuni temsilcilerinin sorumluluğuna gidilmesi gerekirken şirket vergi borçlarının söz konusu malvarlığından tahsil edilemediğinin veya edilemeyeceğinin idarece ortaya konulamadığı anlaşıldığından dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden tüzel kişiden tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı öngörülmüştür.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı; 62. maddesinde ise borçlunun mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanun’un “Kanundaki terimler” başlıklı 3. maddesinde, “tahsil edilemeyen amme alacağı” teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; “tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı” teriminin, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcilere başvurulabilmesi için öncelikle şirket adına kesinleştirilmesi ve usulüne uygun tüm takip yollarının tüketilmesine karşın, borcun şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin ortaya konulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davalı idarenin … tarih ve … sayılı yazısı ile şirketin iflas masasına dahil olmuş varlıkları ile güncel borç tutarının bildirilmesinin talep edilmesi üzerine İstanbul Anadolu 3. İcra Müdürlüğü’nün … tarih ve E:… sayılı yazısı ile cevaben şirketin bazı mallarının satıldığı, bir kısım malların kıymet takdiri için müzekkere yazıldığı, Kayseri’de bulunan ve … İcra Müdürlüğü’ne yazılan talimata konu araç ve bir kısım makina ve teçhizatın henüz paraya çevrilmediği, 739 adet alacak kaydının 29.990.169,01-TL’sinin kabul edildiği, ancak alacağın güncel hesabının bilirkişi tarafından belirleneceğinin beyan edildiği, müfis şirketin 04/10/2007 tarihi itibariyle Erciyes Vergi Dairesine 1.251.543,75-YTL vergi borcu bulunduğu, mahkemenin 29/04/2021 tarihli ara kararına davalı idare cevaben tasfiye işlemlerinin sonuçlanmadığı, borcun tahsil edilemediğinin beyan edildiği, 26/05/2022 tarihli ara kararına … İcra Dairesi (Kadıköy İflas Müdürlüğü) cevaben asıl borçlu müflis şirket hakkında tasfiye işlemlerinin devam ettiği hususlarına yer verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, 22/05/2008 tarihinde açılan iflasın, istinaf mahkemesi karar tarihi itibarıyla halen devam ettiği, müflis şirket mal varlığı üzerinde çok sayıda haciz ve rehin kaydı olduğu dikkate alındığında, asıl borçlunun mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilme imkanının bulunmadığı açık olan amme alacaklarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerine ilişkin davacının dönemler itibarıyla sorumluluğunun değerlendirilmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 04/04/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.