Danıştay Kararı 4. Daire 2022/5548 E. 2023/1249 K. 07.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2022/5548 E.  ,  2023/1249 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/5548
Karar No : 2023/1249

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … İletişim Organizasyon Hizmetleri Limited Şirketi’nin muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …,…,… sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Bölge İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacının 07/06/2010 tarihinde asıl borçlu şirketin kanuni temsilcilik görevinden ayrılmasından sonra, yeni kanuni temsilci tarafından şirket borçları 6111 ve 6552 sayılı Kanunlar uyarınca yapılandırıldığından, söz konusu yapılandırma işlemi ile davacı ile şirket borçları arasındaki kanuni temsilcilik görevinden doğan sorumluluk bağı kesildiğinden, davacının yapılandırma işlemi sonrası artık sorumlu olmadığı dönemler için kendisinden amme alacaklarının tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Soyut verilere dayalı ve yasal dayanaktan yoksun davacı iddialarının reddedilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Şirket ile ilişkisi kalmadığı, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığı, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 07/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesine göre, kanuni temsilcilerin tüzelkişinin borçlarından dolayı sorumlu tutulabilmesi için, usulüne uygun olarak takip edilmesine rağmen amme alacağının tüzelkişiden tahsil edilememiş olması ve adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlenen kişilerin, amme alacağının ilişkin bulunduğu vergilendirme dönemi, beyan ve vade tarihlerinde kanuni temsilci olarak görev yapmış olmaları, asıl borçlu şirketten amme alacağının tahsil edilemediğinin veya tahsil edilemeyeceğinin ortaya konulmuş olması ve kanuni temsilci olduğu dönemde vergi ödevi ile ilgili kusur sorumluluğunun ortaya konulması gereklidir.
Yeniden yapılandırma yasaları olarak da nitelendirilen kimi özel yasalar kapsamında yükümlülere, vergi borcunun vadesi değiştirilip yeni bir ödeme planına bağlanarak, ödenmesi konusunda, yasal gecikme faizi ve gecikme zammı oranları daha düşük uygulanmak suretiyle, kimi koşullarla kolaylıklar sağlanmaktadır. Yeniden yapılandırılan borcun ödenmemesi halinde, diğer bir deyişle yapılandırmaya ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hakkın kaybedilmesi ve bunun sonucunda yapılandırmanın iptali durumunda tahsil işlemlerine kalındığı yerden devam edilmesi sorumluluk, takip/tahsilata ilişkin yasa kuralları gereğidir. Yapılandırmaya başvurulmuş olması ve buna bağlı olarak amme alacağının yeni ödeme planına bağlanmış olması tek başına borcun niteliğini değiştiren hukuki bir durum değildir.
Diğer bir anlatımla, amme alacağının özel yasalara göre ödenmek üzere başvuruda bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması, zamanaşımına olan etkisi dışında, asıl borçluya ait amme borcunun ödenmemesi halinde kanuni temsilcinin sorumluluğunu düzenleyen kurallar gereğince, borcun takibinde gelinen aşamayı değiştirmez. Yapılandırma başvuruları nedeniyle takip sürecinin yeniden/tekrar baştan başlatılması gibi bir görüş, belirli aralıklarla çıkarılan, yeniden yapılandırma yasalarının, amme alacağının mükelleflere kimi kolaylıklar sağlanarak bir an önce tahsilinin sağlanması amacına da uygun düşmez.
Bu bakımdan, davacının kanuni temsilcisi olduğu asıl borçlunun 6111 ve 6552 sayılı Kanunlar kapsamında borcun ödenmesi amacıyla başvuruda bulunmuş olmasının, başvuru tarihinden önce amme alacağının tahsili için ilgili yasalara göre başlatılan/yapılan takip işlemlerini geçersiz hale getirmesine ve sorumluluğun ortadan kalkmasına hukuken olanak yoktur.
Açıklanan nedenlerle, davacının kanuni temsilci olarak sorumluluğu incelenerek bir karar verilmek üzere davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.