Danıştay Kararı 4. Daire 2022/5356 E. 2023/929 K. 22.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2022/5356 E.  ,  2023/929 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/5356
Karar No : 2023/929

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, gayrimenkul satışından elde ettiği geliri beyan dışı bıraktığından bahisle takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarhedilen 2009/1,5 dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; 2009 yılında gayrimenkul satışından elde ettiği geliri kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle vergi tekniği raporuna istinaden re’sen tarh ettirilen 2009 yılı ilişkin cezalı gelir vergisinin Mahkemelerinin … tarih E:… ve K:… sayılı karar ile kaldırılmasına karar verildiğinden, dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Gayrimenkullerin aynı kişiye farklı tarihlerde, farklı kişilere aynı tarihte veya farklı kişilere farklı tarihlerde satılması durumunda yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul araç alım-satım işiyle uğraştığına karine teşkil edeceği, elde edilecek gelirin Gelir Vergisi Kanunun 37. maddesi çerçevesinde ticari kazanç olarak vergiye tabi tutulması gerektiği, yapılan cezalı tarhiyatların hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi açık ve tabii bulunmayan ifadelerin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olacağı, aynı Kanunun “Takdir Kararı” başlıklı 31. maddesinde, takdir komisyonunca belli edilen matrah veya matrah kısmının takdir kararına bağlı olduğu ve takdir kararlarında takdirin müstenidatı ve takdir hakkında izahatın bulunacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrasında, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, katma değer vergisinin konusunu teşkil eden işlemlerden olduğu, 2. maddesinin birinci fıkrasında, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesinin teslim sayılacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun, verginin konusunu teşkil eden işlemleri belirleyen 1. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; ticari faaliyetler çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisinin konusunu oluşturduğu; 10. maddesinin (a) fıkrasında; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında, vergiyi doğuran olayın meydana geleceği; 20. Maddesinin (1) numaralı fıkrasında, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 28. maddesinin verdiği yetkiye istinaden yayımlanan 24/12/2007 tarih ve 2007/13033 sayılı Kararname eki Karar uyarınca, bu Karara ekli listelerde yer alanlar hariç olmak üzere vergiye tabi işlemler için %18, I sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, II sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %8 oranında katma değer vergisi uygulanması gerekmektedir. Buna göre, anılan Kararname gereğince net alanı 150 m²’ye kadar konut teslimleri %1 oranında, 150 m²’nin üzerinde net kullanım alanına sahip konut teslimlerinin %18 oranında katma değer vergisine tabi olacağı belirtilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37/1. maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların gelir vergisi yönünden ticari kazanç olduğu hükmüne yer verildikten sonra, bu Kanunun uygulanması açısından ticari kazanç sayılacak faaliyetler yedi bent halinde sayılarak hangi tür faaliyetlerin ticari kazanç sayılacağındaki tereddütler bertaraf edilmiştir. Bu kapsamda aynı maddenin ikinci fıkrasının 4. bendinde de, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazancın ticari kazanç hükümleri çerçevesinde değerlendirileceği hükmüne yer verilmiş olup, buna göre, işlem sayısındaki çokluk ve işlemdeki istikrar, yapılan faaliyetin ticari mahiyette sayılması için yeterli olmaktadır.
Öte yandan Danıştayın müstekar hale gelmiş içtihatlarında da, bir işlemin devamlılık taşıdığının göstergesinin, o işlemin aynı vergilendirme döneminde yinelenmesi ya da önceki vergilendirme döneminde de yapılmış olması gerektiği, dolayısıyla gayrimenkul alım, satım ve inşasından elde edilen kazancın ticari kazanç olarak vergilendirilebilmesi için maddi ve şekli anlamda bir ticari organizasyonun belirgin olmadığı durumlarda, kazanç doğuran işlemin çokluğunun devamlılık unsurunu belirleyen en objektif ölçü olduğu, devamlılık unsurunun gerçekleşmesi halinde, bu işlemlerin kazanç sağlamak amacıyla yapılmadığını kanıtlama yükünün vergi mükelleflerine düşeceği kabul edilmiştir.
Bilindiği üzere, genellikle gayrimenkul edinimi kişisel gereksinim, servetin korunması veya satarak kazanç sağlama amaçlarından birine dayanmaktadır. Kişisel gereksinim nedeniyle gayrimenkul ediniminde sayının sınırlı olacağı ve servetin korunması amaçlı edinimde de tekrar satış gerektirmeyeceği dikkate alındığında, bu iki nedenden birine dayanılarak edinilen gayrimenkullerin gereksinimin ortadan kalkması veya servetin nakde dönüştürülmesini haklı ve gerekli kılan nedenlerle kanıtlanmadığı takdirde işlem sayısındaki çokluk, kazanç sağlama amacının da göstergesi kabul edilmelidir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı hakkında 2009 yılına ilişkin olarak düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nun düzenlendiği ve raporda davacının 2009 yılı içerisinde 11 adet tapu senedi ile tanımlanan işhanını % 50 hisseli iki kişiye ve 1 adet tarlayı da başka bir kişiye sattığı, davacının elde ettiği ticari kazanç üzerinden katma değer vergisi hesaplanması gerektiği, işhanının 2007 yılında 245.600 TL’ye, tarlayı ise 2008 yılında 2.000 TL’ye satın aldığı, tapu kayıtları ve alıcı beyanlarından 2009 yılında bu taşınmazlardan işhanının 295.000 TL’ye, tarlanın ise 5.000 TL’ye satıldığının tespit edildiği, takdir komisyonunca da satış bedellerinin dönem matrahı kabul edilerek, bu matrahlar üzerinden satışı yapılan yerlerin vasıfları dikkate alınarak %18 oranında vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatları yapıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, mahkemece dayanak kabul edilen … tarih, E:…, K:… sayılı karar ile taşınmazların satışının ticari faaliyet olduğu hususunda yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığı belirtilip, gelir vergisi matrahı açısından değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verildiği, görülmekte ise de, söz konusu satışların ticari olduğu konusunun ihtilafsız olduğu, mevcut dosya bazında matraha ilişkin tespitlerin ise tapu kayıtları ve alıcılar tarafından beyan edilen satış rakamlarının dönem matrahı olarak kabul edilerek bu matrah üzerinden satışı yapılan yerlerin vasıfları dikkate alınarak %18 oranında yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer tarhiyatlarında hukuka aykırılık, görülmediğinden temyize konu kararda isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 22/02/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.