Danıştay Kararı 4. Daire 2022/4210 E. 2023/33 K. 09.01.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2022/4210 E.  ,  2023/33 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/4210
Karar No : 2023/33

TEMYİZ EDEN TARAFLAR :1- … Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
2- …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına şirket ortağı sıfatıyla … Elek. Aydın. Ltd. Şti’nin muhtelif vergi borcunun tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesince verilen kararda; şirket ortaklığı sona ermiş olsa da ödeme emri ile takip edilen kamu alacaklarının doğduğu dönemde şirket ortağı olan kişilerin bu borcun ödenmemesinden sadece ortak olduğu dönemlerle ve hissesi oranıyla sınırlı olarak sorumlu olacağı, kamu alacağının şirketten tahsili için usulüne uygun olarak tüm kanuni yolların tüketildiği, buna rağmen söz konusu alacağın şirketten tahsil edilemediği, davacının şirket ortağı olduğu dönemler için hissesi oranında sorumlu olduğu, olayda tahsil zamanaşımı bulunmadığı anlaşıldığından; davacının ortak olduğu dönemlerin içerisinde yer aldığından dolayı dava konusu … tarih ve … sayılı ödeme emrinin, 2004/06 ila 12. dönemleri ve 2005/01 ila 09. dönemlerine isabet eden kamu alacaklarına dair kısmında hukuka aykırılık, davacının ortak olduğu dönemler içerisinde yer almadığından dolayı dava konusu … tarih ve … ana takip dosya numaralı ödeme emrinin geri kalan kısmında ve dava konusu … tarih ve … ana takip dosya numaralı ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı, Danıştay kararında belirtilen hususların araştırılmadan karar verildiği, kararın redde ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, kararın kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin 12/03/2012 tarihinde şirket ortağı …’e tebliğ edildiği, ancak tebliğ yapılan …’in asıl borçlu şirketteki hisselerini nihai olarak 22/09/2005 tarihli devir temlik sözleşmesi ile devrettiği ve 04/10/2005 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı anlaşıldığından, yetkili olmayan kişiye tebliğ edilen ödeme emri ile usulüne uygun kesinleşme sağlanmadan, asıl borçlu şirket hakkında amme alacağının tahsili için yukarıda anılan Kanun’un aramış olduğu takip yolları tüketilmeden davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı görüşü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar; temyiz konusu kararın, kabule ilişkin kısmının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
Davacının temyiz istemine gelince;
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un olay tarihinde yürürlükte olan 55. maddesinde; amme alacağını ödemeyenlere 7 gün içerisinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı, anılan Yasa’nın 58. maddesinde ise; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ilgili vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği hükme bağlanmıştır.
Yine 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesinde “Limited şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.” hükümleri yer almıştır.
Yukarıda yer alan Kanun hükümlerinin birlikte incelenmesinden, tüzel kişiliğe sahip şirketlerin vergi borçlarından dolayı öncelikle o şirket adına tarh ve tahakkuk işlemi yapılacağı, borç ödenmediği takdirde şirket adına ödeme emri düzenleneceği ve kamu alacağının şirketten tahsil edilmesi için idarece 6183 Sayılı Kanunda sayılan tüm takip yollarının tüketileceği ve buna rağmen kamu alacağı borçlu şirketten tahsil edilemezse şirket kanuni temsilcisi veya ortağı adına ödeme emri düzenleneceği anlaşılmaktadır.
Öte yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 94. maddesinin 2. fıkrasında, Tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olduğu, Bilinen Adresler başlıklı 101.maddesinde; mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adreslerin, adres değişikliğinde bildirilen adreslerin, işi bırakmada bildirilen adreslerin, vergi beyannamelerinde bildirilen adreslerin, yoklama fişi ile bildirilen adreslerin, vergi mahkemelerinde açılan davalarda dava dilekçelerinde bildirilen adreslerin, yetkili memur tarafından tutanakla tespit edilen adreslerin, bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarında tespit edilen adreslerin mükellefin bilinen adresleri olduğu, mektupların gönderilmesinde bu adreslerden tarih itibariyle tebligatı yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanının nazara alınacağı, aynı Kanunun Tebliğ Evrakının Teslimi başlıklı 102.maddesinde; muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektup posta idaresince derhal tebliği yaptıran idareye geri gönderileceği, bu işlemin komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı hükmüne yer verilmiş, aynı Kanunun Tebliğin İlanla Yapılacağı Haller başlıklı 103.maddesinde; muhabatın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektubun geri gelmesi halinde tebliğin ilan yoluyla yapılacağı düzenlenmiştir.
Bu hükümlere göre vergi alacağının tahakkuk etmesi, usulüne uygun tarh edilerek yukarıda anılan kurallar çerçevesinde tebliğ edilmesi ile mümkündür. Bunun için de, tarh edilen vergi ve ceza ihbarnamesinin evvela muhatabına 213 sayılı Kanun’un yukarıda anılan 102. maddesindeki usullerin tüketilmesi suretiyle tebliğine çalışılması, bu usullerin tükenmesine rağmen ihbarnamesi tebliğ edilemeyen vergi ve cezaların ilanı yoluyla tebliği cihetine gidilmesi, ilan yoluyla tebliği halinde de anılan Kanunun ilanen tebliğe ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının … Elektrik Aydınlatma Ltd.Şti.’e ait hisselerin bir kısmını, 12/5/2004 tarihli ortaklar kurulu kararıyla devralarak ortak olduğu ve şirket müdürü seçildiği , bu hisselerini 22/9/2005 tarihli ortaklar kurulu kararıyla devrettiği, asıl borçlu şirketin kamu borçlarını ödememesi üzerine hakkında düzenlenen ödeme emirlerinin şirkete 12/03/2012 tarihinde tebliğ edildiği, alacağın … Elektrik Aydınlatma Ltd.Şti.’den tahsil edilmediğinden bahisle şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Asıl borçlu şirket nezdinde amme alacağının tahsil yollarının tüketilip-tüketilmediği hususuna ilişkin; asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin 12/03/2012 tarihinde şirket ortağı …’e tebliğ edildiği, ancak tebliğ yapılan …’in asıl borçlu şirketteki hisselerini nihai olarak 22/09/2005 tarihli devir temlik sözleşmesi ile devrettiği ve 04/10/2005 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı anlaşıldığından, yetkili olmayan kişiye tebliğ edilen ödeme emri ile usulüne uygun kesinleşme sağlanmadan, asıl borçlu şirket hakkında amme alacağının tahsili için yukarıda anılan Kanun’un aramış olduğu takip yolları tüketilmeden davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığından, temyiz konusu kararın redde ilişkin hüküm fıkrasında isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne, davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmının ONANMASINA,
3.Mahkeme kararının redde ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 09/01/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.