Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2022/4203 E. , 2022/9187 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/4203
Karar No : 2022/9187
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sanayi Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle takdir komisyonu kararına istinaden resen tarh edilen 2010/5,6,7,8,10,11,12 ve 2011/1,2,3,4 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacıya fatura düzenleyen … Vergi Dairesi mükellefi … İnşaat Metal Kimya ve Orman Ür. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer alan tespitler, anılan mükellef tarafından düzenlenen faturaların sahte olduğunu kanıtlamaya yeterli olmadığından yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin kabulü ve Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Davacının fatura aldığı Tasfiye Hal. … İnşaat Metal Kimya ve Orman Ür. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında tanzim edilen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporunda, … Mah. … Cad. No:… …/… adresinde yurt içinde ve dışında her nevi kara nakil vasıtaları ile yük ve eşya taşımacılığı, nakliye komisyonculuğu yapmak ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işlerde faaliyet göstermek üzere 07/04/2010 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, defter-belge isteme yazısının tebliğ edilemediği, … ve …’ın %50’şer oranda hisse sahipleri olduğu, 07/04/2010 tarihli yoklamada; nakliyat ve komisyonculuk işine başlandığı, iş yerinin ofis olarak kullanıldığı, 3 masa, koltuk, bilgisayar ve ekipmanlarının bulunduğu, 05/06/2012 tarihli yoklamada; mükellefin adreste tanınıp bilinmediği, faaliyette olmadığı, 18/06/2012 tarihli yoklamada; adreste mükellef kurum yetkilisinin ikamet ettiği, müstakil virane bir evde yatıp kalktığı, gece geç saatlerde gelip yattığı, bazen hiç gelmediği, defalarca uğranmasına rağmen kendisiyle irtibat kurulamadığı, 2010 kurumlar vergisi matrahının 11.439,00-TL olarak beyan edildiği, muhtasar beyanlarda 4 ilâ 10 arasında değişen sayılarda işçi bildirildiği, raporun düzenlendiği tarih itibariyle vadesi geçmiş ve ödenmesi gereken toplam vergi borcunun 12.898,48-TL olduğu, ödenen vergi aslının ise sadece 57,00-TL olduğu, 2010 KDV matrahının 3.721.046,58-TL olduğu, Bs formu ile bildirilen tutarın 3.666.797,00-TL olduğu, diğer firmalarca verilen Bs formlarında yer alan tutarın 12.071.568,00-TL olduğu, mükellefçe verilen Ba formunda yer alan tutarın 3.681.985,00-TL olduğu, 2011 KDV matrahının 1.086.921,67-TL olduğu, Bs formu ile bildirilen tutarın 1.077.180,00-TL olduğu, diğer mükelleflerce verilen Ba formlarında yer alan tutarın 4.718.629,00-TL olduğu, mükellefçe verilen Ba formunda yer alan tutarın 1.030.212,00-TL olduğu, 2010 yılındaki alışların %35’i, 2011 yılındaki alışların %22’sinin sahte olduğu tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen tespitlere göre, defter ve belge isteme yazısının şirket yetkilisine tebliğ edilemediği, şirket adresi olarak gösterilen adreste aynı zamanda şirket yetkilisi tarafından ikamet amaçlı kullanıldığı, yapılan yoklamalarda virane bir yer olduğu ve çoğunlukla uğranılmadığı, kuruluşundan kısa süre sonra milyonluk cirolara ulaşıldığı, sahip olduğu kapasite ve organizasyonla bu denli büyük cirolara ulaşmasının ticari ve teknik icaplarla bağdaşmadığı, KDV beyanları ile Ba-Bs analizi neticesinde ortaya çıkan satış tutarları arasında yüksek miktarda uyumsuzluk olduğu, yüksek cirolar elde eden ve yüksek matrahlı katma değer vergisi beyan etmiş olan bir mükellefin adresinde bulunamaması ya da faaliyet yerinin boş ve kapalı olması, çevresinde şirketin tanınmaması ve şirket müdürüne ulaşılamaması, mükellef tarafından defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, yüksek cirolara sahip bir firma açısından normal olmayıp ticari hayatın olağan akışına uymadığı gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, bu mükellefin düzenlediği faturaların gerçekte bir mal teslimi veya hizmet ifası olmadığı sonucuna ulaşıldığından, aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 26/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.