Danıştay Kararı 4. Daire 2022/4191 E. 2023/415 K. 31.01.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2022/4191 E.  ,  2023/415 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/4191
Karar No : 2023/415

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av…

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Nakliyat Madencilik İnşaat Ticaret Sanayi Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Posta ve Telgraf Teşkilatı AŞ ile imzalamış olduğu 5. Bölge Ayrım-Dağıtım Hizmetlerine İlişkin Doğrudan Temin Sözleşmesi kapsamında yapılan iş sonucunda 2018/3 ila 2019/10 dönemlerine ait faturalara ilişkin hak ediş ödemelerinden sorumlu sıfatıyla 9/10 oranında tevkif edilen katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine dair … tarih ve E…. sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen .. tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; olayda, davacı adına idarece tarhiyat vb. işlemler yapılmadığı gibi, hak edişlerinden KDV de tevkif edilmediği, PTT tarafından verilen düzeltme beyannamesi üzerine ödeme yapılmadığı ve iade isteminde de bulunulmadığı, bu haliyle, üçüncü şahıs olan PTT tarafından verilen düzeltme beyannamesinin iptalinin davacı tarafından istenemeyeceği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; olayda, PTT AŞ tarafından her ne kadar davacı şirket ile imzalanan sözleşme içeriği işin iş gücü temini olduğundan bahisle davacı şirkete yapılan hak ediş ödemelerinden, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği doğrultusunda 9/10 oranında KDV tevkifatı yapılmışsa da; taraflar arasında imzalanan sözleşme ve eki teknik şartnamede öngörülen, çalıştırılan personele ilişkin sorumlulukların davacı şirkete ait bulunmasına, personelin çalışma düzeninin davacı şirket tarafından belirlenmesine ve kontrol edilmesine ilişkin hükümler dikkate alındığında, davacı şirket tarafından yüklenilen işin tamamen kendi sorumluluğunda ve kendi elemanları tarafından sağlandığı, işçilerin sevk ve idaresinin davacı şirkette olduğu kanaatine ulaşıldığından, imzalanan sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından üstlenilen işin niteliğinin iş gücü temini olduğundan bahisle yapılan 9/10 oranındaki katma değer vergisi tevkifatında ve dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, sözleşme konusu işin PTT AŞ’nin temel görevi olan ayrım-dağıtım faaliyetine iş gücü temini olması ve hizmetin ifası sırasında şirket işçilerinin sevk ve idaresinin asıl itibariyle PTT AŞ’de olması nedeniyle, yapılan katma değer vergisi tevkifatında hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 31/01/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacı tarafından, Posta ve Telgraf Teşkilatı AŞ ile imzalamış olduğu 5. Bölge Ayrım-Dağıtım Hizmetlerine İlişkin Doğrudan Temin Sözleşmesi kapsamında yapılan iş sonucunda 2018/3 ila 2019/10 dönemlerine ait faturalara ilişkin hak ediş ödemelerinden sorumlu sıfatıyla 9/10 oranında tevkif edilen katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine dair …tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davanın kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine dair Vergi Dava Dairesi kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Vergi sorumlusu” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında; mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hükmüne yer verilmiştir.
26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 01/05/2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin 2.1.3.2.5. “İşgücü Temin Hizmetleri” bölümünde; Tebliğin (I/C-2.1.3.1/a ve b) bölümünde sayılanlara, faaliyetlerinin yürütülmesi ile ilgili işlemlerde kullanılan işgücünün sağlanması şeklinde verilen hizmetlerde (işgücü temin hizmeti alımlarında), alıcılar tarafından (9/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacağı; gerçek veya tüzel kişilerin, faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin olarak ihtiyaç duydukları işgücünü, kendilerine hizmet akdi ile bağlı ücretli statüsünde hizmet erbabı çalıştırarak temin etmek yerine, alt işverenlerden veya bu alanda ya da başka alanlarda faaliyette bulunan diğer kişi, kurum, kuruluş veya organizasyonlardan temin ettiği bu tür hizmetlerin, esas itibariyle, temin edilen elemanların, hizmeti alan işletmenin bilfiil sevk, idare ve kontrolü altında çalıştırılabilmesinin mümkün bulunduğu durumlarda tevkifat kapsamına girdiği; bu şekilde ortaya çıkan hizmetlerde, temin edilen elemanların, hizmeti alana ücretli statüsünde hizmet akdiyle bağlı olmaması ve temin edilen elemanların, hizmeti alanın sevk, idare ve kontrolü altında çalıştırılması şartlarının varlığı halinde tevkifat uygulanacağı, elemanların işletmenin mal ve hizmet üretimi safhalarından herhangi birinde çalıştırılması halinde, sevk, idare ve kontrolün hizmeti alan işletmede olduğunun kabul edileceği, dolayısıyla işgücü temin hizmetinin varlığının tespitinde; hizmetin ifasında kullanılan elemanların işgücü temin hizmetini veren firmanın bünyesinde bulunması ve ona hizmet akdiyle bağlı olması, hizmeti alanın sevk, idare ve kontrolü altında çalıştırılması gibi karinelerin göz önünde bulundurulacağı, bu hususların varlığının, taraflar arasında bir sözleşme yapılmışsa bu sözleşmedeki hükümler veya sözleşmeye bağlı teknik şartnamedeki açıklamalar da dikkate alınarak tespit edileceği; iş gücü temin hizmeti veren mükellefin, söz konusu hizmeti bir başka mükelleften temin ettiği elemanları kullanarak sunması halinde sadece kendisine verilen işgücü temin hizmetinde tevkifat uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Olayda, her ne kadar imzalanan sözleşme ve eki teknik şartnamede, çalıştırılan personele ilişkin sorumluğun, sevk ve idarenin davacı şirkete ait olduğu belirtilmiş ise de, sözleşme konusu işin PTT AŞ’nin temel görevi olan ayrım-dağıtım faaliyetine ilişkin olduğu ve hizmetin ifası sırasında şirket işçilerinin sevk ve idaresinin asıl itibariyle PTT AŞ’de bulunduğu dikkate alındığında, yapılan işin gerçek mahiyetinin iş gücü temin hizmeti olduğu sonucuna varıldığından, alıcı konumunda olan PTT AŞ tarafından uygulanan davaya konu katma değer vergisi tevkifatında ve dolayısıyla dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ve Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.

(XX) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları “idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptaller için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan” davalar olarak tanımlanmış; 14. maddesinde, dava dilekçelerinin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği; 15/1-b. maddesinde ise, dava konusu edilebilecek bir işlem bulunmadığı takdirde davanın reddedileceği kurala bağlanmıştır.
Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanları belirleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377. maddesinin 1. fıkrasında, mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtildikten sonra; 378. maddesinde de, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödeme yapılmış veya ödemeyi yapan taraftan verginin kesilmiş olması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından, Posta ve Telgraf Teşkilatı AŞ’nin 03/11/2020 ve 16/11/2020 tarihlerinde KDV-2 beyannameleri ile ilgili olarak verdiği düzeltme beyannamelerinin iptali ve 2018/3 ila 2019/10 dönemlerine ait faturalara ilişkin işlemlerin tevkifat uygulanmadan önceki hale döndürülmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, idarece, davacı adına herhangi bir işlem yapılmadığı, 3. şahıs konumunda olan PTT AŞ tarafından, davacının bilgisi dışında ilgili dönem KDV-2 beyannamesi düzeltildikten sonra vergi dairesine ödenen tutarın, ancak 1 Seri No’lu KDV Kanunu Genel Tebliğinde açıklanan usullere göre iadesinin talep edilebileceği, dolayısıyla PTT AŞ’nin verdiği düzeltme beyannamelerinin iptalinin davacı tarafından değil ancak PTT AŞ’nce istenebileceği dikkate alındığında, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca incelenmeksizin reddi gerektiği sonucuna varıldığından, uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ve Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.