Danıştay Kararı 4. Daire 2022/3533 E. 2023/1382 K. 14.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2022/3533 E.  ,  2023/1382 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/3533
Karar No : 2023/1382

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :…Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2010 yılında gerçekleştirdiği taşınmaz satışı nedeniyle elde ettiği değer artış kazancını beyan dışı bıraktığından bahisle vergi tekniği raporu dayanak alınmak suretiyle takdir komisyonu kararına istinaden resen tarh edilen tekerrür artırımlı vergi ziyaı cezalı gelir vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Bölge İdare Mahkemesince verilen kararda; davacının, inşaat arsasını kendisi satın alarak burada inşaat yaptığı, tapuda kat mülkiyetine çevirdiği dairelerin bedelini kendisi belirleyerek bu bedel üzerinden kendi üzerine fatura ettiği anlaşıldığından, söz konusu taşınmazların davacıya satışının gerçek bir alım satım ilişkisine dayanmadığı ve davacı tarafından bir ivaz karşılığında iktisap edilmediği, inşa edildiği görüldüğünden, tapuya ilk kayıtta yer alan bedel üzerinden yola çıkılarak anılan bağımsız bölümlerin satışından elde edilen gelirin, değer artış kazancına konu edilmesi sonucu yapılan vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarhiyatında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, istinaf başvurusunun kabulüne, davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının 2010 yılı gelirini kayıt ve beyan dışı bıraktığının sabit olduğu, vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarhiyatının usul ve yasaya aykırı olduğu şeklinde davacı iddialarının yerinde olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddiası halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu; 30. maddesinde, re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olduğu, 134. maddesinde de, vergi incelenmesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde; gerçek kişinin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu, 2. maddesinde ise diğer kazanç ve iratların da gelire giren kazanç ve iratlardan olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Yine aynı Kanun’un mükerrer 80. maddesinde, diğer kazanç ve iratlardan değer artışı kazançlarının hangi işlemlerden doğduğu açıklandıktan sonra 6. bentte; iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız iktisap edilenlere hariç) 70. maddesinin birinci fıkrasında (1), (2),( 4), ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazancı olarak vergiye tabi gelire dahil edilmiştir. Buna göre, gayrimenkuller üzerindeki mülkiyet hakkının devredilmesinden doğan kazancın (belli şart ve süreler için devri halinde) değer artışı kazancı olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, gayrimenkullerin elden çıkarılmasından sağlanan kazançların değer artış kazancı sayılabilmesi için bir bedel karşılığında edinilmiş olması, edinme tarihinden itibaren beş yıl içinde elden çıkarılması ve gayrimenkulün kişisel servete dahil olması gerekmektedir.
Arsa üzerinde birden çok bağımsız bölümden oluşan yapı yapılması, arsanın vasfını değiştirmekte ve üzerindeki mülkiyet hakkının paylara bölünerek, birbirinden bağımsız hale gelen bu payların ayrı ayrı elden çıkarılmasına olanak sağlamaktadır. Tapuda ayrı bağımsız bölümler olarak tescil edilmiş her taşınmaz satışı ayrı ve bağımsız işlemdir.
Davacının, İstanbul ili, Kartal ilçesi, … Mah. Sunar Sok. … pafta, … ada, … parseldeki arsayı … tarihinde satın aldığı ve arsa üzerinde kayıtlı 4 bağımsız bölümden oluşan inşaatı gerçekleştirdiği daireler, satın alınan arsadan başka ve yeni bir edimdir.
Dosyanın incelenmesinden, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Marmara Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı’nın … tarih ve … sayılı yazısında, davacının 2010 hesap dönemine ilişkin ticari faaliyetlerine ait hesap ve işlemleri Genel İnceleme gerekçesi ile sınırlı olarak incelenmesinin istenildiği, Kartal Tapu Müdürlüğünden alınan yazıya istinaden 2010 yılında sattığı taşınmazlardan kaynaklanan değer artışını beyan dışı bıraktığının tespit edildiği, GİB YBS sorgulamalarında, davacının, … Mah. … Mevki, Kartal/ İstanbul … pafta, … ada, … parsel’de bulunan kat irtifakı olan iki adet taşınmazı 26/02/2010 ve 11/08/2010 tarihlerinde … … adlı şahıslara satışını gerçekleştirdiği, mükellef tarafından idarelerine sunulan belgelerde ve mükellefin ifadesine göre söz konusu iki dairenin 2008 yılında yapmış olduğu müteahhitlik faaliyeti sonucu elde etmiş olduğunun tespit edildiği, 2008 yılında faaliyetini sonlandırması sonucu söz konusu daireleri kendisine 21/10/2008 tarihinde daire başı 45.000,00 TL olarak satışını gerçekleştirdiği, mükellefe 2010 yılında satışı yapılan taşınmazların satış tutarlarının ne olduğu, söz konusu satışların neden fatura edilmek suretiyle yasal defter kayıtlarına ve vergi beyannamelerine intikal ettirilmediğinin sorulduğu, mükellefin ifadesinde, … ve … yapılan satışların tutarının yetmiş beşer bin TL olduğu, o dönem bir karışıklık yaşanması sebebiyle söz konusu satışlara ilişkin fatura düzenlemeyi, vergi dairesine beyan etmeyi sehven unuttuğun belirtildiği, 2010 yılında mükellefin satmış olduğu gayrimenkullerin satış bedellerinin tespiti amacıyla gayrimenkul alıcılarının bilgilerine başvurulduğu, söz konusu gayrimenkul alıcılarından, … vermiş olduğu ifade de, söz konusu daireyi 140.000,00TL’ye satın aldığı, söz konusu tutarın 75.000,00TL’si için … Pendik Şubesinden kredi çektiği, kalan tutarı ise nakit olarak elden ödediği, diğer gayrimenkul alıcısı … vermiş olduğu ifade de ise, söz konusu daireyi 130.000,00TL’ye satın aldığı, mükellef, 2008 yılında yapmış olduğu ve aynı yıl içerisinde sonlandırdığı faaliyeti neticesinde elde etmiş olduğu gayrimenkulleri, 2010 yılında satışını yaptığından, davalı idare tarafından davacı hakkında değer artış kazancı yönünden mükellefiyet tesis edilerek takdir komisyonu tarafından belirlenen matrah üzerinden tarhiyatın yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki mevzuat hükümleri birilikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından 2007 yılında satın aldığı arsa üzerine yapılan ve 2008 yılında kat irtifakı tesis edilen bağımsız bölümlerin satışının bu yıldan (2008) itibaren 5 yıllık süre geçmeden gerçekleştirildiği ihtilafsız olup, bu satışlar nedeniyle elde edilen gelirin değer artış kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacıya ait bağımsız bölümlerin tapuya tescil edildiği tarihteki emsal bedeli yeniden değerleme oranında eskale edilerek satış bedelinden düşülmesi suretiyle bulunarak varsa değer artışı tutarından istisna tutarının indirilmesi suretiyle bulunacak matrah farkına isabet eden vergi tutarı tadil edilerek karar verilmesi gerektiğinden temyize konu kararda isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 14/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesinin kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.