Danıştay Kararı 4. Daire 2022/2686 E. 2023/560 K. 06.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2022/2686 E.  ,  2023/560 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/2686
Karar No : 2023/560

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, kanuni temsilcisi olduğu … Eğitim Sağlık Matbaa Turizm İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin vergi borçlarının tahsilini güvence altına almak amacıyla İstanbul İli Güngören İlçesi … Mahallesi …Parselde bulunan … bağımsız bölüm numaralı mesken niteliğindeki taşınmazına … tarih ve … sayılı haciz bildirisiyle uygulanan ihtiyati haczin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davalı idarece asıl borçlu şirketin vergi borçlarının tahsili amacıyla davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emirleri düzenlenerek tebliğ edildiğinin belirtildiği, ayrıca söz konusu ödeme emirleri dayanak alınmak suretiyle düzenlenen haciz varakalarının dosyaya sunulduğu, amme alacağının güvenceye alınması amacıyla getirilen bir tedbir işlemi olan ihtiyati haczin belirli şartlar altında ilgililer hakkında cebren tahsil aşamasına geçilmeden uygulanan bir tedbir işlemi olmasına rağmen, dava konusu olayda amme alacağının cebren tahsili aşamasına geçilerek davacı adına ödeme emri düzenlendikten sonra ihtiyati haciz işlemi uygulandığı, oysaki ödeme emrinin düzenlenmesinden sonra kesin haciz aşamasına geçileceğinden, bu aşamada ihtiyati haciz uygulanamayacağı, dolayısıyla dava konusu ihtiyati haciz işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin ancak kesinleşen ve tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarından dolayı sorumlu tutulabilecekleri ve haklarında tüzel kişinin borçlarıyla ilgili olarak ancak bu aşamada ihtiyati haciz gibi amme alacağının korunmasına ilişkin bir işlemin uygulanabileceği dikkate alındığında, davacının taşınmazına kanuni temsilcisi olduğu tüzel kişinin vergi borçları nedeniyle uygulanan dava konusu ihtiyati haciz işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile sonucu itibarıyla usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Teminat isteme” başlıklı 9. maddesinde; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği belirtilmiş, “İhtiyati haciz” başlıklı 13. maddesinde ise, ihtiyati haciz sebepleri yedi bent halinde tek tek sayılmış, bu hallerden herhangi birisinin mevcudiyeti takdirinde de hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre, ihtiyati haczin derhal tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır.
Kanun’un “Amme alacaklarının korunması” başlıklı ikinci bölümünde yer alan söz konusu hükümler, amme alacağının, cebri takip ve tahsiline dair aşamalardan önce, korunması ile ilgili olması bakımından bu aşamalardan tamamen farklı ilkelere dayanmaktadır. Bunlar, amme alacağının tahsilinin, rızaen ödeme veya cebren takip ve tahsil safhalarından önce tehlikeye girmesini önlemek ve alacaklı amme idaresinin haklarını korumak amacını taşıyan önlemleri ifade etmektedir. İhtiyati haciz müessesesi de, amme alacağının, tahsili için kesin haciz uygulanıp satışa kadar devam edecek süreçte yukarıda belirtilen şartların varlığı ve tespiti halinde, güvence altına alınması amacıyla getirilen geçici bir müessesedir. Dolayısıyla, amme alacağının kesin haciz işlemi uygulanarak cebren tahsilinin mümkün olduğu bir aşamada, geçici nitelikte bir tedbir olan ihtiyati haciz işlemi de uygulanamaz.
23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinin 2. fıkrasında, kapatılan kurum ve kuruluşlara ait olan taşınırlar ile her türlü malvarlığı, alacak ve haklar, belge ve evrakın Hazine’ye bedelsiz olarak devredilmiş sayılacağı, bunlara ait taşınmazların tapuda re’sen Hazine adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak tescil edileceği hükme bağlanmış, 17/08/2016 tarih ve 29804 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 5. maddesinin 1. fıkrasında, 20/07/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne veya Hazine’ye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının her türlü taşınır, taşınmaz, malvarlığı, alacak ve hakları ile belge ve evraklarının (devralınan varlık); her türlü tespit işlemini yapmaya, kapsamını belirlemeye, idare etmeye, avans dahil her türlü alacak, senet, çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile diğer her türlü işlemi yapmaya, devralınan varlıklarla ilgili olup kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç ve yükümlülükleri tespite ve hiçbir şekilde devralınan varlıkların değerini geçmemesi, ek mali külfet getirmemesi, kefaletten doğmaması ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY)’ne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle gerçek mal veya hizmet ilişkisine dayanması şartıyla bu varlıkların değerlendirilmesi suretiyle bunları uygun bir takvim dahilinde ödemeye, kapatılan kurum ve kuruluşların taahhüt ve garanti ettiği ancak vermediği mal ve hizmet bedellerinin ödemesini durdurmaya veya ödemeye, tahsili mümkün olmadığı anlaşılan veya tahsilinde ve takibinde yarar bulunmayan hak ve alacaklar ile taahhüt ve garantilerin tahsilinden vazgeçmeye, her türlü sulh işlemini yapmaya, devralınan varlıklarla ilişkili kredi veya gerçek bir mal veya hizmet ilişkisine dayanan borçlar nedeniyle konulmuş ve daha önce kaldırılmış takyidatları kredinin veya borcun ödenebilmesini sağlamak amacıyla kaldırıldığı andaki koşullarla tekrar koydurmaya ve ihyaya, menkul rehinleri dikkate almaya, devralınan varlıklara konulan takyidatların sınırlarını belirlemeye ve kaldırmaya, finansal kiralama dahil sözleşmelerin feshine veya devamına karar vermeye, devralınan varlıkların idaresi, değerlendirilmesi, elden çıkarılması için gerekli her türlü tedbiri almaya, gerektiğinde devralınan varlıkların tasfiyesi veya satışı amacıyla uygun görülen kamu kurum ve kuruluşlarına devretmeye, devir kapsamında olmadığı belirlenen varlıkları iadeye, kapatılanların gerçek kişiye ait olması halinde devralınacak varlıkların kapsamını belirlemeye, tereddütleri gidermeye, uygulamaları yönlendirmeye, bütün bu işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye, vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğerleri yönünden Hazine ve Maliye Bakanlığının yetkili olduğu hükme bağlandıktan sonra, 2. fıkrasında, bu madde kapsamında devralınan varlıklardan nakit ve diğer hazır değerlerin emanet, diğer varlıkların ise nazım hesaplarda izleneceği, nazım hesaplarda izlenen varlıklardan elden çıkarılanların tutarının emanet hesaplarına alınacağı, ödenmesine karar verilen borçların bu emanetlerden ödenerek kalan tutarın bütçeye gelir kaydedileceği, 3. fıkrasında ise, kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının bağlı oldukları şirketlerin faaliyetleri sonlandırılarak ticari sicil kayıtlarının re’sen terkin edileceği, bunların devralınan varlıkları dışındaki varlıklarının da Hazine’ye bedelsiz devredilmiş sayılacağı kuralına yer verilmiş, (06/01/2017 tarih ve 29940 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6. maddesi ile değişik) 5. fıkrasında da, borçların ödenmesinde, kamu idarelerine ödenmesi gereken vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay gibi borçlar, çalışanların sigorta primleri, rehinli alacaklar, enerji, iletişim ve su kullanım borçları, çeşidine bakılmaksızın beşyüz Türk Lirasını geçmeyen borçlar ve diğerleri şeklinde sıralamanın esas alınacağı, 8. fıkrasında da, bu madde hükümlerinin 20/07/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler uyarınca gerçekleştirilen bütün kapatma işlemleri hakkında uygulanacağı hükümleri yer almıştır.
Yukarıda açıklanan, 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile, ilk olarak kapatılan kurum ve kuruluşlara ait olan taşınırlar ile her türlü malvarlığı, alacak ve haklar, belge ve evrakın Hazine’ye bedelsiz olarak devredilmiş sayılacağı, bunlara ait taşınmazların tapuda re’sen Hazine adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak tescil edileceği hükme bağlanmış iken, 17/08/2016 tarih ve 29804 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de, kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne veya Hazine’ye devredilen kurum ve kuruluşların borç ve yükümlülüklerinin tespit edilmesi, bunların uygun bir takvim dahilinde ödenerek borçlarının belli bir sıra cetveli dahilinde tasfiye edilmesi yönünde düzenlemelere yer verilmiştir.
Dava dosyası ile davacı adına kayıtlı diğer taşınmazlara farklı haciz bildirileriyle uygulanan ihtiyati hacizlerin iptali istemiyle açılan davalara ilişkin Danıştay Dördüncü Dairesinin E:2022/2726 ve E:2022/2736 sayılı dosyaları ve asıl borçlu şirketin diğer kanuni temsilcileri adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davalara ilişkin Danıştay Dördüncü Dairesinin E:2018/7278, E:2018/8552 ve E:2020/345 sayılı dosyalarında yer alan bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden; ihtiyati hacze konu amme alacaklarının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin 03/09/2015, 18/02/2016, 17/03/2016 ve 29/06/2016 tarihlerinde şirkete tebliğ edildiği, akabinde amme alacağının tahsili amacıyla tapu müdürlüklerine kat’i haciz bildirilerinin gönderildiği, şirketin, 667 sayılı KHK uyarınca kapatılarak 670 sayılı KHK uyarınca ticaret sicil kaydının 24/08/2016 tarihinde re’sen terkin edildiği, 24/07/2016 tarih ve 29780 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 371 Sıra Nolu Milli Emlak Genel Tebliği’ne istinaden OHAL kapsamında şirketin mal varlığının Hazine’ye devredildiği, davalı idarece … tarih ve … sayılı yazı ile davacının da aralarında bulunduğu şirket yöneticileri hakkında 6183 sayılı Kanun’un 13/3. maddesi gereğince toplam 634.209,26 TL tutarındaki borç miktarı kadar ihtiyati haciz kararının onaylandığının bildirildiği, … tarih ve … sayılı haciz bildirisi ile davacı adına kayıtlı taşınmaza ihtiyati haciz uygulandığı, 2016/1 Sıra Sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri Uyarınca Kapatılan Kurum ve Kuruluşlar Hakkında Yapılacak İş ve İşlemlere İlişkin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Genelge uyarınca kurulan İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunca asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Görüş ve Öneri Raporu’na göre, asıl borçlu şirketin toplam varlıklarının 49.458.595,77 TL, toplam borçlarının ise 1.562.455,02 TL tutarında olduğu ve davalı idare tarafından da 06/10/2016 tarihinde defterdarlığa alacak bildirimi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ihtiyati haciz işlemi öncesinde, asıl borçlu şirketin amme alacağını karşılamaya yeter mal varlığına kat’i haciz işleminin uygulanabilir safhaya gelinmiş olması ve ihtiyati hacze konu borç tutarının üzerinde mal varlığının Hazine’ye devri suretiyle, söz konusu amme alacağının tahsilinin güvence altına alındığı anlaşıldığından, dava konusu ihtiyati haciz işleminde hukuka uyarlık, söz konusu işlemi iptal eden Vergi Dava Dairesi kararında ise sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 06/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyize konu kararın, Vergi Mahkemesi kararında yazılı gerekçeyle onanması gerektiği görüşüyle, Daire kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.