Danıştay Kararı 4. Daire 2022/1846 E. 2023/2245 K. 24.04.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2022/1846 E.  ,  2023/2245 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/1846
Karar No : 2023/2245

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı sıfatıyla, uygulanan haciz işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davalı idare tarafından verilen savunma dilekçesinde, dava konusu ödeme emirlerine ait vergi borçları için, asıl borçlu şirket tarafından, … tarih ve … sayılı dilekçe ile 6552 sayılı Yasadan faydalanıldığı, 16/06/2017 tarihinde 7020 sayılı Yasadan faydalanıldığı, … ve … ile … tarih ve … sayılı dilekçeler ile 7143 sayılı Yasadan faydalanıldığı ancak, bazılarının kısmi ödenmesi, bazılarının hiç ödenmemesinden bahisle tüm dilekçelerin iptal edildiğinin belirtildiği, 6552, 7020 ve 7143 sayılı Yasalar kapsamında yapılan başvuru üzerine söz konusu vergi borçlarının yeniden yapılandırılması halinde anılan Yasa hükümleri ile yeni bir hukuki durum ortaya çıkacağından, 6552, 7020 ve 7143 sayılı Yasalar kapsamında göre belirlenecek varsa ödenmeyen tutarların takip ve tahsil edilebilmesi için öncelikle şirket adına ödeme emri düzenlenmesi gerekirken, davacıya ödeme emri tebliğinden sonra yapılandırılan kamu alacağı için asıl borçlu şirket hakkında vergi borçları için ödeme emri düzenlenmediği, yapılandırma sonrasında asıl borçlu şirket hakkındaki takibin usulüne uygun olarak sonuçlandırılmadığı, dolayısıyla borçların asıl borçlu şirketten tahsil edilemediğinin ortaya konulamadığı anlaşıldığından, davacı adına tatbik edilen haciz işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, idarece yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, aks yöndeki kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 54. maddesinde, ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı; 55. maddesinde, amme alacağını vâdesinde ödemeyenlere 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde de, kendisine ödeme emri tebliğ edilen şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı iddiası ile tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde itirazda bulunabileceği (dava açabileceği) hükümlerine yer verilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Limited şirketlerin amme borçları” başlıklı 35. maddesinin 1. fıkrasında, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tâbi tutulacakları düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; kamu alacaklarının tahsili için, asıl borçlu şirket adına takip yollarının tüketilerek kamu alacağının kesinleşmesinin ardından, limited şirketin vergi borcunun öncelikle şirketin mal varlığından tahsiline çalışılması, yapılacak malvarlığı araştırması sonucunda şirketten kısmen veya tamamen tahsil olanağı kalmadığının somut bir şekilde ortaya konulması hâlinde ise şirketin kanuni temsilci ve ortaklarından tahsili yoluna gidilmesi, adına ödeme emri düzenlenecek kişinin borcun ilişkin olduğu dönemde şirket ortağı olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu amme alacağının gerçekleştiği dönemi de kapsayacak şekilde şirket ortağı olduğu anlaşılan davacının, asıl borçlu şirket tarafından yapılandırılan ve borcun ödenmemesi üzerine yapılandırma işleminin iptaliyle şirketten tahsil edilemeyen, ilgili döneme ilişkin amme alacağının şirket ortağı sıfatıyla tahsili için adına yapılan, dava konusu amme alacağını içeren takibe konu borçtan sorumlu olması gerektiğinden, aksi gerekçeyle verilen Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 24/04/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.