Danıştay Kararı 4. Daire 2022/1467 E. 2023/1348 K. 13.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2022/1467 E.  ,  2023/1348 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/1467
Karar No : 2023/1348

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Turizm Organizasyonları Reklamcılık ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçları için kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E…, K:…. sayılı kararda; dava konusu amme alacaklarının asıl amme borçlusu şirketin 2008 ve 2009 yılı muhtelif dönemlerine ait olup vade tarihlerinin 27/01/2012 ve 30/01/2012 tarihi olarak belirlendiği, dava konusu ödeme emri içeriği borçlara karşılık gelen şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin ilanen tebliğ edildiği belirtilmiş ve bir kısım tutanak dosyaya ibraz edilmiş ise de ilanen tebliğe ilişkin evrakın mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlenmediği, ayrıca 2015 yılında sicilden terkinine karar verilen şirket hakkında 2016 yılında mal varlığı araştırması ve haciz işlemleri yapıldığı, tüzel kişiliğin sona ermesinden sonra yapılan haczin zamanaşımına kesilmesinde herhangi bir etkisinin bulunmadığı açık olduğu, bu itibarla; dava konusu ödeme emri içeriği borçlara karşılık gelen şirket adına düzenlenen muhtelif tarih ve sayılı ödeme emirlerinin 2014 yılında ilanen tebliğ edilmesi, bu tebligatın da mevzuata uygun olmaması, tebligat geçerli kabul edilse dahi alacakların en geç 31/12/2019 tarihine kadar takibinin gerekmesi, şirketin ise bu süreç içerisinde 2015 yılında tüzel kişiliğinin sona ermesi, dolayısıyla bu tarihten sonra şirket adına yapılan işlemlerin herhangi bir hüküm ifade etmemesi, alacağın en geç 31/12/2019 tarihine kadar tahsiline çalışılması gerekmekte iken zamanaşımı süresi dolduktan sonra 27/11/2020 tarihinde tebliğ edilen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu ödeme emrinin usul ve hukuka uygun olduğu belirtilerek Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunduğu haliyle, “Ödeme Emri” başlıklı 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme Emrine İtiraz” başlıklı 58. maddesinde ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hususlarında yedi gün içinde dava açabileceği düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un “Tahsil Zamanaşımı” başlıklı 102. maddesinde, “Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.” düzenlemesine yer verilmiş; 103. maddesinde de, ödeme, haciz tatbiki, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, ödeme emri tebliği, mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi, sayılan muamelelerden herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması, ihtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi, amme alacağının teminata bağlanması, kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi, iki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması durumlarında zamanaşımının kesileceği, kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı, zamanaşımının bir bozma kararı ile kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcının yeni vade gününün rastladığı, amme alacağının teminata bağlanması veya icranın kaza mercilerince durdurulması hallerinde zamanaşımı başlangıcının, teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günü olacağı hususları düzenlenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan asıl borçlu şirket adına düzenlenmiş … tarih, … ve … tarih, … sayılı ödeme emirlerinin, şirket adresine tebliğe çıkarıldığına dair tebliğ alındılarının dosyada mevcut olmadığı, 2014 yılında ilanen tebliğ edildiğinin davalı idare tarafından belirtildiği, şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesine istinaden 2015 yılında sicilden terkin edilerek tüzel kişiliğini kaybettiği, söz konusu ödeme emri içeriği borçların vadesinin 2012 yılı olduğu, bu anlamda tahsil zamanaşımını kesen bir durum bulunmadığı halinde 31/12/2017 tarihinde söz konusu borçların tahsil zamanaşımına uğrayacağının ortada olduğu, savunma dilekçesi ekinde yollanan e-haciz bildirim listesinde davalı … Vergi Dairesi tarafından 2014 ila 2018 yılları arasında yollanan e-haciz bildirimlerinin bulunduğu, şirketin … Bankası A.Ş.’ndeki banka hesabında bulunan 4.229,22 TL’lik tutarın 2017 yılında haczedilerek davalı idarenin hesabına aktarıldığı görülmüştür.
Uyuşmazlıkta, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin usule uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, davacının borç döneminde kanuni temsilcilik sıfatını haiz bulunup bulunmadığı, öte yandan asıl borçlu şirket hakkında mal varlığı araştırmasının yapılıp yapılmadığı vb. hususların araştırılarak bir karar verilmesi gerektiğinden ilgili Vergi Dava Dairesi kararında isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 13/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.