Danıştay Kararı 4. Daire 2021/9189 E. 2023/517 K. 02.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2021/9189 E.  ,  2023/517 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/9189
Karar No : 2023/517

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararda; davacının … Metal Demir Çelik Kağıtçılık Orman Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Ş.ti.nin ile … Madencilik İnş. ve İnş. Malz. Paz. San. ve Tic. A.Ş’nin sahte belge düzenleme fiiline iştirak ettiği ileri sürülerek adına kesilen vergi ziyaı cezalarına ilişkin dava konusu ödeme emrinin dayanağı ihbarnamelerin, davacının o tarihteki MERNİS adreslerine tebliğe çıkarıldığı, adreslerin kapalı olması nedeniyle tebliğin iade edildiği, ikinci defa gönderilen tebligatların da ilk tebligatlarla aynı sebeple tebliğ edilememesi nedeniyle 213 sayılı Kanun’un 102. maddesi gereğince kapıya pusula yapıştırılarak usulüne uygun tebliğ edildiği, tarh ve tebliğ edilerek tahakkuk ettirilen amme alacağı vadesinde ödenmediğinden ve tarhiyat aşamasına ilişkin iddialar ödeme emri aşamasında incelenemeyeceğinden, ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın hukuka uygun olmadığı belirtilerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, onbeş gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde de, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, maddi olayda, muhtelif kişi ve firmalar tarafından sahte fatura düzenleme eyleminin gerçekleştirilmesi amacıyla bir organizasyon oluşturulduğundan bahisle organizasyonda bulunan kişiler hakkında iştirakleri nedeni ile cezaların kesildiği anlaşılmıştır. Öte yandan, temyiz incelemesi nedeniyle Dairemizde bulunan organizasyon kapsamında yer alan mükellefler hakkında düzenlenen sahte belge düzenleme konulu vergi tekniği raporlarının incelenmesinden, ortak tespitlerin her bir raporda yer aldığı görülmektedir. Buna göre; davacının kendisine ciro edilen çekleri tahsil ettiği, yapılan araştırmalarda ve davacının herhangi bir vekaletinin olmadığı, konuyla ilgili 28/03/2018 tarihinde alınan ifadesinde, “1998 Dörtyol doğumlu olan davacının, … Üniversitesinde Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi olduğu, Ankara’ya 2016 yılının ortalarında geldiği, Ankara’ya gelmeden önce … tır garajında büfede çalışan … ile tanıştığı, ona … Üniversitesinde okumaya gideceğini, ihtiyacı olduğunu söylediğini, … kendisini aradığını ve bazı telefon numaraları verdiği, seni işleri olduğunda arayacak dediği, kendisini adres verip çağırdıkları gidince de çek tahsil etmesini istedikleri, bankaya beraber gittiklerini, yanlarında tanımadığı şirket yetkilisi olduğu söylenen kişilerin de olduğu, tahsil edeceğin parayı onlara vereceğiz dedikleri, sonra bu kişilerin bankanın dışında bekledikleri, parayı tahsil edip çıktığında kendisine 50-100 TL harçlık verdiklerini, sadece hem üniversite okurken biraz harçlık kazanmak, ailesine yük olmamak için böyle bir işe girdiğini, başına ne geleceğini bilmeden, saf saf gidip çekleri tahsil edip kendisine verilen 50-100 TL’yi alıp hayatını sürdürmeye çalıştığını, bahsettiği kişilerden başka herhangi birisini veya şirketleri zaten tanımadığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, sahte belge düzenleme fiiline iştirak edildiğinden bahisle vergi ziyaı cezası kesilebilmesi için iştirakin gerçekleştiği hususunun maddi delillerle tespit edilmesi zorunludur. Somut olayda, organizasyon içerisinde sahte belge düzenleme eylemi gerçekleştirildiği hususu anlaşılmakta ise de bu fiile iştirak ettiği iddia edilen davacının, söz konusu organizasyon içerisinde hangi eylemi ile suçun işlenmesine yol açtığının ve iştirak iradesi ve kastının da şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanması gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen tespitlerden; olayda, davacıya ciro edilen çekleri tahsil etmesi dışında, davacının, gerek kurulan mükellefiyetler ve şirketler ile gerekse bu organizasyonu kurduğu ve öncülük ettiği belirtilen kişilerle ve diğer illerden bu baştaki kişilerce getirtilerek Ankara’da adına mükellefiyet tesis edilen kişiler arasında herhangi işbirliği ve organik bağın ortaya konulamadığı, davacının, sahte fatura düzenleme fiilinin gerçekleşmesini sağladığına ve iştirak ettiğine ilişkin olarak hukuken bağlayıcı somut bir tespitte bulunulmadığı, anılan suçun gerçekleşmesi hususunda kastı ve iştirak iradesi ile bu eylemi arasında bir illiyet bağı kurulamadığından kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bakılan davanın da aynı hukuki olaydan kaynakladığı anlaşıldığından, uyuşmazlık konusu ödeme emirlerine konu böyle bir borcunun olmadığı ve benzeri iddialarının mahkeme tarafından “borcu yoktur” kapsamında değerlendirilme yapılarak bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, belirtilen gerekçe ile verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Keza Danıştay Dördüncü Dairesinde temyiz incelemesi yapılan ve aynı maddi olaydan kaynaklanarak davacı adına kesilen cezaların konu edildiği, bu dosyalarda da 19/01/2023 tarih ve sırasıyla E:2020/94, 2020/3493, 2021/2979, 5750, 5991; K:2023/314, 313, 332, 335, 316, sayılı kararlar ile davacının sorumluluğu bulunmadığı yönünde kararlar verilmiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 02/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.