Danıştay Kararı 4. Daire 2021/1506 E. 2023/1340 K. 13.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2021/1506 E.  ,  2023/1340 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/1506
Karar No : 2023/1340

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Holding Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket iştirakler hesabında yer alan hisse senetlerinin aktiften çıkarılması sonucu zarar edildiği belirtilerek, oluşan zararın kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması suretiyle ihtirazi kayıtla verilen 2018 dönemi kurumlar vergisi beyannamesinde ihtirazi kayıt dikkate alınmaksızın yapılan 12.790.657,90 TL tutarındaki tahakkuk işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı şirketin sermayesine %50 oranında iştirak ettiği kurumlar vergisi mükellefi … Gıda San. ve Tic. A. Ş.’nin tasfiyesi sonucu davacı şirketin iştirakler hesabında hisse senetlerinin maliyet bedeli ve iştirak edilen şirketin sermayesinin tamamlanması için ödenen tutar kadar bir zarar oluştuğu, diğer bir ifade ile şirket aktifine kayıtlı bu hisselerin değerlerini kaybetmeleri sonucu şirket öz sermayesinin bu oranda azaldığı, şirket öz sermayesinin iştirak hisselerinin değer kaybetmesi dolayısıyla azalmış olması nedeniyle oluşan gider, davacı şirketin ticari girişiminin zararla sonuçlanmasından kaynaklanmış olup, bu gider davacı şirket tarafından faaliyet konusuyla ilgili olarak ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olduğundan söz konusu giderin 193 sayılı Kanun’un 38. maddesi uyarınca zarar olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda, iştirak hisselerinin tasfiye sebebiyle aktiften çıkarılması neticesinde doğan zararın dönem kazancında matrahın tespitinde indirimi mümkün olduğundan, uğranılan zararın kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilmek suretiyle davacı şirket iştirakler hesabında yer alan hisse senetlerinin aktiften çıkarılması sonucu zarar edildiği belirtilerek, oluşan zararın kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması suretiyle ihtirazi kayıtla verilen 2018 dönemi kurumlar vergisi beyannamesinde ihtirazi kayıt dikkate alınmaksızın yapılan 12.790.657,90 TL tutarındaki tahakkuk işleminde hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; davacı şirketin tasfiye olan şirkete ait hisse senetlerinin aktiften çıkarılması dolayısıyla oluşan zararın ticari faaliyetinden sağlanan hasılattan gider olarak indirilebilmesi için bu giderin bu hasılattan elde edilmesi veya idame ettirilmesi amacıyla yapılması, yani gelirle gider arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması gerekmekte olup, söz konusu hisse senedi satışı nedeniyle oluşan zararın şirketin ticari kazancının elde edilmesi veya idamesi ile ilgili bir gider olarak değerlendirilmesine imkan bulunmadığı gibi söz konusu zararın gider olarak gösterilmesine 5520 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 3. fıkrası da engel teşkil ettiği, bu durumda, davacı adına yapılan kurumlar vergisi tahakkukunda hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesinin 21/10/2020 tarih ve E:2020/835, K:2020/1402 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, 375,10 TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 13/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-(e) maddesinde; kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmının kurumlar vergisinden istisna olduğu, bu istisnanın, satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulacağı, ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu süre içinde tahsil edilmemiş satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı, hükmüne yer verilmiş, 5/3 maddesinde ise; iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancında indirilmesinin kabul edilmeyeceği belirtilmiştir.
Belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca, iştirak satışından elde edilen kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna olduğuna göre, iştirak hissesi satışından doğan zararlardan %75 kısmına isabet eden kısmı (istisnaya isabet eden zarar olduğu için) istisna dışı kurum kazancından indirilemeyecek, sadece %25’lik kısmı indirilebilecektir.
Olayda, davacı şirketin iki yıldan fazla süreyle aktifinde bulunan iştirak hisselerinin satılması nedeniyle oluşan zararın ancak %25’lik kısmının istisna dışı kurum kazancından indirilebileceği sonucuna ulaşıldığından temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle oyuyla karara katılmıyorum.

(XX) KARŞI OY :
Davacı şirketin sermayesine %50 oranında iştirak ettiği kurumlar vergisi mükellefi Tasfiye Halinde … Gıda San. Ve Tic. AŞ’nin 2018 hesap dönemi içerisinde tasfiyesinin tamamlandığı ve tasfiye neticesinde davacı şirketin iştirakler hesabında yer alan hisse senetlerinin aktiften çıkarılması sonucu zarar edildiği belirtilerek, oluşan zararın kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması suretiyle ihtirazi kayıtla verilen 2018 dönemi kurumlar vergisi beyannamesinde ihtirazi kayıt dikkate alınmaksızın yapılan 12.790.657,90 TL tutarındaki tahakkuk işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin 1-a bendindeki istisna hükmü iştirak kazançlarına ilişkin olup, somut olayda, iştirak kazancıyla ilgili bir giderin, faaliyet sonucu bir gider fazlasının zarar yazılması veya davacı şirket nezdinde istisna edilen kazanca ilişkin bir faaliyet sonucu oluşmuş bir zararın değil, sadece davacı şirketin sahibi olduğu iştirak hisselerinin satışı ile elden çıkması nedeniyle oluşan zararın dönem matrahından indirilmesi söz konusudur.
Nitekim, davacı şirketin iştirakleri olan şirketin hisselerinin satışı sonucu davacı şirketin iştirakler hesabında hisse senetlerinin maliyet bedeli ve iştirak edilen şirketin sermayesinin tamamlanması için ödenen tutar kadar bir zarar oluşmuş, diğer bir ifade ile şirket aktifine kayıtlı bu hisselerin değerlerini kaybetmeleri sonucu şirket özsermayesinin bu oranda azaldığı görülmektedir. Davacı şirketin bu giderinin ticari girişiminin zararla sonuçlanmasından kaynaklanmış olduğu ve bu giderin davacı şirketçe faaliyet konusuyla ilgili olarak ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapıldığı açıktır.
Bu durumda, iştirak hisselerinin satışından doğan zararın dönem kazancında matrahın tespitinde indirimi mümkün olduğundan, uğranılan zararın kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilmek suretiyle davacının ihtirazi kaydı dikkate alınmaksızın fazladan geçmiş yıl zararının mahsup edilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmediği sonucuna ulaşıldığından temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.