Danıştay Kararı 4. Daire 2020/889 E. 2023/837 K. 20.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/889 E.  ,  2023/837 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/889
Karar No : 2023/837

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, borç sorgulması sonucu öğrendiği 2011/1 ve 2 dönemlerine ait vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin vergi borçları nedeniyle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla yapılan tarhiyatı borç sorgulması sonucu öğrenen davacıya, dava konusu tarhiyata ilişkin tebligatın “… Mah., … Sk No:… Küçükçekmece/İSTANBUL” adresinde tebliğe çalışıldığı, tebliğ alındısı üzerinde ”iade”, ”7 gün sonra tekrar gidildiğinde adresin kapalı olması nedeniyle evrak çıkış merciine iade edilmiştir” ibaresinin yer aldığı, ancak tebliğ evrakı üzerinde dağıtıcı imzasından başka imza olmadığı, tebliğ evrakının Vergi Usul Kanunu’nun 102. maddesinde öngörülen şartlara uyularak tutanak haline getirilmediği, tebliğ zarfının yukarıda belirtilen şekliyle ve kişiler nezdinde tutanak haline getirildiği hususunun da ortaya konulamadığı, bu haliyle mutad tebliğ usulleri denenerek sonuç alınamadığı kesin olarak belirlenmeden ilanen tebliğ cihetine gidilmesi ve ilanen tebliğ edilmesinin Kanuna uygun olmadığı, ancak usulüne uygun bir tebligat bulunmasa da, davacı, tarhiyattan e-devlet üzerinden yapılan borç sorgulama esnasında haberdar olduğunu belirttiğinden ve davalı idarece davacının bahsi geçen ihbarnamelere usulüne uygun olarak, daha önce muttali olduğu ispatlanamadığından tarhiyatın davacının muttali olduğunu bildirdiği 16/07/2018 tarihinde tebliğ edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu durumda; dava konusu cezalı vergilerin 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde en geç 31/12/2016 tarihine kadar tebliğ edilmesi gerekirken, davacının ıttılasına girdiği tarih olan 16/07/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu ve söz konusu tarhiyat tarh zaman aşımına uğradığından dava konusu cezalı vergilerde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı adına yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığından temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1/a bendinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaati ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabileceği belirtilmiştir.
Aynı Kanunun 14. maddesinde dava dilekçelerinin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, 15/1-b maddesinde ise, dava konusu edilebilecek bir işlem bulunmadığı takdirde davanın reddedileceği hüküm altına alınmıştır.
Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanları belirleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377. maddesinin 1. fıkrasında; mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtildikten sonra, 378. maddesinde de; vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödeme yapılmış veya ödemeyi yapan taraftan verginin kesilmiş olması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre vergi mahkemelerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemler, tesis sebepleri, şekli, doğuracağı hukuki sonuçları vergi kanunlarıyla belirlenmiş tahakkuk fişi, vergi/ceza ihbarnameleri, vergi tevkifatı yapılması, aleyhe yapılan düzeltme işlemleri, düzeltme ve şikayet yoluyla düzeltme taleplerinin yetkili makamlarca reddi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un uygulanmasına ilişkin ödeme emri, haciz, ihtiyati tahakkuk, ihtiyati haciz gibi işlemlerdir.
Mükelleflerin vergi idaresine olan borçlarını gösterir bilgilendirici mahiyette olan borç sorgulama ekranından öğrenilen borç döküm listeleri idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte işlem olmadıklarından, borç sorgulama ekranı ile öğrenilen vergi ve cezanın kaldırılması istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca esasının incelenmesine olanak bulunmadığından davanın incelenmeksizin reddi gerekmekte iken, uyuşmazlığın esasını inceleyerek hüküm kuran Mahkeme kararına yöneltilen istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 20/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.