Danıştay Kararı 4. Daire 2020/718 E. 2023/1912 K. 04.04.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/718 E.  ,  2023/1912 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/718
Karar No : 2023/1912

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sanayi Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU :… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına, sahte fatura kullandığından bahisle vergi inceleme raporuna istinaden re’sen tarh edilen 2016/7, 11, 12 dönemleri tekerrür hükümleri uygulamalı bir buçuk kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile 2016/12 döneminden sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarının değişmesi sebebiyle 2017 yılı için yeniden düzenlenen katma değer vergisi beyan tablosuna istinaden 2017/1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 dönemleri tekerrür uygulamalı bir buçuk kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının fatura aldığı İkitelli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün mükellefi … Teknik Kimyevi Maddeler San. Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporundaki tespitlerden, düzenlenen faturaların sahte olduğu ortaya konulamadığından söz konusu faturalar nedeniyle yapılan tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 04/04/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanun’da aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini (KDV) indirebilecekleri hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun’un 34. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek, bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği belirtilmiştir. Buna göre, katma değer vergisi indiriminden yararlanılabilmesi için bunun geçerli bir belgeye dayanması ve belgenin kanuni defterlere kaydedilmesi gerekmektedir.
Kamu hizmetlerinin finansmanında istikrarın sağlanması bakımından vergilendirme sürecinin belirli bir düzen dâhilinde işlemesi ve sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu doğrultuda çeşitli usuller öngörülerek mükelleflerin vergi ilişkisinden doğan hak ve ödevlerini daha dikkatli takip etme zorunluluğu getirilmektedir (AYM., E.2017/24, K.2017/112, 14/6/2017). 3065 sayılı Kanunun belirtilen hükümleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30., 341., 344. maddeleri ve 344. maddesinin atıf yaptığı 359. maddesi birlikte gözetildiğinde, katma değer vergisi indiriminin sahte bir belgeye dayanması hâlinde indirimin reddi suretiyle cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapılacağı hususu mükellefler tarafından belirli ve öngörülebilir nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.
Bakılmakta olan davada, ilgili yasa kuralları, davacıya fatura düzenleyen İkitelli Vergi Dairesi mükellefi … Teknik Kimyevi Maddeler San. Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda yer alan tespitler ve davacı hakkındaki vergi inceleme raporu ile taraflarca ileri sürülen iddiaların birlikte değerlendirilmesinden; şirketin ortaklık yapısının değiştiği 28/04/2016 tarihinden sonra yapılan yoklamalarda mükellefin ilgili vergi dairesine bildirdiği adreslerde kısa süreli faaliyet gösterdiği ve adreslerde demirbaş olarak göstermelik kimi malzemelerin bulunduğu, yapılan bir kısım yoklamalarda mükellefin işyerinde bulunmadığı başka mükelleflerin bu adreste bulunduğu, işyerinin kapalı olduğu, ancak mükellefin işi bıraktığına dair ilgili vergi dairesine herhangi bir bildirimde bulunmadığı, yüksek tutarda katma değer vergisi beyanında bulunulduğu ancak beyan edilen yüksek ciroları elde edecek sermaye, ve ekipmana sahip olmadığı, mal alışlarının hakkında olumsuz tespitler bulunan firmalardan olduğu, çalışanlarına ulaşılamaması, defter ve belge isteme yazısının şirket adresi ve şirket müdürünün MERNİS adresine tanınmadığı, adresin terk edildiği yeni adresin bilinmediğinden tebliğ edilemediği, 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesinin verilmemesi, vadesi geçmiş ve ödenmesi gereken vergi borcu 19,172,41 TL olup, 188,78 TL gibi cüz’i tutarda ödeme yapıldığı gibi tespitler dikkate alındığında davacıya düzenlenen faturaların gerçek bir mal teslimi ve hizmet ifasına dayanmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenle, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.