Danıştay Kararı 4. Daire 2020/69 E. 2023/1930 K. 04.04.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/69 E.  ,  2023/1930 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/69
Karar No : 2023/1930

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) :… Dersanecilik ve Okul İşletmeciliği Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden, hasılatının bir kısmını kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle 2012 yılı için re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile 2012/10-12 dönemi vergi ziyaı cezalı geçici verginin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; söz konusu cezalı vergilerin 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde en geç 31/12/2017 tarihine kadar tebliğ edilmesi gerekirken davacının ıttılaına girdiği tarih olan 17/01/2018 tarihinde haberdar olduğu görüldüğünden ve bu tarih itibariyle 213 sayılı Kanunun 114. maddesi uyarınca tarh zamanaşımı gerçekleşmiş olduğundan, re’sen tarhedilen cezalı vergilerde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare vekili tarafından yapılan işlemin hukuka uygun olduğu, aksi yönde verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) işaretli fıkrasında vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan ve olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olacağı hükmü yer almıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Elektronik ortamda tebliğ” başlıklı 107/A maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun hükümlerine göre tebliğ yapılacak kimselere, 93. maddede sayılan usullerle bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabileceği, 2. fıkrasında, elektronik ortamda tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı, 3. fıkrasında, Maliye Bakanlığının, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili her türlü teknik altyapıyı kurmaya veya kurulmuş olanları kullanmaya, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Kanun’un 107/A maddesinin 3. fıkrası uyarınca verilen yetkiye dayanılarak hazırlanan ve 27/08/2015 tarihinde yayımlanan 456 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, elektronik tebligat adresi, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından internet vergi dairesi bünyesinde oluşturulacak tebliğe elverişli elektronik ortam olarak tanımlanmış olup, elektronik tebligat sistemini kullanmak üzere, Tebliğ ekinde yer alan elektronik tebligat talep bildirimi ile bildirimde bulunan mükelleflere vergi dairesince, müracaat anında sistemden üretilecek internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifrenin kapalı bir zarf ile verileceği, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliği gereken evrakın, elektronik imza ile imzalanacağı ve vergi dairesi adına Başkanlık tarafından tebliğ yapılacak muhatabın elektronik tebligat adresine iletileceği, elektronik tebligat sistemine internet vergi dairesi üzerinden erişileceği, internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresine sahip olan gerçek ve tüzel kişilerin şifreleriyle elektronik tebligat adreslerine ulaşacağı belirtilmiş, 7. maddesinde ise zorunlu veya ihtiyari olarak tebligat sistemine dahil olanların aşağıda belirtilen durumlar dışında sistemden çıkmalarının mümkün olmadığı, tüzel kişilerde ticaret sicil kaydının silindiği (nevi değişikliği ve birleşme halleri dahil) tarih itibarıyla, elektronik tebligat adresinin kapatılacağı, gerçek kişilerde ise ilgilinin ölümü veya gaipliğine karar verildiğinin idare tarafından tespit edildiği durumlarda ölüm/karar tarihi itibarıyla ilgilinin elektronik tebligat adresinin re’sen kapatılacağı, düzenlemelerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketi temsil yetkisi bulunan şirket müdürü … tarafından 23/10/2015 tarihinde elektronik tebligat talep bildiriminde bulunulduğu, e-posta adresinin “…” olarak verildiği, davalı idare tarafından dava konusu vergi ceza ihbarnamelerinin 11/12/2017 tarihinde bahsi geçen e-posta adresine gönderildiği görülmektedir.
Mahkemece her ne kadar, dava konusu cezalı tarhiyata ait ihbarnamelerin 23/05/2017 tarihinde görevine son verilen şirket müdürünün bildirimde bulunduğu e-posta adresine 11/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, ancak şirkete tebliğin o tarihteki kayyım temsilciye yapılması gerektiği, eski temsilci tarafından ulaşılabilir nitelikteki e-posta adresine yapılan tebligatın geçerliğinin kabul edilemeyeceği, yeni temsilcinin dava konusu ihbarnamelerden 17/01/2018 tarihinde haberdar olduğu, tüm bu nedenlerle dava konusu ihbarnamelerin 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde en geç 31/12/2017 tarihine kadar tebliğ edilmesi gerekirken davacının ıttılaına girdiği tarih olan 17/01/2018 tarihinde haberdar olduğu görüldüğünden ve bu tarih itibariyle 213 sayılı Kanunun yukarıda hükmü yazılan 114. maddesi uyarınca tarh zamanaşımı gerçekleşmiş olduğundan, re’sen tarhedilen 2012 yılı için vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile 2012/10-12 dönemi için vergi ziyaı cezalı kurum geçici vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle kabul kararı verilmiş ise de; eski temsilci tarafından bildirimde bulunulan ve ihbarnamelerin gönderildiği e-posta adresinin şirket adresi olduğu görülmektedir. Bu durumda söz konusu ihbarnamelerden şirketin yeni temsilcisinin haberdar olmadığından söz konusu edilemez.
Kaldı ki yeni temsilcinin 10/07/2018 tarihinde (davanın açılmasından bile çok sonra) şirket adına elektronik tebligat talep bildiriminde bulunduğu dolayısıyla dava konusu vergi ceza ihbarnamelerinin gönderildiği “…” adresinin şirketin kurumsal e-posta adresi olup olmadığı araştırılıp, dava konusu ihbarnamelerin tebliğ tarihinin buna durum baz alınarak zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususu değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle Vergi Mahkemesi kararının kaldırılması isteminin reddine dair Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 04/04/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.