Danıştay Kararı 4. Daire 2020/676 E. 2023/1407 K. 14.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/676 E.  ,  2023/1407 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/676
Karar No : 2023/1407

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- …
VEKİLİ: Av. …
2- … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacı adına, Tasfiye Halinde … İletişim Hizmetleri San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …, …, …, …, … nolu ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; … tarih ve …, … sayılı ödeme emirleri açısından yapılan değerlendirmede, anılan ödeme emirleri içeriklerinin, 2010/10,11 ve 2011/1-3 dönemleri için asıl borçlu şirketçe verilen beyannameden kaynaklı tahakkuklar; anılan tahakkukların vade tarihlerinin ise 2010 ve 2011 yılları olduğu, söz konusu alacakların tahsil zamanaşımı henüz dolmadan asıl borçlu şirketin 27/12/2013 (ticaret siciline tescil tarihi) tarihinde tasfiyesi tamamlanarak tüzel kişiliğinin sona erdiği, şirketin sona ermesinden önce şirkete herhangi bir ödeme emrinin tebliğ edilmediği, bu süreçte şirketin tasfiyesi tamamlanarak sona ermesi nedeniyle şirket hakkında ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmeden kanuni temsilci hakkında ödeme emrinin düzenlenerek tebliğ edilebileceği ancak bunun da yine tahsil zamanaşımı süresi içinde yapılması gerektiği, dava konusu ödeme emirlerinin ise davacıya 2018 yılında tebliğ edildiği göz önüne alınarak anılan amme alacaklarının, tahsil zamanaşımına uğradığı sonucuna varılarak, tahsili için düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı, … tarih ve … sayılı ödeme emri açısından yapılan değerlendirmede, ödeme emri içeriğinin 2005, 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin amme alacakları olduğu, internet ortamından temin edilen ticaret sicil gazetesi örnekleri ve dosyada yer alan bilgi belgeler birlikte değerlendirildiğinde, 12/05/2006 tarihli ticaret sicil gazetesindeki ilandan anlaşılacağı üzere, davacının 05/05/2006 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirketi temsile yetkili kılındığı, bu tarihten önce davacının söz konusu şirkette kanuni temsilci olduğu yönünde bir bilgi ya da belgenin davalı idarece sunulamadığı, kanuni temsilcilerin sorumluluğunun kanuni temsilci oldukları dönemle sınırlı olduğu, bu nedenle davacının kanuni temsilci olmadığı dönemlere ilişkin şirket amme borçlarından sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılarak, … sayılı ödeme emri içeriği amme alacaklarından davacının kanuni temsilci olduğu 05/05/2006 tarihinden önceki döneme ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı, … sayılı ödeme emrinin, davacının kanuni temsilci olduğu 05/05/2006 tarihinden sonraki döneme ilişkin kısmına gelince, anılan amme alacaklarının ise 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin olup vade tarihlerinin ise 2012 yılı olduğu, söz konusu alacakların tahsil zamanaşımı henüz dolmadan asıl borçlu şirketin 27/12/2013 tarihinde tasfiyesi tamamlanarak tüzel kişiliğinin sona erdiği, şirketin sona ermesinden önce şirkete herhangi bir ödeme emrinin tebliğ edilmediği, bu süreçte şirketin tasfiyesi tamamlanarak sona ermesi nedeniyle şirket hakkında ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmeden kanuni temsilci hakkında ödeme emrinin düzenlenerek tebliğ edilebileceği ancak bunun da yine tahsil zamanaşımı süresi içinde yapılması gerektiği, dava konusu ödeme emirlerinin ise davacıya 2018 yılında tebliğ edildiği göz önüne alınarak anılan amme alacaklarının, tahsil zamanaşımına uğradığı sonucuna varılarak, tahsili için düzenlenen ödeme emrinin bu kısmında bu nedenle hukuka uyarlık bulunmadığı, … tarih ve … sayılı ödeme emri açısından yapılan değerlendirmede, ödeme emri içeriğinin 2006, 2007, 2010 ve 2012 yıllarına ilişkin olduğu, internet ortamından temin edilen ticaret sicil gazetesi örnekleri ve dosyada yer alan bilgi belgeler birlikte değerlendirildiğinde, 12/05/2006 tarihli ticaret sicil gazetesindeki ilandan anlaşılacağı üzere, davacının 05/05/2006 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirketi temsile yetkili kılındığı, bu tarihten önce davacının söz konusu şirkette kanuni temsilci olduğu yönünde bir bilgi ya da belgenin davalı idarece sunulamadığı, kanuni temsilcilerin sorumluluğunun kanuni temsilci oldukları dönemle sınırlı olduğu, bu nedenle davacının kanuni temsilci olmadığı dönemlere ilişkin şirket amme borçlarından sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılarak, 2018/4 sayılı ödeme emri içeriği amme alacaklarından davacının kanuni temsilci olduğu 05/05/2006 tarihinden önceki döneme ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı, … sayılı ödeme emrinin, davacının kanuni temsilci olduğu 05/05/2006 tarihinden sonraki döneme ilişkin kısmına gelince; ödeme emrinin bu kısmının ise asıl borçlu şirket hakkında mahkeme kararı sonrası düzenlenen 2 nolu ihbarname içeriklerinin olduğu, vade tarihlerinin ise 2013 yılı olduğu, söz konusu alacakların tahsil zamanaşımı henüz dolmadan asıl borçlu şirketin 27/12/2013 tarihinde tasfiyesi tamamlanarak tüzel kişiliğinin sona erdiği, şirketin sona ermesinden önce şirkete herhangi bir ödeme emrinin tebliğ edilmediği, bu süreçte şirketin tasfiyesi tamamlanarak sona ermesi nedeniyle şirket hakkında ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmeden kanuni temsilci hakkında ödeme emrinin düzenlenerek tebliğ edilebileceği ancak bunun da yine tahsil zamanaşımı süresi içinde yapılması gerektiği, dava konusu ödeme emirlerinin ise davacıya 2018 yılında yani tahsil zamanaşımı süresi içinde tebliğ edildiği göz önüne alınarak asıl borçlu şirket hakkında tahsil edilemeyen amme alacağının tahsili amacıyla şirket kanuni temsilcisi hakkında düzenlenen ödeme emrinin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı, … tarih ve … sayılı ödeme emri açısından yapılan değerlendirmede, asıl borçlu şirketin 27/12/2013 tarihinde tasfiyesi tamamlanarak tüzel kişiliğinin sona erdiği, şirketin tasfiyesi tamamlanarak tüzel kişiliğinin sona ermesinden sonra dava konusu ödeme emirleri içeriği amme alacaklarını içerir 06/08/2014 tarihli vergi/ceza ihbarnamelerinin düzenlendiği ve tebliğ edildiği, dava konusu ödeme emri içeriği vergi ve cezaların kanuni temsilci adına tarh edilerek bir ihbarname ile muhatabına tebliğ edilmeden, muhatabın bu konudaki itirazlarını yapabilmesine olanak tanınmadan, ihbarname kuralına uyulmaksızın doğrudan ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı, kaldı ki ödeme emri içeriği dönemin 2008 dönemi olduğu ve verginin doğduğu takvim yılını izleyen yılın başından itibaren 5 yıl içerisinde, yani en geç 31/12/2013 tarihine kadar, verginin tarh ve mükellefe tebliğ edilmesi gerekirken, bu tarihe kadar usulüne uygun olarak yapılmış bir tarh ve tebliğ de bulunmadığından, amme alacağının tarh zamanaşımına uğradığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Ödeme emri içeriğinde yer alan borçların içeriğine bakıldığında bir cezalı işlem yapıldığı, ancak hangileri hakkında dava açıldığı, hangileri hakkında açılmadığının irdelenmediği, ayrıca temsile yetkili olduğu dönemler ile yetkisiz olduğu dönemler olmasından dolayı davaları kimin açtığı yönünden irdelemesinin, vergilerin hukuka uygun kesinleşmesinden bahsedilmek için yapılması gerektiği ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Mahkemece verilen kısmen kabul kararının hukuka aykırı olduğu, soyut verilere dayalı ve yasal dayanaktan yoksun ödevli davasının reddi gerektiği belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının aleyhe olan hüküm fıkralarının bozulması ile vekâlet ücreti dahil olmak üzere tüm yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 14/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.