Danıştay Kararı 4. Daire 2020/6287 E. 2023/2090 K. 10.04.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/6287 E.  ,  2023/2090 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/6287
Karar No : 2023/2090

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ödenmemiş borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla adına düzenlenen … tarih ve … ve … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; her ne kadar davalı idarece davacı adına ödeme emri düzenlenmeden önce şirket mal varlığının usulüne uygun olarak araştırıldığı ve herhangi bir mal varlığına rastlanılmadığı yazı ile bildirilmiş ise de, Mahkemelerince ara kararla iki kez istenmesine rağmen buna ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmediği, ikinci ara kararına verilen cevap ekinde gönderilen mal varlığına ilişkin araştırmaların ise davacıya ödeme emri düzenlenerek tebliğ edildiği 07/05/2019 tarihinden sonra yapıldığı anlaşıldığından, borçlu şirkete ödeme emri tebliğinden sonra mal varlığı araştırması yapıldığının davalı idarece usulüne uygun düzenlenmiş belgelerle tevsik edilemediği anlaşıldığından, borçlu şirket hakkında usulüne uygun mal varlığı araştırması yapılmadan ve borcun şirketten tahsilinin mümkün olmadığı gerekli belgelerle ortaya konmadan davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin kabulü ve Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı; 62. maddesinde ise borçlunun mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanun’un “Kanundaki terimler” başlıklı 3. maddesinde, “tahsil edilemeyen amme alacağı” teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; “tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı” teriminin, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcilere başvurulabilmesi için öncelikle şirket adına kesinleştirilmesi ve usulüne uygun tüm takip yollarının tüketilmesine karşın, borcun şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin ortaya konulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, Mahkemece her ne kadar davalı idarece öncelikle şirket tüzel kişiliğinin malvarlığı hakkında araştırma yapılarak, asıl amme borçlusu şirketin amme borçlarını ödeyip ödeyemeyeceği hususunun tespit edilmesinden sonra kanuni temsilci hakkında takip yapılması gerekmekteyken, asıl amme borçlusu şirket hakkında malvarlığı araştırması yapılmadan, söz konusu amme borçlarının tahsili için doğrudan kanuni temsilci adına ödeme emirleri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, davalı idare, davacı adına ödeme emri düzenlendikten sonra gerekli araştırmayı yaparak, asıl borçlu şirket adına kayıtlı mal olmadığını ortaya koymuştur.
Dosyanın bir bütün halinde değerlendirilmesinden, şirketin borçlarını ödeyecek mal varlığı bulunmadığı ve tahsil edilemeyeceği de anlaşıldığından davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmış olup, vergi mahkemesi kararının kaldırılması isteminin reddine dair Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 10/04/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.