Danıştay Kararı 4. Daire 2020/6059 E. 2023/1563 K. 21.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/6059 E.  ,  2023/1563 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/6059
Karar No : 2023/1563

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- … Halı Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ: Av. …
2- … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacı adına, düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu’na istinaden re’sen tarh edilen tekerrür hükümleri uygulanarak artırılan vergi ziyaı cezalı 2016/9, 11, 12 dönemleri katma değer vergileri, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/6 ve mükerrer 355/4 maddeleri gereğince kesilen özel usulsüzlük cezaları ile vergi inceleme raporunun sonuç kısmındaki F ve G bentlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; 2015/12 döneminden sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarının 165.744,48 TL olarak düzeltilmesinden kaynaklanan dava konusu 2016/9, 11, 12 dönemi katma değer vergileri yönünden, dayanak … tarih ve … Vergi İnceleme Raporu’nun ilgili kısımlarının iptali istemiyle Mahkemelerinin E:… sayılı dosyasında görülen davada verilen … tarih ve K:… sayılı karar ile davanın reddine karar verildiğinden, devreden katma değer vergilerinin azaltılması ve yeniden düzenlenen beyan tablosuna göre re’sen tarh edilen dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinde hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı kurum temsilcisinin yapılan hatanın sehven yapıldığını beyan etmesi, tek düzen hesap planı ve muhasebe standartlarına göre aktif karakterli hesapların dönem sonunda borç bakiyesi vermesi ve pasif karakterli hesapların ise alacak bakiyesi vermesinin zorunlu olması nedeniyle bu hususlara riayet edilmediği anlaşıldığından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/6 maddesine istinaden kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı, mükellef kurum temsilcisinin “Söz konusu ödemelerin senet karşılığında yapılan ödemeler olduğunu düşünüyoruz. Aslında banka üzerinden yapıldığını kayıt esnasında da kasa hesabına aktırıldığını düşünmekteyiz.” şeklinde beyanı olduğu, yapılan incelemede banka kayıtlarına rastlanmaması ve mükellef kurum temsilcisinin de gerek inceleme sırasında gerekse de yargılama sırasında ödemelerin banka kanalı ile yapıldığını ispatlayamaması nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mük. 355/4 maddesine istinaden kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı adına kanuni süresinden sonra verilen 2014 yılı kurumlar vergisi beyannamesine bağlı olarak kesilen ve davacıya 07/09/2015 tarihinde internet sistemi üzerinden tebliğ edilen vergi ziyaı cezalarının 21/10/2015 tarihinde uzlaşma tutanağı ile kesinleştirildiği, bu cezanın, ancak kesinleşmesini takip eden yıldan itibaren işlenecek vergi suçları nedeniyle kesilecek vergi ziyaı cezalarının artırılmasına dayanak teşkil edebileceği, bu nedenle, dava konusu 2016 yılına ilişkin vergi ziyaı cezalarının vergiyi doğuran olayın 2014 ve 2015 yılına ilişkin olması nedeni ile tekerrür nedeniyle artırılmasına dayanak teşkil edecek nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından, vergi ziyaı cezalarının tekerrür nedeni ile arttırılan kısımlarında hukuka uyarlık bulunmadığı, vergi inceleme raporunun iptali istemine gelince ise, dava konusu cezalı tarhiyattan önce yapılan hazırlık işlemlerine ilişkin vergi inceleme raporu, kesin ve yürütülmesi gereken işlem olmadığından, raporun iptaline yönelik talebin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : 2014 yılında belgesiz satış olduğu tespit edilen avansların belgesiz satışa esas tutar bölümünde bulunan tablo hazırlanırken bunların sadece avans olarak kayıtlarda bulunan ve gerçekten avans olarak alınan çeklerden tespit yoluna gidildiği, buna istinaden matrah farklarının dönemlere dağılımının inceleme elemanının kendi yorumu doğrultusunda yapılmasında vergi kanunları yönünden hiçbir yasal dayanak ve hukuki geçerliliğin olmadığı, kayıt dışı iddiası yönünden, sadece muhasebe kayıtlarında 340 Alınan Sipariş Avansları, 159 Verilen Sipariş Avansları yerine 120 Alıcılar, 320 Satıcılar hesabının takip edildiği, bu durumun sadece yanlış hesap koduna kayıttan ibaret olduğu, inceleme elemanının bu kayıtlardaki hatalı tutarı kayıt dışı satış olarak değerlendirerek bunları matrah farkı olarak kabul ettiği ve bu matrahlar üzerinden KDV hesaplayarak sonraki döneme devreden KDV’leri azaltma yoluna gittiği, bu işlemin de yasal dayanaktan yoksun olduğu ve hukuki olmadığı, ilgili avanslara ilişkin yapılan satışlara ilişkin faturaların dikkate alınmadığı, bu durumun mükerrer vergilendirmeye neden olduğu, karlılığın düşük olmasının kayıt dışı satış anlamına gelmediği, inceleme elemanı tarafından yapılan inceleme esnasında fiili envanter ve sayım yapılıp, iş yerlerindeki mevcut stokları ve defter kayıtları karşılaştırılsa idi herhangi bir kayıt dışı satışlarının olmadığı, stoktaki mallarla kayıtların örtüştüğünün anlaşılacağı ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Yapılan işlemlerin usul ve kanunlara uygun olduğu ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, davacı aleyhine onanan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 21/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlık konusu olaya ilişkin olarak Vergi Dava Dairesince, “re’sen araştırma ilkesi” uyarınca davacının iddiaları ve vergi inceleme raporundaki eksiklikler dikkate alınıp defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.