Danıştay Kararı 4. Daire 2020/5619 E. 2023/1610 K. 22.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/5619 E.  ,  2023/1610 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/5619
Karar No : 2023/1610

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1-… Petrol İnşaat Nakliyat Otomotiv Turizm Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

2- … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacı şirket adına, kayıt dışı akaryakıt alış ve satışı yapıldığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden resen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı 2016 yılı kurumlar vergisi, 2016/1-3, 10-12 dönemi geçici vergilerin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu ile anılan raporda atıf yapılan … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nun incelenmesinden, davacı tarafından kayıt dışı akaryakıt alış ve satışı yapıldığı anlaşıldığından resen tarh edilen vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinde ve geçici vergi aslına bağlı olarak üç kat kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan mahsup dönemi geçtikten sonra kesinleşen geçici vergi aslının terkin edileceğinin kurala bağlanmış olması ve davaya konu geçici vergi aslının mahsup süresi geçmiş olmakla terkin edilmesi gerektiğinden dava konusu geçici vergi aslında ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; davacı ile davalı idare tarafından istinaf başvuru dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi tarhiyatına, geçici vergi aslına ve geçici vergi üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezasına ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği, öte yandan mahkeme kararının, geçici vergi üzerinden kesilen iki kat vergi ziyaı cezasına ilişkin davanın reddine dair hüküm fıkrasına yönelik istinaf başvurusu yönünden ise geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının bir katı aşan kısımlarında ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davacı istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı istinaf başvurusunun reddine, ilk derece mahkemesi kararının geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının bir katı aşan kısmına yönelik hüküm fıkrasının kaldırılarak bu kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, müvekkil şirketin 2016 yılı satış tutarlarının, pos satış oranlarından düşük olduğu, muhasebede dönemsellik ilkesi gereği ticari defter ve kayıtlara yıl bazlı bakılması gerektiği, 340.01 Kredili Satışlardan Avanslar hesabının çalıştırılmasındaki amacın veresiyeli müşterilerin aldıkları ürünlerin fiyat avantajından yararlanmak için önceden tahsilatın gerçekleştirilmesi olduğu, muhasebe kayıtlarında 600 Yurtiçi Satışlar hesabına yansıtıldığı, pos satışlarının vergilendirildiği, müvekkilin eksi stokla hiç çalışmadığı, envanter incelemesinin hatalı yapıldığı, muhasebe temel ilkelerinin ihlal edildiği, temyiz isteminin kabulü ve Bölge İdare Mahkemesi kararının aleyhe kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı adına yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Bölge İdare Mahkemesi kararının aleyhe kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının geçici vergi asıllarına ilişkin kısmının oyçokluğuyla, diğer kısımlarının ise oybirliğiyle ONANMASINA,
3. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, davacı aleyhine onanan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 22/03/2023 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 120/4. maddesinde, yapılan incelemeler sonucunda geçmiş döneme ait geçici verginin %10’unu aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için resen veya ikmalen geçici verginin tarh olunacağı, mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergilerin terkin edileceği ancak, gecikme faizi ve geçici vergiye bağlı kesilen cezanın tahsil olunacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, dava konusu ihbarnamelerde geçici vergi miktarı gösterilmiş ise de, geçici verginin aslının aranmayacağının belirtilmesi karşısında vergi miktarının kesilecek vergi ziyaı cezası tutarının belirlenmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Şu halde, aslı aranmayacağı hem kanunun ilgili maddesi gereği olması ve hem de idarece tanzim olunan ihbarnamelerde geçici verginin aslının aranmayacağının açıkça belirtilmesi nedeniyle, kararın geçici vergilerin kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının hukuki sonuç doğurmasına imkan bulunmamaktadır.
Bu durumda, ihtilafın “geçici vergi asıllarına ilişkin kısım yönünden incelenmeksizin reddine” karar verilmesi gerekirken, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü ile aksi yöndeki kararın geçici vergi asıllarının kaldırılması yönündeki hüküm fıkrasının belirtilen gerekçelerle bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararının buna ilişkin kısmına katılmıyorum.