Danıştay Kararı 4. Daire 2020/5354 E. 2020/4257 K. 05.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/5354 E.  ,  2020/4257 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/5354
Karar No : 2020/4257

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Mirasçıları
1)… 2) …
3) … 4)…
5)… 6)…
7)…

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 2012/4, 5, 6, 9 ve 10 dönemlerine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen katma değer vergisi düzeltme beyannameleri üzerine 29/12/2016 tarihinde tahakkuk ettirilen katma değer vergisi, damga vergisi, hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istenilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Bölge İdare Mahkemesince; beyan üzerinden alınan vergilere ait matrahın ihtirazi kayıtla beyanının, beyannamenin vergi kanunlarında öngörülen zamanlarda verilmesi koşuluna bağlı olduğu, dolayısıyla, beyanname verme süresi geçtikten sonra verilen beyannameye konulan ihtirazi kaydın, beyanname üzerinden yapılan tahakkuka etkisinin olmadığı gibi dava açma hakkı vermesinin de mümkün olmadığı, bu durumda, beyaname verme süresi geçtikten sonra ihtirazi kayıtla düzeltme beyannamesi verilmesi üzerine tahakkuk eden vergiye karşı dava açılmasına olanak bulunmadığı, yasal düzenlemelere göre, yükümlülerin ancak süresi içerisinde verdikleri beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilere karşı ihtirazi kayıt koymak suretiyle dava açabilecekleri, süresinden sonra iradi olarak verilen düzeltme beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergilere karşı dava açamayacakları açık olduğundan ve davacı tarafından, katma değer vergisi beyannamelerinin yasal süresinden sonra verildiğinin tartışmasız olduğu olayda, verginin süresinde tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle vergi ziyaı cezası kesilmesi 213 sayılı Kanunun 341. maddesinin, gecikme faizi ise aynı Kanunun 112. maddesinin gereği olduğundan yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu, söz konusu kararın gerekçesi incelendiğinde anayasal hakkın sınırlandırıldığı, uzun zamandır yoğun bakım ünitesinde sağlık sorunları ile uğraşıldığından işlerin takip edilemediği ve hukuksal hakların kullanılamadığı, fiilen ve fiziken çalışılamadığı için vergi borcuna muhatap olunamayacağı, açılan davaların birçoğunun lehe sonuçlandığı belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Anayasa Mahkemesinin … tarih ve Başvuru No: …. sayılı kararı dikkate alındığında, davacının ilgili dönemlerde fatura aldığı ancak daha sonra düzeltme beyannameleri ile söz konusu faturalarda yazılı KDV tutarlarının indirim hesaplarından çıkarıldığı mükellef veya mükellefler hakkında düzenlenmiş bir rapor bulunup bulunmadığı araştırılarak ve söz konusu husus hakkında bir değerlendirme yapılarak işin esasının incelenmesi suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere, davacı temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacı …’in 12/04/2020 tarihinde vefat ettiği ve dava konusu işlemin niteliği ve hukuksal sonuçları itibarıyla davayı takip hakkı kendilerine geçen mirasçıları …, …, …, …, …, … ve … tarafından verilen 03/06/2020 havale tarihli dilekçe ile davayı takip etmek iradesiyle başvuruda bulunulduğu anlaşıldığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 26. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ”Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar…. dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir…” hükmü uyarınca davayı takip hakkı kendisine geçen …, …, …, …, …, … ve …’in davacı taraf olarak kabulüne karar verilerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 378. maddesinin 2. fıkrasında, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 4. fıkrasında da, ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemler ile tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davaların tahsil işlemini durdurmayacağı, bunlar hakkında yürütmenin durdurulmasının istenebileceği kuralına yer verilmiştir.
Vergi dairesince beyanların düzeltilmesine yönelik olarak mükellefe gönderilen yazı üzerine, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamelerine istinaden yapılan vergi tarhiyatlarına ve kesilen cezalara karşı açılan davaların esası incelenmeden reddedilmeleri nedeniyle yapılan bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve Başvuru No: 2015/15100 sayılı kararı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Her ne kadar, Vergi Dava Dairesince, Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararına uyularak yeniden yapılan inceleme sonucunda karar verilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve B.No:2015/15100 sayılı Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki kararı ve Danıştay Dördüncü Dairesinin bu konudaki içtihat değişikliği gözetildiğinde salt bozma kararına uyulmuş olmasından hareketle usuli kazanılmış hakkın varlığından söz edilemeyeceği tartışmasızdır.
Olayda, düzeltme beyannamesi verilmesinin vergi idaresinin bu yöndeki isteğine dayandığı görülmektedir. Bu kapsamda idarece mevzuat gereğince re’sen tarhiyat yapılması yoluna başvurulmayıp davacıdan katma değer vergisi beyannamesinde yer alan bazı indirim unsurlarının gerçek bir teslim ya da hizmet ifasına dayanmadığının tespit edildiği gerekçesiyle bu indirim kalemlerinin çıkarılması istenilmiştir.
Buna göre; alımlarına konu faturaların sahte olmadığı ve bu nedenle de söz konusu indirim unsurlarının gerçek olduğu düşünülmesine karşın, idarenin vergisel işlemlerine maruz kalmamak amacıyla davacı tarafından düzeltme beyannamesi verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, mal ve hizmet alımında bulunduğu mükellefin sahte fatura düzenlediği yönünde tespitler bulunmasından dolayı düzeltme beyannamesi vermek durumunda bırakılan davacının bu işleme karşı açtığı davanın -sürecin bütününe bakıldığında- Vergi Dava Dairesince esas yönünden incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Dolayısıyla Vergi Dava Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca, davalı idarenin yazısında davacıya ihtilaflı faturaları düzenlediği belirtilen mükellefler hakkında yapılan tespitler sorularak, varsa anılan mükellefler hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarının getirtilmesi ve davacıdan da iddialarını ispat edici bilgi belgelerin temin edilmesi suretiyle maddi olayın hukuki bir değerlendirmesi yapılıp uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 05/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.