Danıştay Kararı 4. Daire 2020/4454 E. 2023/2162 K. 12.04.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/4454 E.  ,  2023/2162 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/4454
Karar No : 2023/2162

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- … Mühendislik Isıtma Soğutma Sistemleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
2- … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Mürdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden re’sen tarh edilen 2009/9,10,11 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacının fatura aldığı Ümraniye Vergi Dairesi mükellefi … Metal İnşaat Hırdavat ve Lojistik Depolama Sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer verilen tespitler değerlendirildiğinde, anılan mükellef tarafından davacıya ilgili dönemlerde düzenlenen faturalar gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığından cezalı tarhiyatlar bakımından hukuka aykırılık, somut tespit bulunmaksızın kesilen özel usulsüzlük cezasında ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI: Kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI: Davanın kısmen reddine karar verilmesine rağmen vekalet ücretine hükmedilmediği ve aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davacının temyiz istemi yönünden;
Mahkeme kararlarının Danıştay tarafından bozulması halinde, Mahkemelerce bozmaya ilişkin kararlar üzerine yeniden verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları, bozma kararındaki esaslara uyulup uyulmadığı yönünden incelenebilecektir.
Temyiz istemine konu kararın redde ilişkin kısmı Danıştay Dördüncü Dairesinin 12/09/2019 tarih ve E:2016/4505, K:2019/5302 sayılı kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından, temyiz konusu karar usul ve hukuka uygun olup, davacının dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar kararın özel usulsüzlük dilekçesinde ileri sürülen iddialar cezasına ilişkin kısmının bozulması gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin vekalet ücretine ilişkin temyiz istemine gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz İncelemesi Üzerine Verilecek Kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararın düzeltilerek onanmasına karar verileceği hükmü yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, yargılama giderleri ile ilgili olarak bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “diğer Kanunlardaki yargılama usulü ile ilgili hükümler” başlıklı 447. maddesinde; “mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır” kuralına yer verilmiştir. Bu madde uyarınca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili 323. maddesine bakıldığında, vekille takip edilen davalarda Kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında sayıldığı, 326. maddesinde ise “Kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” hükmüne yer verildiği görülmüştür.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği, 168. maddesinin son fıkrasında ise, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davalı idarenin yargılama sürecinde vekil aracılığıyla temsil edildiği, kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan 2020 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı idarenin vekalet ücretine hak kazandığı, buna rağmen kararda idare lehine vekalet ücretine hükmedilmediği anlaşılmıştır.
Bu husus, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan düzeltilmesi mümkün eksiklik olarak görüldüğünden hüküm fıkrasına “kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.890,00 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödemesine” ibaresi eklemek suretiyle kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının vekalet ücretine ilişkin kısmının 2577 sayılı Kanunun 49/1-(b) maddesi uyarınca düzeltilerek ONANMASINA,
4. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
5. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, davacı aleyhine onanan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
6. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/04/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu’nun 24. maddesinin (f) bendinde, kararlarda yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği; 31. maddesinde, yargılama giderleri hususunda Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmış; anılan madde ile atıfta bulunulan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlıklı 323. maddesinde, karar ve ilam harçları, posta giderleri, keşif ve bilirkişi ücretleri, vekille takip edilen davalarda yasa gereği takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 326. maddesinin birinci fıkrasında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; 330. maddesinde, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin taraf lehine hükmedileceği; 332. maddesinde ise, yargılama giderlerine mahkemece re’sen hükmedileceği düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idarenin yargılama sürecinde avukat aracılığıyla temsil edildiği, Vergi Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verildiği, dolayısıyla davalı idarenin vekâlet ücretine hak kazandığı, buna rağmen Vergi Mahkemesi kararında idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmediği görülmektedir.
Buna göre, hüküm fıkrasında değişikliğe yol açan bu durum, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında maddi hata olarak değerlendirilebilecek bir husus olmadığından kararın vekâlet ücreti yönünden bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararının buna ilişkin kısmına katılmıyorum.