Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2020/413 E. , 2023/1517 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/413
Karar No : 2023/1517
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, banka mevduat hesabına konulan haczin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının ortağı ve müdür olduğu … Tic. ve İnş. San. Ltd. Şti.’nin amme alacağının şirket tarafından ödenmemesi üzerine tahsili için davacı adına … tarih ve …/…,…,…,…,… ve … sayılı ödeme emirlerinin düzenlenerek tebliğ edildiği, ödeme emirlerine rağmen herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine dava konusu haciz işleminin yapıldığı, haczin dayanaklarından olan … sayılı ödeme emrinin … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla iptaline karar verildiği görülmüş olup, dava konusu haciz işleminin söz konusu ödeme emrinden kaynaklanan kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı, haczin dayanaklarından olan …/…,…,…,… ve … sayılı ödeme emirleri içeriği borçlar bakımından ise; borcun usulüne uygun bir şekilde kesinleştirilip kesinleştirilmediğinin ortaya konulması için Mahkemelerince, 08/11/2017 tarihli ara kararla davalı idareden haciz işlemine dayanak alınan borçlarla ilgili şirket hakkında düzenlenen ödeme emirlerinin ve tebliğ alındıların istendiği, ancak davalı idare tarafından ödeme emirlerinin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla şirket nezdinde takibin kesinleştirildiğinin ortaya konulamadığı görüldüğünden, dava konusu haciz işleminin söz konusu ödeme emirleri içeriği borçlardan kaynaklanan kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu haciz işleminin … tarih ve … sayılı ödeme emri içeriği borçlara ilişkin kısmının iptali isteminin kabulüne yönelik hüküm fıkrasına davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusu yönünden; Mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun reddine, istinaf başvurusuna konu kararın, dava konusu haciz işleminin … tarih ve …/…,…,…,… ve … sayılı ödeme emirleri içeriği borçlara ilişkin kısmının iptali isteminin kabulüne yönelik hüküm fıkrasına davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusu yönünden; asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyen 2002, 2004 ve 2005 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin vergi ve cezaların şirket ortağı sıfatıyla davacıdan tahsili için adına … tarih ve …, …, …, … ve … sayılı ödeme emirlerinin düzenlendiği ve 31/07/2013 tarihinde vergi dairesinde memur eliyle tebliğ edildiği, ancak gerek Mahkeme gerekse Dairelerince yapılan ara kararlara rağmen davacı adına düzenlenen söz konusu ödeme emirlerinin ve tebliğ alındılarının gönderilmeyip sadece davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin numaralarını ve tebliğ tarihlerini gösterir listenin sunulduğu görülmüş, bu durumda, davacı adına düzenlenen … tarih ve …, …, …, … sayılı ödeme emirlerinin usulüne uygun şekilde düzenlenip tebliğ edildiği hususunun davalı idarece ortaya konulamaması karşısında bu borçlara ilişkin olarak tesis edilen dava konusu haciz işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu haciz işleminin hukuka uygun olduğu belirtilerek Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın, dava konusu haciz işleminin 29/03/2017 tarih ve 2013/6 sayılı ödeme emri içeriği borçlara isabet eden kısmının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmamıştır.
Kararın diğer kısmına yönelik temyiz istemine gelince;
Dosyanın incelenmesinden, asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyen vergi borçları için şirket ortağı sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla … tarih ve …, …, …, … ve … sayılı ödeme emirlerinin düzenlendiği, 31/07/2013 tarihinde vergi dairesinde memur eliyle tebliğ edildiği, davacı tarafından sadece … sayılı ödeme emrinin … Vergi Mahkemesi nezdinde dava konusu edildiği, Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verildiği, söz konusu kararın Danıştay Dördüncü Dairesinin 08/05/2018 tarih ve E:2016/2096, K:2018/4375 sayılı kararıyla onandığı görülmüştür.
Vergi Dava Dairesince her ne kadar, yapılan ara kararlara rağmen davacı adına düzenlenen söz konusu ödeme emirlerinin ve tebliğ alındılarının gönderilmediği, bu sebeple, davacı adına düzenlenen … tarih ve …, …, …, … sayılı ödeme emirlerinin usulüne uygun şekilde düzenlenip tebliğ edildiği hususunun davalı idarece ortaya konulamadığı gerekçesiyle davanın kabulü yolunda karar verilmişse de, Danıştay Dördüncü Dairesinin E:2016/2096 sayılı dosyasının UYAP ortamı üzerinden incelenmesinden, dava konusu haczin dayanağı olan … tarih ve …, …, …, … ve … sayılı ödeme emirlerinin tamamının tek bir tebliğ alındısı üzerinden vergi dairesinde memur eliyle davacıya tebliğ edildiği, söz konusu dosyada davacı tarafından dava dilekçesine ek olarak tebliğ alındısının eklendiği görülmüş olup, ödeme emirlerinin usulüne uygun şekilde düzenlenip tebliğ edildiği anlaşıldığından temyize konu kararının buna ilişkin kısmında isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, dava konusu haciz işleminin … tarih ve … sayılı ödeme emri içeriği borçlara isabet eden kısmının ONANMASINA,
3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının kalan kısmının BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 20/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
Bakılmakta olan davada, Vergi Dava Dairesince, ilk derece mahkemesi kararının dava konusu haciz işleminin … tarih ve …, …, …, … ve … sayılı ödeme emirleri içeriği borçlara ilişkin kısmında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiş ve istinaf istemi, kararın bu kısma ilişkin gerekçesi değiştirilerek reddedilmiştir.
Anayasa’nın 142’nci maddesinde “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yollarından biri olan istinaf kanun yolunda yargılama usulü 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45’inci maddesinde kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanunun 18/6/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunun 19’uncu maddesiyle değişik 45’inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında, istinafın, temyizin şekil ve usullerine tabi olduğu, istinaf başvurusuna konu olacak kararlara karşı yapılan kanun yolu başvurularında dilekçelerdeki hitap ve istekle bağlı kalınmaksızın dosyaların bölge idare mahkemesine gönderileceği; (3) numaralı fıkrasında, bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği; (4) numaralı fıkrasında ise bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vereceği, bu hâlde bölge idare mahkemesinin işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği, inceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabileceği, istinabe olunan mahkemenin gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getireceği kurallarına yer verilmiştir. Ayrıca bölge idare mahkemesinin hukuka uygun bulmadığı kararları kaldırarak dosyayı ilk derece mahkemesine göndereceği, başka bir deyişle işin esası hakkında yeniden karar vermesinin istisnaları anılan maddenin (5) numaralı fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre, bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulması, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verir ve dosyayı ilgili mahkemeye gönderir.
2577 sayılı Kanunun yine 6545 sayılı Kanunun 22’nci maddesiyle değişik 49’uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde ise, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; kararı hukuka uygun bulursa onayacağı, kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onayacağı hüküm altına alınmıştır.
Sözü edilen yasa kurallarında, idari yargıda istinaf başvurusunu inceleyen istinaf mercii olarak bölge idare mahkemelerinin yapacakları istinaf incelemesi sonucunda verebilecekleri karar türleri sayılarak belirtilmiştir. Bu kararlar; “istinaf başvurusunun reddine”, “ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esastan karar verilmesi” şeklindedir. Buna göre, istinafa tabi ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun bulunursa, istinaf başvurusu reddedilecek, Kanun, ayrıca 45’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında, istinaf merciine, maddi yanlışlıkla sınırlı olarak istinafa tabi kararın düzeltme yetkisini verdiğinden, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı karar verilir; karar hukuka uygun bulunmazsa, yasada öngörülen istisnai durumlar dışında, istinaf başvurusu kabul edilerek, istinaf başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak işin esası hakkında yeniden karar verilecektir. İşin esası hakkında yeniden karar verecek olan istinaf mercii, yargılamanın bu aşamasında, ilk derece mahkemesince yapılmayan her türlü inceleme ve araştırmayı kendisi yapar; inceleme sırasında ihtiyaç duyulması halinde, kendi yargı çevresi dışındaki inceleme ve araştırmaları istinabe yoluyla, başka idare ve vergi mahkemelerine yaptırabilir; gerekirse keşif ve bilirkişi gibi yöntemlere başvurabilir. Yine yasada sayılan sınırlı sebeplere dayanılarak istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemeye gönderilmesine karar verilir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 18/6/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunun 22’nci maddesi ile değişik 49’uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, temyiz merciine, temyize tabi kararın sonucunu hukuka uygun bulmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaması veya eksik bulması durumunda, gerekçeyi değiştirerek kararı onama yetkisi tanınmıştır. Oysa aynı yetki, 45’inci maddede, istinaf merciine verilmemiştir. Başka bir deyişle, 6545 sayılı Kanun ile 49’uncu maddede değişiklik yapılmak suretiyle temyiz merciinin “gerekçesini değiştirerek karar verme” yetkisi açıkça düzenlenmişken; aynı 18/6/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunun 19’uncu maddesiyle yeniden düzenlenen ve kararlara karşı başvuru yollarından istinaf başvuru yolunu düzenleyen 45’inci maddesinde böyle bir düzenleme getirilmemiştir.
İdari yargılama usulünde temyiz dilekçelerinin taşıması gereken şekil ve usul koşulları ile bu dilekçeler hakkında verilecek karar ya da yapılacak işlemler 2577 sayılı Kanunun 48’inci maddesinde gösterilmiştir. 2577 sayılı Kanunun 45’inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci tümcesinde istinafın temyizin şekil ve usullerine tabi olduğu belirtilmekle, tümcenin devamındaki düzenleme de gözetildiğinde, 48’inci maddede temyiz yolu için öngörülen şekil ve usul kurallarının istinaf yolu bakımından da geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle kanun koyucu istinaf talebi içeren dilekçeler ve ilgili yargı mercileri tarafından bu dilekçelerle ilgili yapılacak iş ve işlemler bakımından da aynı usul ve esasların uygulanmasını öngörmüş olup Kanunun 45’inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci tümcesinde bu nedenle istinafın temyizin şekil ve usullerine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla, temyizin şekil ve usullerine gönderme yapan bu kuralın, temyiz incelemesi üzerine verilecek kararların düzenlendiği 49’uncu maddenin istinaf merciinin gerekçe değiştirerek karar verebilmesini sağladığı söylenemez.
Danıştay’ın temyiz mercii olarak görevi, bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması şeklinde ortaya çıkan hukuka aykırılıkların denetimini yapmakla sınırlıdır (2575 sayılı Danıştay Kanunu 23. madde). Davaya baştan başlama; uyuşmazlığı hem maddi hem hukuki yönüyle çözme özelliği nedeniyle istinaf incelemesi temyiz incelemesinden ayrılmaktadır. Bu sebeple kanun koyucu, istinaf ve temyiz incelemesinin birbirinden farklı oluşunu gözeterek bu incelemeler sonucu verilecek karar türlerini de farklı olarak belirlemiştir. Bu bakımdan da 45’inci maddedeki karar türlerinin açık düzenlenmesi karşısında ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilmesinde, 45’inci maddenin (2) numaralı fıkrasının, “İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabidir” kuralına dayanılarak 49’uncu maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, temyiz merciine tanınan kararın gerekçesini değiştirerek onar kuralının dayanak alınması mümkün olmamaktadır.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353’üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde, adli yargı istinaf mercii olarak bölge adliye mahkemelerince davanın esasıyla ilgili olarak, incelenen mahkeme kararının gerekçesinde hata edilmiş ise, gerekçenin düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği hükmüne yer verilmiştir. İdari yargı istinaf kanun yolunda verilecek karar türleri 2577 sayılı Kanunun 45’inci maddesinde tek tek sayıldığı, maddi hataların düzeltilerek istinaf isteminin reddine karar verilmesi ve hangi hallerde ilk derece mahkemesine gönderme kararı verileceği açıkça düzenlendiği halde, gerekçenin değiştirilerek istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerektiği yönünde bir yasal düzenlemenin bulunmaması, bölge adliye mahkemelerine belirtilen yasa kuralı ile bu yetkinin tanınmış olması göz önünde bulundurulduğunda, bu konuda yasal boşluk bulunduğu görüşüyle de açıklanamayacaktır. Bölge idare mahkemesi ilk derece mahkemesi kararını sonuç itibarıyla hukuka uygun bulduğu, ancak gerekçesi yönünden hukuka uygun bulmadığı takdirde, temyiz aşamasında olduğu gibi, kararın gerekçesini değiştirerek istinaf isteminin reddine karar verebilmesine olanak sağlayan açık bir düzenleme olmadığından, bu tür durumlarda istinaf isteminin kabulü, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasıyla işin esası hakkında uygun görülen gerekçe ile yeniden bir karar verilmesi yasa gereğidir.
Açıklanan nedenle, istinaf incelemesi sonucunda Vergi Dava Dairesince vergi mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi yargılama usulüne uygun düşmediğinden, temyize konu kararın dava konusu haciz işleminin … tarih ve …, …, …, … ve … sayılı ödeme emirleri içeriği borçlara ilişkin kısmının yeniden karar verilmek üzere bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararının buna ilişkin kısmına katılmıyorum.