Danıştay Kararı 4. Daire 2020/406 E. 2023/191 K. 16.01.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/406 E.  ,  2023/191 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/406
Karar No : 2023/191

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Grup Yapı Otomotiv Sanayi ve
Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, banka hesapları, araçları ve gayrimenkulleri üzerine 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 1. ve 3. bendi uyarınca uygulanan ihtiyati haciz ve dayanağı ihtiyati tahakkuk işlemlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı hakkında vergi incelemesinin bitirilerek vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarının tebliğ edildiği ve ihbarnamelerin dava konusu yapıldığı sarih olduğu, 6183 sayılı Amme Alacakların Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “teminat isteme” başlıklı 9. maddesi ile “ihtiyati haciz” başlıklı 13. maddesi hükümlerine göre ancak vergi incelemesinin devam ettiği durumlarda yapılan ilk hesaplamalara göre ihtiyati haciz kararı alınabileceği anlaşıldığından vergi incelemesi sonuçlanıp tarhiyat yapıldıktan sonra, vergi borcu nedeniyle ihtiyati tahakkuk kararı alınamayacağı ve ihtiyati haciz işlemi uygulanamayacağından davacı hakkında tesis edilen ihtiyati haciz işlemi ve dayanağı ihtiyati tahakkuk kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca anılan raporda tespit edilen resen tarhı gereken vergi ve cezalar için davacı hakkında ihtiyati tahakkuk ve haciz kararı alındığı ve uygulandığı, tahsil olunmaya çalışılan amme alacağını güvence altına almak amacıyla 6183 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde işlem tesis edildiği, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 16/01/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “teminat isteme” başlıklı 9. maddesinde; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği belirtilmiş; aynı Kanunun 13. maddesinin 1. bendinde, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip haller mevcut ise, 3. bendinde de, borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması veya hileli yollara sapması ihtimalleri varsa hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal ihtiyati haciz tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır.
Mezkur Kanun’un yukarıda sözü edilen maddelerinde yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkukun, kamu alacağının cebren tahsil ve takibine yönelik işlemler olmayıp, icrai muamelelere başlamadan önce tahsile konu amme alacağının tehlikeye girmesini engellemeye yönelik, dolayısıyla amme alacağını koruyucu niteliği bulunan işlemler olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda, 6183 sayılı Kanun’da yer alan teminat, verginin ödenmemesi halinde oluşacak “muhtemel zararı önlemek” amacıyla verginin güvence altına alınmasına yönelik bir işlem; haciz, doğrudan doğruya alacağın ödenmesine yönelik bir icra takip işlemi olup ihtiyati haciz ise, kamu borçlusunun menkul ve gayrimenkul malları ile alacak ve haklarına gelecekte yapılacak cebren tahsil sürecinin borçlu tarafından engellenmesini ya da büyük ölçüde zorlaştırılmasını önlemek amacıyla düzenlenmiş bir kurumdur.
Öte yandan, 12 Kasım 2022 tarih ve 32011 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun E:…, K:… sayılı kararında; vergi incelemesi sonuçlanıp tarhiyat yapıldıktan sonra borçlu hakkında ihtiyati haciz işlemi tesis edilip edilemeyeceği konusunda Danıştay Üçüncü ve Dokuzuncu Daireleri kararları ile Danıştay Dördüncü, Yedinci Daireleri ve Vergi Dava Daireleri Kurulu kararları arasındaki aykırılığın, içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesinin Danıştay Başkanı tarafından istenilmesi üzerine inceleme yapıldığı, anılan kararın sonuç kısmında; vergi incelemesi sonuçlanıp tarhiyat yapıldıktan sonra borçlu hakkında ihtiyati haciz işlemi tesis edilip edilemeyeceği konusunda Danıştay Üçüncü ve Dokuzuncu Daireleri kararları ile Danıştay Dördüncü, Yedinci Daireleri ve Vergi Dava Daireleri Kurulu kararları arasında var olan içtihat aykırılığının içtihatların birleştirilmesi yoluyla bağlayıcı bir çözüme kavuşturulması ve içtihadın, ”vergi incelenmesi sonuçlanıp tarhiyat yapıldıktan sonra borçlu hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 1. bendine göre ihtiyati haciz işlemi tesis edilemeyeceği” yönünde birleştirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, bu haliyle inceleme sonuçlandıktan sonra ancak tarhiyat yapılmadan önce (ihbarnamenin tebliği) 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 1. bendine göre işlem tesis edilebileceği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket hakkında düzenlenen …tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporları’na istinaden ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı alındığı, raporlarda davacıya yapılan KDV iadelerinin geri alınması sonucuna varıldığı, söz konusu raporlara istinaden ayrıca …tarih ve …sayılı Vergi İnceleme Raporu’na dayanılarak … ihbarnamelerin düzenlendiği, mezkur ihbarnamelere karşı …Vergi Mahkemesi’nin E: … sayılı ve … Vergi Mahkemesi’nin E: … sayılı dosyalarında dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, vergi ve ceza ihbarnamelerinin davacıya tebliğ edildiği tarihten önce dava konusu işlemin tesis edildiği, 6183 sayılı Kanun’da yer alan teminat isteme müessesesinin henüz kamu alacağı olma niteliği kazanmamış vergi ve cezaların, tahakkuk ettikleri tarihte karşılaşılabilecek tahsil imkansızlığına bir önlem olarak öngörüldüğü, dolayısıyla henüz tahakkuk etmemiş vergi ve cezalar hakkında, kamu alacağının güvenceye bağlanması amacıyla teminat isteme kararı alınarak uygulanmasının mümkün olduğu anlaşılmakla, aksi yöndeki Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.