Danıştay Kararı 4. Daire 2020/258 E. 2020/3453 K. 01.10.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/258 E.  ,  2020/3453 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/258
Karar No : 2020/3453

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının yabancı devlete ait vergi alacağının takip ve tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının 2014-2015 yıllarında Belçika’da çalıştığı, … Vergi Dairesine kesinleşmiş borcu bulunduğu, Ülkemiz ile Belçika arasında akdedilen, Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşması’nın Tahsilatta Yardımlaşmaya ilişkin 27. maddesinde gelir üzerinden alınan vergiler yönünden kesinleşmiş ve artık hukuki dava konusu yapılamayan vergi alacakları için yetkili makamlar arasında tahsilatta yardımlaşma öngörüldüğü, söz konusu madde gereği ödeme emrinin tanzim ve tebliğ edildiği, Belçika Vergi İdaresi tarafından kendi ülke mevzuatlarına uygun biçimde kesinleştirildiği bildirilen vergi borçlarının tahsiline yönelik olarak düzenlenen uyuşmazlık konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Belçika maliyesi tarafından herhangi bir ihbarnamenin tebliğ edilmediği, Belçika maliyesinin, davacının Türkiye’ye 08/12/2016 tarihinde kesin dönüş yaptığını bildiği, 2017 yılında ihbarnameleri davacıya tebliğ ettiğini iddia etmesine rağmen bu belgelerin sunulmadığı, 2017 yılında davacıya hangi ülke sınırları içinde tebligat yapıldığının ortaya konulmadığı, davacı ihbarnamelerden haberdar olmadığı için Belçika’da dava konusu edemediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, düzenlenen ödeme emrinin Ülkemiz ile Belçika arasında akdedilen Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşması’nın Tahsilatta Yardımlaşmaya ilişkin 27. maddesi uyarınca düzenlendiği, idarenin görevinin kendisine tahsil amacıyla gönderilen evrağa göre işlem yapmak olduğu, bu konuda inisiyatif kullanmasının mümkün olmadığı, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, … ve …’ün karşı oyu ve oyçokluğuyla ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, …- TL maktu karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 01/10/2020 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın, “Milletlerarası Andlaşmaları Uygun Bulma” başlıklı 90. maddesinde, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Ülkemiz ile Belçika arasında akdedilen 02/06/1987 tarihli Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşması’nın “Bilgi Değişimi” başlıklı 26. maddesinde, bu anlaşma hükümlerinin yürütülmesi için gerekli olan bilgilerin yetkili makamlara verileceği hususu düzenlenmiş, Tahsilatta Yardımlaşmaya ilişkin 27. maddesinde ” 1. Akit Devletler, bu Anlaşmanın 2 nci maddesinde bahsedilen vergiler ile bunlara ilave vergilerden ve bu vergilerin ek, faiz, gider ve ceza hukuku sınırlarına girmeyen para cezalarından kaynaklanan amme alacaklarına ilişkin olarak belge temininde ve bu alacakların tahsilinde birbirlerine yardım edeceklerdir. 2. Bir Akit Devletin yetkili makamının talebi üzerine, diğer Akit Devletin yetkili makamı, kendi vergi alacağı ile ilgili belge temininde uygulanan mevzuat hükümlerine ve idari işlemlere uymak suretiyle, talepte bulunana, 1 inci fıkrada belirtilen vergi alacakları ile ilgili olan ve ilk bahsedilen Devletten kaynaklanan belgeleri temin edecektir. Bu kapsama, mahkeme kararlarıyla ilgili olan belgeler de dahildir. 3. Bir Akit Devletin yetkili makamının talebi üzerine, diğer Akit Devletin yetkili makamı, kendi vergi alacaklarının tahsiline uygulanan mevzuat hükümlerine ve idari işlemlere uymak suretiyle, 1 inci fıkrada belirtilen ve ilk bahsedilen Devlette vadesi gelmiş olup, bundan böyle dava konusu yapılamayacak olan vergi alacaklarını tahsil edecektir. Bu vergi talepleri, kendisine talepte bulunulan Devlette işleme konulacak; fakat bu Devletin kendi vergi alacaklarına göre hiçbir öncelik kazanmayacaktır. Kendisine talepte bulunulan Devlet, başvuruda bulunan Devletin mevzuatının ve idari uygulamalarının müsaade etmediği hiçbir cebri icra tedbirini alma zorunluluğu altında tutulmayacaktır. 4. Bir vergi alacağının tahsiline ilişkin yardım talebine, başvuran Devlette cebri icraya izin veren belgenin bir resmi örneği eşlik edecek ve nihai mümkün olduğu takdirde idari kararın veya mahkeme kararının bir örneği de eklenecektir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Söz konusu hükümlere göre, akit devletlerden birinde vadesi gelen, kesinleşen ve artık dava konusu edilemeyecek olan bir kısım vergi borçlarının tahsili hususunda birbirlerine yardım edeceği, kendi vergi alacaklarının tahsiline uygulanan mevzuat hükümlerine diğer akit devletin alacağının tahsil edileceği, anlaşma hükümlerinin yürütülmesi için gerekli olan bilgilerin karşılıklı olarak yetkili makamlara verileceği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 2014-2015 yıllarında Belçika’da çalıştığı, bu çalışma sırasında ödeme emri içeriği amme alacaklarının doğduğu, Ülkemiz ile Belçika arasında Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşması’nın Tahsilatta Yardımlaşmaya ilişkin 27. maddesi uyarınca, Belçika Vergi İdaresi tarafından kendi ülke mevzuatlarına uygun biçimde kesinleştirildiği bildirilen vergi borçlarının tahsiline yönelik olarak Türkiye yetkili makamlarından yardım talep edilmesi üzerine, … Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından uyuşmazlık konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
… Vergi Dairesi’nin, Türk Makamlarına muhatap vergi alacağının tahsili talebini içerir 19/01/2018 tarihli yazısında, vergi borçlularının 08/12/2016 tarihinde Türkiye’ye taşındıkları, güncel adreslerinin … Mahallesi … Sokağı, … …/… olduğu, vergi borçlularına 12/04/2017, 15/03/2017 ve 26/07/2017 tarihlerinde ihbarname gönderildiği, bu ihbarnamelere herhangi bir karşılık verilmediği, ödeme yapılmadığı, vergi borçlularının Belçika’da haczedilecek herhangi bir malvarlığı bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacının Belçika Devletine olan vergi borcunun tahsili için Türk Makamları tarafından ödeme emri düzenlenebilmesi için Belçika Makamlarınca borcun artık dava konusu edilemeyecek şekilde ve Belçika Mevzuatına uygun olarak kesinleştirildiği hususunda her türlü bilgi ve belgenin gönderilmesi gerekmekte olup, Türk Makamlarının da borcun kesinleştiğini kanıtlayan tüm bilgi ve belgeleri talep etme yetkisi bulunmaktadır.
Davacının 8/12/2016 tarihinde Türkiye’ye taşındını bilen Belçika Vergi Dairesinin, Türk Makamlarına muhatap 19/01/2018 tarihli yazısında vergi borçlularına 12/04/2017, 15/03/2017 ve 26/07/2017 tarihlerinde ihbarname gönderildiği belirtilmekle beraber bu ihbarnamelerin davacıya hangi ülke sınırları içinde tebliğ edildiği, Belçika’da tebliğ edilmiş ise, davacının ikametgahını Türkiye’ye taşımış olduğu bilinmesine rağmen ihbarnamelerin Belçika sınırları içerisinde tebliğ edilme gerekçesi ve böyle bir uygulamaya Belçika yasalarının cevaz verip vermediği ve vergi borcunun nasıl kesinleştiği hususunda detaylı bilgi bulunmamakta, mevcut bilgi ve belgelerden, davacının Belçika Devletine olan vergi borcunun Belçika Kanunlarına uygun olarak kesinleşip kesinleşmediği hususu net olarak anlaşılamamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, eksik bilgi ve belgeye dayanılarak düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı, Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.