Danıştay Kararı 4. Daire 2020/2372 E. 2020/4594 K. 19.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/2372 E.  ,  2020/4594 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2372
Karar No : 2020/4594

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
… Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, Gelir İdaresi Başkanlığına yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile uygulanan yanlış oran sebebiyle fazladan ödenmek zorunda kalınan 1.144.740,56 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; olayda yalnızca geçici vergi asıllarına bağlı olarak hesaplanan gecikme faizlerinin yapılandırıldığından bahsedilemeceğinden gecikme faizleri yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarların %90’ının tahsilinden vazgeçilmesi gerekirken vergi dairesince hesaplanan tutarın %50’sinin tahsilinden vazgeçilmesinde ve söz konusu işlemi hukuka uygun bulan davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacıdan tahsil edilen tutarın tahsil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; olayda, davacı şirket tarafından yapılandırma işlemi yapan vergi dairesine herhangi bir başvuru yapılmadan doğrudan Gelir İdaresi Başkanlığına başvuru yapıldığı, dolayısıyla davacı şirket tarafından usulüne uygun yapılmış bir başvuru bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, Mahkeme kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, idareye yapılan başvurunun yerinde ve geçerli bir başvuru olduğu, söz konusu hasmın vergi mahkemesinin yönlendirmesiyle belirlendiği, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Vergi Hatalarını Düzeltme ve Reddiyat” başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 116 ila 126. maddelerinde, vergi hataları ve düzeltme usulü açıklanmıştır. Kanunun 116. maddesinde “Vergi hatası, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi alınmasıdır.” şeklinde tanımlanmış olup, Kanunun 117 ve 118. maddelerinde hesap hataları ve vergilendirme hataları ayrı ayrı sayılmıştır. Kanunun 120. maddesinde vergi hatalarının düzeltilmesinde vergi dairesi müdürünün yetkili olduğu, 122. maddesinde, mükelleflerin vergi muamelelerindeki hatanın düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri, 124. maddesinde ise, vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığı’na müracat edebilecekleri belirtilmiştir.
Düzeltme şikayet başvurusu yoluyla vergilendirmede oluşan sakatlıkların idari süreçte giderilerek yargı yoluna başvurulmadan hatalı işlemlerin düzeltilmesi imkanı getirilmiş, böylelikle verginin yasallığı ve Anayasal hukuk devleti ilkelerinin işlerlik kazanması sağlanmıştır. Kanunda belirtilen usul ve şartlara göre; vergi hatalarının düzeltilmesi re’sen yada yükümlü başvurusu üzerine vergi dairesi tarafından gerçekleştirilecek olup dava açma süresini geçirmiş mükelleflere açık bir vergilendirme hatası varsa bu hatanın bir kez daha düzeltilmesini isteme hakkı tanınarak vergi dairesine yaptıkları düzeltme başvurusunun reddi üzerine şikayet yolu ile Maliye Bakanlığı’na müracaatları öngörülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından yapılandırma başvurusunun yalnızca fer’i alacaklara ilişkin olmaması sebebiyle gecikme faizleri yönünden Kanun’un 9/3-a-1 bendi hükmü gereği hesaplanan tutarın %90’ından vazgeçilmesi gerekirken %50’sinden vazgeçilmesi şeklinde tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek yapılandırmayla ilgili vergi dairesi programında gerekli düzeltmelerin yapılması istemini içeren 06/08/2018 tarihli dilekçeyle Gelir İdaresi Başkanlığına başvurulduğu, Gelir İdaresi Başkanlığı’nca … Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan konuyla ilgili bilgi istendiği, idare bünyesinde yapılan yazışmalar sonucu gerekli açıklamaların yapıldığı, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından … Vergi Dairesine gönderilen … tarih ve … sayılı yazıyla vergi dairesi görüş ve işlemlerinin yerinde olduğunun bildirildiği, sonuç olarak davacı isteminin reddedildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacı tarafından vergi dairesi müdürlüğüne düzeltme talebiyle yapılmış bir başvuru bulunmamakta ise de; gerek olayın oluş biçiminin gerekse Gelir İdaresi Başkanlığı’nca davacının başvurusunun kabul edilerek cevap verildiği dikkate alındığında idari davaya konu olabilecek nitelikte icrai işlemin varlığının kabulü zorunlu olup işin esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 19/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.